Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yağmurun Coşkusu

Yağmurun Coşkusu
 

Bu hafta başında kışın göstergesi ilk bereket yağmuru yağdı. Hava bir gün sonra yine geceden yağmayı başladı ama sabah olunca yavaş yavaş açtı. Havalar sonbaharın pastırma sıcaklarından dolayı yağmur olmasına rağmen ılıktı.

Hava açıkken daha güzel çalışıyor insan aslında; Bende küçük bir mola verdim dünya hengâmesine; Pencereden biraz yağmuru izledim kahvemi içerken, birkaç satir yazayım istedim, bayadır Blog sayfamı yazmamıştım…

İlk günkü yağan yağmurun sisli rutubetli havası çevreyi ve bizim evi hareketlilik getirdi. Önceki ilk yağmurun yağdığı gün eşim, dışarıda el ele tutuşup yağmur altında yürüme teklifinde bulundu...!

-Aşkım, bu günde yağmur yağacak galiba.

-“Evet, sevgilim” dedim.

-Yağmurda yürüyelim mi şöyle el ele?

- “Yahu hanım, sen diyorsun birçok hastalığa davet verdiğini farkında mısın? Zatürre hastalığını beraber hastanede romantik şekilde kutlayabiliriz sonra” dedim...

- Eşim, ısrar etti “yürü bir şey olmaaaaz biraz için üşüsün. Hani şu filmlerdeki el ele yağmurda yürüyen çiftler gibi şöyle bizim de romantik günümüz olsun, hatta yağmurun bütün damlalarını hissederek yürüyelim" dedi…

Güzeldir yağmurda eşinle ile el ele yürümek. Değil mi, siz öyle sanın. Tepeden aşağıya sırılsıklam Islanıp sıçanı döndün mü, romantizm falan kalmaz.

Hangimiz gençlik yıllarımızdaki ilk aşkımızla elele tutuştuğumuz o sevdalı günleri unutabiliriz ki? Hatırladıkça içimizi titreten o ilk deneyimlerin izi bugün gibi aklımızda değil mi? Çok heyecanlı anlarda, çok sıkıntılı zamanlarda yanınızda elinizi kavrayacak bir elin olması, başınızı yaslayacak bir omuzun olduğunda nasıl da güzellik katar yaşamımıza. Sanki elinizi tutan dostunuz derdinizi, sıkıntınızı bölüşür. Daha bir hafiflemez mi insan, kendisini çok daha iyi hissetmez mi?

Ben elele tutuşmayı çok severim ve yaşları kaç olursa olsun herkese yakıştırırım. Sevgi koktuğunda, kalpten kalbe sevgiyi akıttığını bilirim. Ama öyle laf olsun diye el tutmalar değil benim söz ettiklerim. Tutun mu sımsıkı tutacaksın sevdiğini ya da çocuğunun elini. Tutacaksın ki sevgini hissetsin elini tuttuğun kişi. Kalbindeki o yoğunluğu ellerinden alıp kendi kalbine taşısın. Güven duysun. Yalnız olmadığını hatırlasın.

Yürürken elele olmak, iki bedende bir can olmaktır bence. O sıcak temasın sevgimizi taçlandırmasına izin vermek, kalpten kalbe sevgiyi aktarıp çoğaltmak varken; ellerimiz boş durmasın dostlar. Hele ki karşımızda sıkıca tutacağımız bir el, sevgi dolu bir yürek varsa… Bunu hep ben söylerim ama bizim yaptığımız gibi delilik denemesiyle değil tabii ki…!

Neyse bu ara bizim hanım kapüşonlu trençkotunu giymiş haydi ben hazırım çıkalım dedi. Bende eşimi uyup ta delilik yapmak istemiyorum. Hiç değilse şemsiyelerimizle çıkmak daha mantıklı olur düşüncesiyle;

- “Elimizi birer şemsiye alalım bir elimizde şemsiye ele ele yürüyelim. Kulaklarımızda şemsiye üzerine pıtır pıtır düşen yağmurun sesi olsun” dedim bizimkini...

- Bizimki; “Hop hop hop yağmurdan kaçmak yok bu gün adam gibi ıslanacağız. Yağmurun her bir tanesini ayrı melek indirirmiş yere, hiçbiri birbirine değmeden... Bu yüzden edilen dualar kabul olurmuş, bizde yağmurda dua edeceğiz…” diye tutturdu...

- Yok, valla ben seni düşünüyorum bak sonra burnumuzdan hayrat çeşmesi gibi sümük akar dediysem de vaz geçiremedim bizimkini...

Hadi, kadının içinden geliyor kırmayayım dedim. Çıktık yağmurun altında beş dakika içinde elbiselerimiz 3 katı ağırlığında oldu...

Yağmurda tuluk gibi olan elbiselerimizle yürürken,

- “hadi çok ıslandık ya eve dönelim” demesin mi? Bizimki…

- Evet, aşkım hatta koşalım... dedim.

Bizim romantizm denememiz beş dakikada bitti. Dua edemedik, romantizmi tam yaşayamasak da, evi mutlu döndük... Bizimki sanırım yağmuru, çağrışımı yapılan mutluluk yağmuruyla karıştırdı. Sırılsıklam olup sıçanı dönünce anladı romatizma olacağını.

Islak halde eve dönerken mahalle bakkalının önüne geldiğimizde bakkaldan mum alalım dedim.

- Eşim; hayrola, elektrikler mi kesilecek akşam dedi.

- Akşam sofrasına mumları dizelim. Romantik akşam yemeği yiyelim ne dersin! Dedim..

- “Ben donuyorum, sen espri yap pişkince” diye karşılık verdi.

Sizin yaptığınızı akıllı kişiler yapmaz diyebilirsiniz ama bence bir kez olsun sizde hayatınızda böyle saçmalıklar yapın gerçekten komedi oluyor…

Her zaman yüreklerimiz sevgilere açık, engin denizler gibi olsun. Sevginin kanatlarında uçarken, mutluluk yağmurları altında şemsiyesiz kalmak dileğiyle, bütün sevenlere ve sevgisiz kalan gönüllere selam olsun.

Sevgiyle kalın, ellerinizi birbirinizden hiç ayırmayın.

Recep ASLAN

 

 
Toplam blog
: 30
: 411
Kayıt tarihi
: 18.01.18
 
 

Denizli Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden emekli. Denizli'de Merkezde Yaşıyor. ..