Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yakarış -2-

Yakarış -2-
 

Rabbim! 

Ey Rabbim! 

Meleklere mesken yapmadın beni, ancak iblise de sırrını veren değildim. 

Âdem için ağaç olmadığım Habil’i öldüren de ben değildim. 

Derken Rabbim! Nuh’a gemi oldum; sular üstünde emin dağa ulaştırdım yol gösterdiğin gibi. 

Rabbim! 

Yangınım çok derin biliyorsun; içten içe yakıyor ve yüreğimde işlemediği yer kalmadı. 

Küle dönsem diyorum köz olup için için kavruluyorum. 

Bedenimde depremlerin artçı şokları daha vahim. Çaresi sende çaresizliğimin, vermeyecek misin? 

Rabbim! 

İbrahim’i ateşe atanlardan değildim ve bahçesine gül de eylemedin. Sonunda İsmail’i olmaya razı ettin kereminle. 

Bıçak boğazımdayken sana gülümsedim; bununla imtihan edeceğine emin oldum; “lebbeyk” dedim. Yoksa dayanamazdı, Hacer’e sekine/teselli gönderdin. 

Ey Rabbim! 

Benim Rabbim! 

Şimdi de kendine gerçek-sahte teselli bulanlar var. Ya ben nasıl teselli bulayım? Bir emzik istedim bebeler gibi oyalanmaya, çok şey mi istedim? Değilse neden? 

Rabbim! 

Yakup eylemediğine şükrederken kuyuya attığın bendim; nazlı büyüttüğün halde köle edişine razı oldum. Yetmedi bir güzele yar eyledin. Ve biliyorsun ki onu sadece çok sevmiştim. Bedeli zindandı bana ömrümün en güzel çağlarında, merhametini biliyordum ve bir “ah” bile çekmedim. 

Rabbim! 

Ey Rabbim! 

Merhametin kaynağı Rabbim! 

Ya bana da hemen merhamet, ya da bu aciz kulunu affet. Çünkü bir yanım yangınlar âleminde diğeri odun taşımada yangınıma. Dünyada kalma derdinden değil, yangınlarımla huzurunda layıkıyla durmaya dayanamıyorum. 

Rabbim! 

Şanına and olsun,  

Erdemlilerin şahitliğine and olsun,  

Soluk alan sabaha ve bahşettiğin “o sabahın namazına” and olsun ki kerem ve ihsanının bende karşılığı yoktur. 

Tamam, anladım; makamlarına, mülklerine, gelecek kaygılarına, aşklarına yenik düşenleri. Peki, kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlara ne oluyor? Neden nefes almamıza bir pencerecik olmuyorlar? 

Neden halleri içler acısı olanların dostları, eşleri, kardeşleri, evlatları bir katre soluk olmuyorlar neden? 

Rabbim! 

Artık dayanamıyorum kullarının acılarına, sevinçlerine, gülücüklerine, istek(sizlik)lerine… Ama onları kendi haline bırakacak da değilim. Ölümüm onlar için olsun istiyorum, onların yoluna olacak. 

Rabbim! 

Adına kasem olsun ki benim sevgi dışında beslenecek kaynağım yok(tu). Ve kasem olsun ki o kaynağım kurumak üzere. Sahibi olduğun sevginin kaynağından gölcüğüme damlacıklar akıtmaz isen huzurunda da eli boş olacağım. İşte asıl telaşım bu. 

Rabbim! 

Senin halkına feda etmediğim ne kaldı? Onlardan bir “aferin” bile beklemeden “can feda” olmadım mı? Peki neden halkının hatırına acımın dinmesine deva göndermiyorsun? Yoksa ben mi acele ediyorum. Eğer öyleyse biliyorsun ki bu kulunun sınırlılığıdır halimi şikâyetim. 

Rabbim! 

“Sen varsın ve sorun yok” diyordum. Bendeki bu halin anlamı ne? 

Sana itimadım iman olduğu halde nedendir meşgalelerim ve neden dayanma gücümü yitirmiş olmanın bedbahtlığına düştüm? 

Rabbim! 

Hezeyan diyorsan biliyorsun ki sana ihtiyacımdandır? Yakarış kabul ediyorsan devam edeceğim… 

 
Toplam blog
: 62
: 739
Kayıt tarihi
: 15.01.11
 
 

İnsan Hakları Aktivisti - Yazar Diyarbakır'da ikamet ediyor, Hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiçbir..