Yahu siz kimsiniz?

Despot Aydın Tavrı: “Yahu Siz Kimsiniz?”

Ağzına sağlık Başbakanım! Şu despot aydınlara ve hatta despot politikacılara tam örnek olacak bir tavır gösterip yüce milletimizin kalbinde taht kurdun! Belki tahtlardan birini daha kurdun demem gerek. Affola. Hata yapmak bize mahsus, affetmek sizin gibi yüce Osman-ı Ali’nin devamı olduğunu keşfetmiş ve bir gün Halifelik kutsal makamını elinde bulunduracak güzide devlet ve millet adamlarına aittir!

Değerli Büyüğüm, Değerli En Büyük Devlet Büyüğüm,

Sizin yalnız politika değil, başta tarih ve sanat olmak üzere her konudaki derin bilginizden her an istifade eden bir kulunuz olarak ilk takdir ettiğim davranışınız Kars’ta yapılan bir heykeli “ucube” olarak niteleyip, hemen paramparça edilmesini sağlamanız oldu. Bu hız ve cesaret (ve cesamet) size tapmam için yetti de arttı! Sizin yanınıza bile yaklaşamayacak bir örnek daha önce Sovyet lideri Kruşçev tarafından  Amerika’da yaşanmıştı. Bir modern resim sergisini gezerken Kruşçev, bir resmin önünde durmuş ve “bu resim at kuyruğuyla yapılmış bir karalama” gibi bir söz söyleyerek resmi eleştirmişti!

Devlet adamlığı işte bu. Her şeyi bileceksin. Ayrıca bunu her fırsatta ortaya koyacaksın. Kruşçev, her şeyi bilmek zorundaydı! Elbette sizin kadar bilmeyerek! Çünkü koskoca Sovyetler Birliğinin Parti sekreteriydi. Hiçbir şeyi hiç kimse ondan daha iyi bilemezdi. Şimdi biz, sizi onunla kıyaslayabilir miyiz? Sizin kadar cesaretli değildi ve zaten onun gevşekliği sonucu sosyalist sistem dağıldı!

Sizin gibi dirayetli, kararlı, her şeyi herkesten çok iyi bildiğini gösterebilseydi, bugün iktidarda olurdu!

Hem maaş alıp hem eleştiremezsin!

Şehir tiyatrolarında tiyatro yapanlar hem Belediyeden maaş alıyor, hem de yönetimi eleştiriyorlarmış. Ben de sizin bu veciz konuşmanız sayesinde öğrendim. Allah, Allah, böyle bir şey nasıl olabilmiş şimdiye kadar?  Sanırım bunca yıl o her şeyi gören gözünüzden kaçmış. Sizin şu veciz sözünüz bence zaten durumu yeterince özetliyor: “Hem maaş alıp, hem eleştiremezsin.” Yüce Başbakanım, aslında darbe filan yaptı ama Kenan Evren’in de o kadar kötü bir şey yapmadığını anlıyorum.  Muhafazakarları aşağıladı mı tam hatırlamıyorum; ama o da sizin kadar olmasa da “devletimiz” ve “milletimiz” için çok kılıç salladı. Sizin isabetle buyurduğunuz gibi o da “Asmayalım da besleyelim mi?”  demişti. Siz olayı çok daha ince şekilde dile getirme hünerine sahipsiniz doğal olarak.

Bir de değerli ve önemli devlet büyüğüm, o tiyatrocuları aşağılamanız sonucunda  kendimi “millet” yerine koyarak o kadar alkışladım ki sizi anlatamam. “O zavallılara acıyoruz” demişsiniz. Acıma duygusunu sizin bile taşıyor olmanız ne büyük bir asalet! Arkasından amma da giydirmişsiniz: “ Yahu siz kimsiniz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, bu milleti azarlama dönemi geride kalmıştır. Bu ülkede pırıl pırıl bir nesil yetişti.Bu ülkede kendi tarihini bilen, mazisini iyi tanıyan, bu toprakların birikimini tanıyan, Batı’yı diğer medeniyetleri de bilen, tanıyan, öğrenen bir nesil var.”

Hem değerli hem önemli büyüğüm “geçti o günler” derken,  sanıyorum artık semeri dövmekten eşeği dövme aşamasına geldik. Bu milleti kimler azarladı? “Mustafa Kemal ve İnönü” diyemesek de, CHP diyebiliriz! Zaten bu konuda Salı günleri ustaca “milletimizi” bilinçlendirip, harekete geçiriyorsunuz.

Bana gore de öyle; ama sayın büyük ve ulu önderim Erdoğan, artık millet gerçeği sizin o her açılışında adeta nur saçan ağzınızdan duymak da ister! Siz, milleti küçümseyen rejimin Cumhuriyet olduğunu, aslında bizim Osmanlı Devletinin devamı olduğumuzu tüm dünyaya ilan etmelisiniz. Açıkçası Cumhuriyet ve demokrası diye bir şey olmadığını, bizim İkinci Osmanlı Devleti olduğumuzu dünyaya ilan etmelisiniz.

Bu memlekette sanat yapılacaksa ona da elbette siz karar verirsiniz. Yok öyle tiyatrocuyum filan diyerek bu memlekette sanat yapmak, kendisini önemsemek devri bitti. Kim oluyor onlar, siz varken. Devam edin başbakanım, bu memlekette uzmanlaşmayı yok etmediğimiz sürece her kafadan bir ses çıkacak. Sayenizde yakında her kafadan tek ses çıkacak. Başka türlü bu memleket size dar gelecek değerli büyüğüm!