Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '10

 
Kategori
Sinema
 

Yahşi Batı,

Yahşi Batı,
 

Dün Cem Yılmaz’ın son filmi “Yahşi Batı”’yı izledik. İnsan bir Cem Yılmaz filmine gidince haliyle çok güleceğine inanıyor. Hani bir de filmin adı, tanıtımı bir komedi olduğu yönünde yapıldı ya, iyice gülmeye hazır halde gittik sinemaya.

10 dakika ara verildi. Benim ilk tepkim, “hiç gülmedim” oldu. Evet, filmin ilk yarısında gerçekten de hiç gülmedim. Hem Cem Yılmaz’ı, hem de Ozan Güven ‘i çok severim. Ama bu film olmamış işte.

Filmin konusu, 1881 yılında Osmanlı sultanının Amerika başkanına gönderdiği elması getiren iki Osmanlının (Aziz ve Lemi) başından geçen olaylar. Soyularak elması haydutlara kaptırıp, sonra da geri almak için verdikleri uğraş film boyunca devam ediyor. Araya sıkıştırılan milliyetçilik kokan espriler beni güldürmedi. Bizde tuvalet varken Fransa kralı saraya …..yordu gibi söylemleri sevmedim.

Film boyunca Amerika’da yaşananlar da çok saçmaydı. Macun yapıp satmalar, kola icadı falan. Üzülerek söylüyorum hiç olmamış. Sinema tıklım tıklım doluydu ve toplu halde gelen ergen çocukların tek güldüğü yerler açık saçık küfürlerdi. Bunun dışında bütün seyircinin koptuğu bir tek sahne bile yoktu.

Arog filmini izlemedim. Gora komikti, hoşumuza giderek izlemiştik. Hokkabaz ise harikaydı. Çok daha keyifle izlediğimiz, senaryosu ve oyunculuklarıyla harika bir filmdi. Yahşi Batı ise çok basit ve içeriksiz olmuş.

Oyunculuklara gelince. Ozan Güven, hangi rolü oynasa hakkını veren bir oyuncu. Bu filmde de çok iyiydi.

Amerikan filmlerinin Anadolu şivesiyle seslendirilmiş hali bir zamanlar maillerde dolaşırdı. Gerçekten görüntü ve konuşma uyumsuzluğu olayı komik hale getiriyor ve bunları izlediğimizde çok gülüyorduk. Bir Türk'ün Amerika 'da şerif olarak çalıştığını düşündüren, İç Anadolu şivesiyle konuşan şerif Zafer Algöz güzel oynadı. Ancak filmde bu şerife gülmedik. Zira oynayan da konuşan da bir Türk olduğu için komik olmamıştı.

Ayrıca filmde sık sık dillendirilen doğu batı karşılaştırılmasını çok basit buldum. Derinliği olan bir tek söylem yoktu. İzleyiciyi cahil yerine koyduğuna göre acaba Cem Yılmaz’ın düşündüğü seyirci potansiyeline uygun değil miyiz diye düşünüyorum. Tarihe bakışı tamamen ilkokul düzeyinde olan bir filmden bahsediyorum.

Filmin en güzel yanı ise görselliği. Bütün sahneler dekor olarak çok gerçekçi ve görsel olarak kendini izletiyor. Bir de film alt yazılı başlamıştı keşke öyle devam etseydi. Türkçeye geçtikten sonra bütün cazibesi kaçtı. Genel olarak ben Türkçe dublajlı filmleri sevmediğim için belki bilmiyorum ama Amerika’da geçen bir film alt yazılı olabilirdi.

Cem Yılmaz hayranlarının sinema salonlarını dolduracağı kesin. Fazla beklentiniz olmadan izlerseniz belki daha çok keyif alabilirsiniz. Bazı seyircilerin Cem Yılmaz ne yaparsa gülünür psikolojisi vardır, onların çok eğleneceğine eminim. İyi seyirler…

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..