Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '16

 
Kategori
Tarih
 

Yalan Dünya

Neymiş efendim “yalan dünya” imiş, yani dünya yalanmış, yalancı dünyaymış, geçiciymiş, ölümlü yaşammış. Bu güzelim dünyaya neden “yalan dünya” deriz acaba? İç dünyamız başka dış dünyamız başka. Allah aşkına nesi yalan bu dünyanın. Dünya mı yalan, yoksa insanlar mı yalancı? Bu sorunun yanıtını bilen varsa parmağını kaldırsın lütfen.

Dünyası başına yıkılmak da varmış, dünya kazan biz kepçe karıştırmak da. Eğer dünya yansa el kadar hasırımız yanmazsa, dünyanın kaç bucak olduğunu o zaman anlarız. Dünyaya direk kalamayacağımıza göre, dünya malı dünyada kalır diyerek, dünyayı birbirine katmadan öteki dünyayı boylamak var.

Neymiş efendim “dünya tükenirmiş de yalan tükenmezmiş,” bu sözden ben pek bir şey anlamadım, ya siz…

Yalancının mumu yatsıdan sonra yanar desem…

Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan, demişler, oyalanıyoruz işte…

“Bu dünyaya kiracı gibi yerleş, ev sahibi gibi yerleşirsen gitmesi zor olur.” demiş Bekkine. Kiracı mı olsak ev sahibi mi acaba…

Linsay; “Dünya terzi dükkânı, ölçüyü veren gider” demiş. ÖL-çü vermek haaa…

Victor Hugo ne demiş bakınız: “Bir başka âlemin bekleme odasıdır bu dünya.” Bekleme odasında bekleyeceğiz, sonra ahrete, yani ölümden sonra gidileceğine inandığımız sonsuz bir yaşam âlemine… İyiler cennete, kötüler cehenneme, şöyle buyurun…

Bir Hadis-i şerif açıklamasında “Dünya ahretin tarlasıdır” diyor, evet, aynen. Hani “Ne ekersen onu biçersin” derler ya. Ektiğimiz önemli o zaman, yani ektiklerimiz…

Bu satırları okurken tasalanayım mı tasalanmayayım mı diye düşünmeyin sakın, çünkü dünyada tasasız baş sadece ve sadece bostan korkuluğunda olurmuş, ben de yeni duydum daha, sadece bostan korkuluğunda…

Biliyor musunuz dünyada kusursuz iki insan varmış, bu insanlardan birisi ölmüş, birisi daha doğmamış…

Hiç düşündünüz mü, dünyaya neden ağlaya ağlaya geliriz de ağlata ağlata gideriz acaba? Bir düşünün bakalım.

Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar demişler, anam da yok ağlayacak bu dünyada, eee sonra…

“Dünyanın güçlükleri dörttür: Yalnız başına ihtiyarlık, gurbette hastalık, yokluk içinde borç, yolculukta uzun yol. ” demiş İbn-i Mukaffa.

Yalnız başına ihtiyarlığı bir düşünün hele…

Dünya üç günmüş, dün-bugün-yarın, dün geçmiş, yarının geleceği belli değilmiş, öyleyse bu günün kıymetini bilmeliymişiz, bu günün kıymetini…

Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz derler, çok malımız yok, çok laf etmeyelim öyleyse…

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..