Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Yalan söylemeyen var mı?-1-

Yalan söylemeyen kimse var mıdır acaba?

“Herkes bir şekilde yalan söylemiştir” dediğinizden eminim.

Hepimiz zaman içerisinde bazen yalanlara başvururken, nedense başkasının söylemiş olduğu yalanlara takılır kalırız. Tasvip etmeyiz, hoş karşılamayız, dürüst olmadıklarından dem vururuz. Çoğu zaman yalan söyleyenlere; “yalanların arkasına neden sığınıyorsun, cesaretin varsa doğru söylemeyi denesene!” deriz.

Önderimiz, peygamberimiz söylemiştir ya! “Kıyamet günü Allah Katında mahlûklarının en sevimsizleri yalancılar, kibirliler ve kardeşlerine karşı sinelerinde amansız kin besleyenler olacak”,“Yalan rızkı eksiltir”, “Kul yalan söyleye söyleye ve yalanı araya araya Allah Katında pek yalancı yazılır.”

O halde, doğruyu söyleyip dürüst olmak varken; neden illa da insanlar, yalan söylemekte ısrar ederler. Yalan söylemenin sebeplerini herkes kendince yorumlar. Herkes kendince bahaneler üretir, kendisinin haklı olabileceği üzerinde yoğunlaşır.

Kimi zaman doğruyu söylediğinde tepki alacağı korkusu yüzünden, kimi zaman yalan konuşmayı yaşam şekline dönüştürdüğü için, kimi zaman huy ve karakter edindiğinden olsa gerek; yalanlara başvurmaktan alıkoyamaz kendini.

Yalan söylemenin, daha büyük yalanların söylenebileceği sebep olması, bazen insanları çıkılması çok zor, müşkül durumlara düşürebiliyor. Çıkmazlar dehlizine girince de artık yapabileceği bir şey kalmamıştır. Sonuçlarına katlanması gerekmektedir.

Yaşlılarımız hep söylerler. “Yalan al gömlektir, al nasıl sırıtır görünürse, yalanda al gömlek gibi bir gün meydana çıkar. Gerçekler görünür" Ne güzel söylemişler, ne kadar da haklılar değil mi?

Yalan insanda sevilmeyen en kötü huyların başında gelir. İnsanın insana olan güvenini sarsmaktadır. Güven bir kere sarsıldı mı sonrası malum ve vahim!

Bu konuda Victor Hugo“'Yalan, zekâ işidir, dürüstlük cesaret. Eğer zekân yetmiyorsa yalan söyleme. Cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene...”  diyerek yalan ne kadar kötü ve istenmez olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

Dünya üzerindeki bütün kötülüklerin temel harcında istisnasız yalandır vardır. Dolayısıyla bütün olumsuz sebeplerin başında fitne, fesat, gelmektedir. Bazıları yalanı beceremediği için, yalanları kötülüğe ulaşmadan önlenebilmekte, bazıları da ise işin ehli oldukları için, hayatlarını yalanla devam ederler başarılı olurlar, olduklarını düşünürler. Sonuç, fiyasko, sonuç, hüsran, sonuç tükenmişlik olmaktadır.

İşte size yalanla ilgili,  alıntı olan küçük fıkra;

“Dört üniversite öğrencisi uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler... Hoca ilk başta inanmaz ama öğrencilerin yalvarmalarına dayanamayarak, onları üç gün sonra sınav yapacağını söyler...

Sınav günü gelince hoca, dört öğrencinin hepsini boş bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur.

Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinde 50 alan herkes sınavı geçebilir...

Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır...

Bunları kolayca çözerler...

Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır:

''Hangi lastik patladı?''

:))”

…  devem edecektir.

Yarın, neden yalan söylenir ve hangi hallerde yalan söylenebilir.

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..