Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Yalanın azı yok!

Sevmediğimiz, ama işimize geldiğinde hepimizin kullanmaktan kaçınmadığı bir yöntemdir yalan… Bu yüzden de kimilerinin sıkça kullandığı “Bugüne kadar hiç yalan söylemedim” cümlesi inandırıcılıktan uzak gelir bana.

Çocukken, çevremizdekileri anlamaya başladığımızda öğreniriz yalanı… Gerçekleri tam değerlendiremediğimiz yaşlarda hayallerimiz olur, yapmadıklarımız yaptıklarımıza bürünür, olanla olmamış yer değiştirir, alınan alınmamış, söylenmemiş söylenmiş olur… Büyükler yalan der ama, biz daha yalan olduğunu bilmeyiz.. Anne- babalarımızın birbirlerine söylediği yalanları keşfetmeye başladığımızda, bizlere örnek olan ve her yaptıklarına doğru gözüyle baktığımız yaşlarda olduğumuzdan yalan bize de uzak kalamaz. Eğer sürekli eleştirilen bir ailedeysek de yalana başvurma yaşımız oldukça küçülür.

İnsanların birbirlerini kırmamak adına sürekli gerçekleri çarpıttığı, yani beyaz yalanlar diye adlandırılan yalanları sıkca söylediği bir kültürde yaşadığımızdan olsa gerek, kolayca öğreniriz biz de yaşımız biraz büyümeye başlayınca gerçekleri çarpıtmayı, abartmayı... Bir takım faydalarını görmeye başlayınca da çoğunlukla cezadan kaçmak için başvurduğumuz yol olur yalan… Her yalanın kendi içinde bir söylenme nedeni olduğuna inanarak da büyütürüz yalanlarımızı.. Beyaz diye adlandırılan gerçeklerden kaçma yollarımızı…

· Yemekten önce veya sonra kesinlikle ellerimi yıkadım...

· Bu ayakkabılara 200 lira ödedim…

· Facebook’u sık kullanmam, başkalarının albümlerine ise kesinlikle bakmam…

· Her zaman geri dönüşüme dikkat ederim, yerlere kesinlikle çöp atmam…

· Kıskançlık bir hastalıktır, biliyorsun ben hiç kıskanç değilimdir...

· Bugün işyerinde bütün işleri ben yaptım, bir yoruldum ki sorma...

· Okul çıkışı hiçbir yere uğramadım anne, trafik çok sıkışıktı veya servis gecikti…

· Bütün gün ders çalıştım….

· Elbisen çok yakışmış, budur yani…

· Dizileri kesinlikle izlemiyorum şekerim! Tercihim belgesellerden yana…

“ Az yalan söylenmez, yalan söyleyen her yalanı söyler” demiş Viktor Hugo…

Kimi zaman evdeki ilişkilerin bozulmaması, kimi zaman sosyal ortama uyum sağlamak, öğretmenden azar işitmemek, kimi zaman da dikkat çekip odak noktası olmak ve başkalarının hayranlığını kazanmak adına söylediğimiz yalanlar, zamanla başkalarını bilerek aldatmaya dönüşebilir ki, işte o zaman tehlikeli dönemece gelinmiş demektir bence..

Genellikle kendi yalanımızı gerekli adlandırır ve çeşitli mazeretlerin ardına sığınırız da, diğer insanların söylediğini büyük yalan olarak görürüz . Bazı uzmanlar yetişkinlikte yalan söylemenin her koşulda patolojik olduğunu savunur. Bu uzmanlara göre aşağılık duygusu ve güç istemi insanı kendinden başkası gibi göstermeye, durumunu abartmaya itiyor ve bu tip insanlar sürekli yalan söylüyor.. Gün geliyor yalanla gerçek birbirine karışıyor… Bunun farkına varanlar tedavi yoluna gidebiliyor. Ama ya farkına varmadan yaşayanlar.... Oturduğumuz mahallede, yakın çevremizde çoksa rastlıyoruz böyle kişilere.. Her yalanın kendi içinde bir söylenme nedeni olduğundan yola çıkarsak kaçınılmaz sonuç oluyor bu durum genellikle…

Bir de profesyonel olarak meslekleri gereği yalan söylemek zorunda olanlar var… İlk aklıma gelenler; Avukatlar, reklamcılar, siyasetle uğraşanlar, diplomatlar…. Geçtiğimiz gün televizyonda emekli olmuş bir büyükelçi “Diplomatların işidir yalan söylemek” gibi tam böyle olmasa da bir cümle kurdu.. Ülkesinin çıkarları için ne gerekiyorsa onu söylemek zorundaymış diplomatlar… Başka türlüsü olmazmış…Eee tabii yalan da söylenebiliyormuş çoğu zaman…

Platon’un yöneticilere halkın yararı için yalan söylemeyi öğütlediğini düşünürsek insanın aklı daha bir karışıyor yalan konusunda… Yalanın yalan olduğunu bilerek sürmesine izin vermeye hakkımız var mı? Kutsal yalan olur mu? Her doğru söylenmeli midir? Beyaz yalanlar mutluluğun devamı için gerekli midir ? Bir takım doğruların gizlenmesi aslında yalan mıdır gibi de bir yığın soru doluşuyor aklımda…

“Yalancının cezası; kendisine inanılmaması değil, onun kimseye inanmamasıdır” demiş Bernard Shaw.

Böyle bir cezayla yaşamak hepimiz için çok zor bence…

 
Toplam blog
: 13
: 713
Kayıt tarihi
: 15.09.09
 
 

1959 Ankara doğumluyum. Şu anda yaşadığım şehir İzmir ve İzmir'de yaşamayı sevdiğim için kendimi İzm..