Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '20

 
Kategori
Deneme
 

Yağmurun Küçük Öyküsü

 Sıcak, bunaltıcı yapış yapış bir gündü. Nefesi zorlayan bir basınç altında, flulaşıyordu  manzara. Buhar fışkırıyordu sanki topraktan ama farkında değildik bunun, sadece bunalıyorduk. Ben de mevsimin getirisine uyum sağlayarak direncimi kullanıyordum, herkes gibi.  Beklentim yoktu, umarsız yaşanacaktı gün olanıyla.

Bir damla düştü önüme, sonra yüzüme pıt; ince bir serinlik, pt pıt saçlarımda, pıt pıt pıt elime dokundu sonra, omuzlarıma dokundukça ağır bir yükün yavaş yavaş bedenimi terk etmeye başladığını hissettim. Derin bir nefes aldım, yaşamın bütün hücrelerime yayıldığının, bedenimin hafiflediğinin farkına vardım.

Sanki çok uzun zamandır süren bir hastalığın iyileşme evresindeydim. Üstelik bunu da fark etmeden yaşamış, iyileşirken anlamıştım. Yaşamı fark etmeye başlıyordum. Bak bu nefes alıp vermek, bu gülümsemek, bu sevinç, birazdan neşe. Bütün bunları yapıyordum zaten ama farkına varamadan.

Beklemediğin anda gelen ne güzelmiş. Çağırmadan, çağrıya uyan yağmurun serinliği. Unuttuğun anda ona özlemini hatırlatan, o içten merhaba gibi.

Usulen oluşanlar, tanık olduğun yapmacık coşkular, adamına göre ilgi ya da susuşlar,  usulen yakınlaşamadığın uzaklıklar, iyiyim ile geçiştirilen usulen sen nasılsınlar. Ve bunlara artık alışma, üstünde düşünmeyi bırakıp çaresiz kabullenme hali. Yapış yapış samimiyetsizlik kokan gürültülü bir öğle sıcağında tüm bunları düşünmeyi bırakmışken. Damla damla. için için gülümser yağmur.

Şimdi iyiyim dersin içten içe, yüzüme değdin ya serinledim. Avuçlarına buyur edersin, yağmur içine sızar. Senden olan sana döner iç içe.  Başta biraz çekimser, tüm samimiyeti ile yağar yağmur. Ya varla yok arası değer geçer ya da iliklerinde hissettirene kadar yağar üzerine.

Bütün iyi niyetlerimi dağıttım dersin aldanmalara, gülümserken sundum içimden geleni diğer insanlara çünkü bir farkımız yoktu birbirimizden. İnsan  hikayeleri olduğu için açtım yüreğimi, kendi hikayemi önemsediğim gibi önemsedim diğerlerini. Kusurlarımızla, iyi kötü, güzel çirkin yanlarımızla dokunabilirdik birbirimize, hepimizin görünen görünmeyen yaraları vardı bir yerlerimizde. O yaralardan birbirimizi anlayabilirdik en azından. Acıyı hissetmeyi deneyebilirdik, sevinci içtenlikle paylaşabilirdik.  Plastik kokan hiçbir şeye ısınamadım, yine de içtenliği aramaktan vazgeçmedim. Bulunur dedim hep, her insanın bir yerinde dokunulmayı bekleyen bir yer vardır. Belki de kandırdım kendimi, kabul edemedim hesap uğruna ruhlardan vazgeçişleri.

Ne zaman yağmur sırtıma dokunsa bir dost eli gibi, bütün insanlığı sarsın isterim. Silkelesin uyandırsın, el değmemiş sızılarına dokunup iyileştirsin, belki yaraların iyileşmesiyle mümkün olacak ayağa kalkıp birbirimizin ellerinden tutmamız.  Ayrışmalarımız, birbirimize kör bakışlarımız deva bulacak yağmurun elleriyle. Ön yargılar, soruşturmasız infazlar, kalıplar, iyi niyetsizlik, vicdansızlık  akıp gidecek kendini bulacak insanlık.

Şapşallığım üzerimde, sen bana bakma! Hayali bile güzel yine de yağ üzerimize.

 
Toplam blog
: 28
: 194
Kayıt tarihi
: 23.06.11
 
 

Çocukken en çok gökyüzünü merak ederdim. Sürekli sorular sorardım, o kadar bıktırırdım ki, "çok faz..