Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Yalanlarla, dolanlarla rol yaparak hayatımızı yaşıyoruz

Yalanlarla, dolanlarla rol yaparak hayatımızı yaşıyoruz
 

Büyüdükçe kirlenmeyi, kirletmeyi öğrendik. Kirletmeyi iyi sandık. Kirlerimizi yalanlarla örtmeye çalıştık. Sonra da Hayatımızın her alanında yalan söylemeye alıştık.

Danimarka’da yaşayan bir arkadaşım; “Danimarka’da manyak bir güven mekanizması var” dedi.

“Nasıl yani?” diye sordum.

“Burada ne polis, ne başkaları “Rüşvet nedir? Bilmiyorlar” dedi. Ama orada yaşayan Türkler duruma pek ayak uyduramamışlar. Arkadaşın bir tanıdığının oğlu havaalanına giderken aşırı hız yüzünden yakalanmış.

Polis gelmiş; “Aşırı hız yapıyordun, ceza kesiyorum” demiş.

Bizim akıllı vatandaşımız kendini Türkiye’de mi sanmış ne, pişkin pişkin iyi bir şey yapıyormuş gibi;

“Cezanın yarısını vereyim de, bana ceza kesme demiş”

Sen misin onu diyen Polis fıttırmış. Cezasını 1000 krondan 5 bin krona çıkarmış.

Vatandaşımız itiraz etmiş; Polis cezasını 10 bin krona çıkarmış. Vatandaşımız konuşmaya devam etmesi üzerine 500 kron daha itirazdan ceza yazmış. Sonra devam etmiş

“Konuşmaya devam edecekmişsin”

Polise rüşvet teklif etmekten 5 bin, itirazdan 500 kron ceza yemiş anlayacağınız.

Duydum, kötü oldum. Orada yaşanır mı ya?

Bir hızdan dolayı adam 10 bin 500 kron ceza yiyor. Yurdumun parasına çevirirsek, 2 milyardan YTL den daha fazla eder. İnsan orada kafayı yer?

Hep yalan söyleriz. Bir de bunları renklere ayırırız. Beyazı vardır, pembesi vardır. Yalanlar çeşit çeşittir.

-“Bir sözü veya davranışı ben yapmadım” dersek, inkar,

-“Aslında ben öyle demek istememiştim” dersek, kıvırma,

-“Olmayan bir şeyi varmış gibi gösterirsek” kandırma, iltifat ya da yalakalık olur.

Ve yalanların en kötüsü de rol yapmadır. Hayatımız bir tiyatrodur. Hepimiz bunun bir oyuncusuyuz. Yalanlarla, dolanlarla rol yaparak hayatımızı yaşıyoruz. O kadar güzel beceriyoruz ki, zaman içinde kendimizi bile yalanlarımıza inanıyoruz. Ama sonuçta elde var sıfır, mutsuzlar ordusu çıkıyor ortaya. Bunun için de çeşitli kılıflar, yeni yalanlar uyduruyoruz durmadan. Durmak yok bize.

“Bütün çabamız, aman karşımızdaki kırılmasın gücenmesin” istedik diyoruz.

Hatırlayor musunuz? En son ne zaman birine kızıp gücendiğinizde bunu ona anlattınız?

Ne zaman size karşı yapılan bir davranışa,bu benim hoşuma gitmiyor dediniz?

Hani derler ya "Dağ dağa küsmüşte kimsenin haberi olmamış"

Etrafımızda kimse müneccim değil ki, biz ne düşünüyoruz? söylemeden anlamalarını beklemeyelim.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..