- Kategori
- Şiir
Yalancı Dünya
Toprağından bunca canlı doğurdun
Aç koymadın karınları doyurdun
Yaprak gibi ortalığa savurdun
Sen de savrulursun, yalancı dünya
***
Kral sendin emirleri buyurdun
Tüm aleme kuralları duyurdun
Hamur gibi insafsızca yoğurdun
Sen de yoğrulursun, yalancı dünya
***
Boş durmadın toprağını evirdin
İnsanları halden hale çevirdin
Tahtlar yıktın, kralları devirdin
Sen de devrilirsin, yalancı dünya
***
Sıra ile toprağına dizildik
Günü geldi kalem ile çizildik
Yine senin böğürüne kazıldık
Sen de kazılırsın, yalancı dünya
***
Seni yerden yere vurmak isterdim
Dağlarını devirip sermek isterdim
Savrulduğun günü görmek isterdim
Sen de biteceksin yalancı dünya
***
Büyüğe yedirdin küçük balığı
Boynuza dayanmaz yavru buzağı
Zalimin eline verdin kaşağı
Sen de kaşınırsın, yalancı dünya
***
Bunca halkın derisini yüzdürdün
Zalimleri lüks içinde gezdirdin
Yığınları pestil gibi ezdirdin
Sen de ezilirsin, yalancı dünya
***
Kimisi hastadır, alamaz ilaç
Kiminin işi yok, toprağı kıraç
Kimisi bir lokma ekmeğe muhtaç
Sen de çekeceksin, yalancı dünya
***
Yat verdin, kat verdin, olmadı dünya
Uçakla limuzin yetmedi dünya
İçimizde huzur kalmadı dünya
Sen de şaşırırsın, yalancı dünya
***
Bağcıyı dövmeden yemeli üzüm
Hancıya değildi, yolcuya sözüm
Sen emir kuluydun, kızardı yüzüm
Özrümü kabul et, yalancı dünya
***
Olaylar karışık sırra erilmez
Hepsinde bir ibret vardır, bilinmez
Her şeyi gözleyen vardır, görünmez
Hesabı sorulur, yalancı dünya
***
Biz senin üstünde sınavdan geçtik
Doğru mu, yanlış mı, acaba seçtik?
Sonsuzluk şerbeti suyundan içtik
İmtihan yeriydin, yalancı dünya
***
Geçici zevkleri tattırdın bize
Hakkın dostlarını sattırdın bize
Helale haramı kattırdın bize
Kandırdın sen bizi, yalancı dünya
***
Geçmişin karanlık kimse bilmiyor
Gidenler bir daha geri gelmiyor
Gittiği yerden de haber vermiyor
Sırlarla dolusun, yalancı dünya
***
Bittikçe yeniden başlanıyorsun
Güneş'ten kavrulup haşlanıyorsun
Sen de yavaş yavaş yaşlanıyorsun
Ecelin yakındır, yalancı dünya
***
Doğarken ağladık gelmemek için
Bunca çileleri çekmemek için
Şimdi direniriz, gitmemek için
Bu nasıl muamma, yalancı dünya?
***
Madem kabul ettin, neden kovarsın?
Karanlık boşluğa bizi atarsın
Tazeyi bulunca bayat satarsın
İşini bilirsin, yalancı dünya
***
Mevlana'yı burda anmamız lazım
Şeb-i Arus'unu görmemiz lazım
Hakka kavuşmayı sevmemiz lazım
Uğurla sen bizi, yalancı dünya
***
Biz senin hanına misafir olduk
Bize ne lazımsa her şeyi bulduk
Haberin olmadan çok şeyler aldık
Hakkını helal et, yalancı dünya
***
Her şeyinde açık bir alamet var
Düşündükçe büyük bir azamet var
Depreminde bile bir keramet var
Terazi gibisin, yalancı dünya
***
Yalancı dediysek sakın alınma
Yalan olan biziz, sen tasalanma
Dün neysen bugün de aynısın amma
Bizler anlamadık, sahici dünya...
(Sarıyer, Ağustos 2003)