Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yalansız yaşam, ben denedim oluyor

Yalansız yaşam, ben denedim oluyor
 

Italyan, Carlo Collod'inin cocuk romani kitabinda yarattigi masal kahramani Pinokyo


Yalan nedir: TDK sözlügü söyle acikliyor: Aldatmak amaciyla bilerek ve gercege aykiri olarak söylenen söz.

İnsan neden yalan söyler veya yalan söyleme geregi duyar

sorusuna, bir iki cümleyle yanıt vermek pek isabetli olamaz. Geniş kapsamlı ceşitli neden ve amaçlarla söylenen yalanlar vardır.

Ben psikolog değilim. Bilimsel aciklamasini yapacak yetim yok. Düsünce ve tecrübelerimi dogrusu ve yanlisi ile paylaşmak istiyorum.

"Yalan" negatif bir sözcüktür. Insanlar arasina nifak sokar güvensizlik uyarır.

Kendisi kandirilmak istemezken, bir baskasinı kandırmak amaciyla yalan söylemek hos bir davranis degildir. 

 

Ben darilmam ama yalan söylediğini anladığımda benim gözümde o kisi karantinaya alınmıştır. En kötü ihtimalle en fazla iki kez yalan söyleme sansi taniyabilirim iyimserligimden.

Yalanı sevmedigimi yalan söylemedigimi yeri geldiginde ifade ederim. "Bana yalan söyleme" demektir  anlami.

İlk ve ikinci yalanı belki pek önemsememeye calisirim  ancak üçüncü kez tekrarladıgında

benim güvenimi yitirmistir o kisi. Bardak catlamistir ama henüz kirilmamistir.

Kendine pay çıkarıp cıkarmaması gerektigini kendisi düşünmelidir.

Ben yalan söylemem cünkü yalan söylemek istemiyorum. Bu benim özrüm mü sizce?

 

Cok kücük yaslarda ögrendim özellikle cok sevdigim rahmetli babamin mirasidir. Cok dürüst bir insandi. 85 yasinda vefat eden babamla  ayri kaldigimiz kesintileri cikarirsam dogumumdan itibaren  tahminen 20 yillik tanisikligimiz, beraberligimiz sürmüstür. Geri kalan yillarim yurt disinda gectigi icin kendisiyle daha uzun yillar maalesef birlikte olamadim.

Yillar sonra yetiskin oldugumda mantigimla ahlaki degerlerimi, yasam tecrübelerimle irdeleme gergi duyarken hep babami hatirladim. Onu örnek almak istedim kendime. Cünkü bana yakisan onun karakteriydi beni ben yapacakti.

Insanlara güvenmek istiyordum. Dolayisiyla güven verebilmeliydim.

"Dürüst olmak ilkem olmali" sözünü verdim kendime.

Babam iyi niyetli, akilli, mert acik sözlü bir insandi. Inandigini dogru buldugunu söylerdi; kime ne söyleyecegini iyi bilirdi. Mantiksal perspektiften bakardi. Saygi duyulan bir kisilige sahipti. Ruhu sad olsun.

Cocukluk ve genclik dönemlerinde korktugum, cekindigim icin yalan söyledigim olmustur. Ama kötü amacla söyledigim yalanim hic olmamistir. Yalan söylemek zorunda kaldigimda zaten icimi bir huzursuzluk kaplardi.

Korkularim yasak olani yapmami engellese de ufak tefek kacamaklar yapardim cocukluk dönemlerimde. Öyle kuzu kuzu boyun egecek bir karakterim yoktu. Hala  öyleyimdir. Akil ve mantik cercevesinde  ikna edebilen tutucu görüs ve düsüncelerden uzak akilli, zeki insanlari severim. Genclik dönemlerinde sessiz sessiz rebellesirdim; darilir küserdim özgürlügüm kisitlaninca. "Mimosa" derlerdi.

 

Günün birinde; "ben buyum" diyebildim. Kisiligi oturmus, özgüveni gelismis, hayat tecrübeleri gecirmis bir birey olarak kimseye zarari dokunmayan, bircok manevi degerlere sahip kendimle barisik bir tanri kulu olmayi basardim.

“Pembe yalan”larin büyük bir bölümü de bence “yalan” kategorisine dahildir. Varmi dir sizce yalan kategorisine dahil edilmemesi gereken pembe yalanlar?

Yalan söylemek degil yalan söylesem mi? diye aklimdan gecirmek dahi beni huzursuz eder. Kendime ve kisiye duydugum sevgi ve samiyetimi zedeler.

....

Bir insana yüzdeyüz güvenmek safliktir. Ancak dikkatli olmak gerekir.

Oldugu gibi görünmek veya görünememek; göründügü gibi olmak veya olamamak özgüvenle alakali psikolojik bir sorundur bence.

Herkesin bizden hoslanmasini bizi sevmesini, bizim düsünce ve duygularimizi onaylamasini bekleyemeyiz. Dolayisiyla bunlar yalan söylemeyi gerektirmez. 

Bir insan bize güvenemiyorsa nedeni kendimizden kaynaklaniyor olabilir.

Her insan kendine saygi duyulsun ister. Bu nedenle önce saygi duydugumuzu hissettirebilmek, saygi görecegiz sinyalini verir. Saygi göstermeden saygi  beklenemez.

Bence susmak "yalan" degildir. Hakim durusma odasina giren sanik veya sahitlerlerin ifadesini almadan önce tekrarlar: "Susma hakkiniz vardir, gercegi söylemeyebilirsiniz ama kesinlikle yalan söylememelisiniz. Yalan söylemenin cezasi oldugunu bilmelisiniz..“ diye hatirlatir.

 

Partnerler, eşler arasında söylenen yalanlar hayati önem taşır. Eslerin birbirlerine ihanet etmesi yalanin baska versiyonudur.

Ülkemizde erkeklerin eslerine ihanet ettigi bilinir. Maşallah evli bayanlarımızın erkeklerden geri kalır halleri yok.

Eslerin birbirine ihanet etmesi aradaki sayginin sevginin yitirildiginin belirtileri, yalana davetiye cikartir. Birlikte yaşamanın yükü ağırdır. Tasinamiyorsa yarayi kangrene cevirmeden ayrilmak en dogru secenektir diye düsünüyorum.

Cocuklari ve yakinlarinin huzuru icin dostca ayrilmak en dogru bir karardir.

Esine ihanet eden yalan söylemek zorunda kalir. Eve geç geldiginde ya da gec gelecegini bildirdiginde en basit klasik yalanlar: "Iş toplantım var/dı", " arkadaşımla randevum vardı " vb.dir.

 

Kadınların bir çoğu bu yalanlara karsi duyarlidir. Esinin yalan söyledigini seziyordur fakat açıklama cesareti gösteremez. Evde anlamsiz nedenlerden gereksiz tartışmaların sonuda gelmez.

Oysa karsılıklı saygi ve güven yitirilmeden  mutsuzluğun, huzursuzluklarin nedenleri acikca konusulmalidir.

 

Candan Erçetin bir şarkısında; "bu dünya ya sevmeye geldim, eşi dostu görmeye geldim... hepinizin canı sağolsun..." der.

....


Çocuklarımızı bilerek veya farkında olmadan yalana alıştırırız.

"Çocuğum doktor amca iğne yapacak ve hiiç ! acıtmayacak…" diye ikna edip doktora götürürüz. Çocuk iğne acısını hissettikten sonra o yalanı unutması mümkün müdür? Hani acitmayacakti... O yalanı söyleyene bundan böyle güvenmek zordur...Yalanla tanısan çocuktur o.

Yalan söyleyen insanın mutlaka kendince hakli nedenleri korkuları vardır.

Yalan söylediginde huzursuz olanlar da vardır.

Gerçegi söylemek istiyordur ancak karşısındaki insanın gerceklerle yüzlesmesinden cekinir, darilacagini veya sinirlencecegini düsünür.

Arzu edilmeyen gerçekleri duymak; aldatılmaktan cok daha az yıkıcıdir. yanlislara  birlikte care bulmak icin bir fırsattır.

Önce kendimize dürüst olmalıyız. Artı ve eksilerimizin bilincinde olup kendimizle barısık olabildigimizde yalan söylemeye gerek kalmaz.

Yalan söyleyen insan kendisinin akıllı ve zeki olduğuna inanır.

Akıl yanilabilir. Ancak yalanini takip etmek zordur. Günün birinde mutlaka ortaya cıktıgında utanmak, sucluluk hissine kapılma riski vardır.


Yalancinin dostu olmaz varsa cogu yalanci dostur.

Is ortaminda evde, yalan söyleyen insanlarla birlikte yasamak manevi yorgunluk verir insana.

 

Size bir olayı anlatayım: Meslek eğitimi aldığım dönemde yasadıgım bir olay.


Tenefüsten sonra hepimiz sınıftaydık. Tuvalet kullanılmadığında anahtarın yerine asilmasi gerekir. Binanın dısından yabancıların tuvaletleri kullanmasını engellemek (güvence açısından) için alınmış bir önlem.

Anahtar bir arkadasimiza lazım oldugunda yerinde asili olmadigini görmüs.

Sinifa giridigimizde Doçente durumu acikladi. Docent, sınıftakilere "anahtarı yerine asmayı unutan var mi diye" sordu. Hic kimse "anahtar bende" demedi. Anahtarın nerede olabilecegine dair tahminler yürütülmeye başladılar kendilerini temize çıkarmak için.

Bende çok açık sözlü ve dürüstüm ya; "iki gün önce bende unutmustum yerine asmayi ve  cebimde eve götürmüstüm" dedim.

Doçent, gülümseyerek " ama bayan Ertürk sizde çok fazla dürüstsünüz" deyince gülüsmüştük. Benim icin anahtarı geri getirmiş olmam önemliydi unutmus olmam degil.

Dolaylı vermek istediğim mesaj; yerine asmayı unuttuysanız bunu itiraf etmenin bir sakıncasınin olamayacağı idi.

Utanacağım şeyi yapmam. Kimseye zarar vermek istemedigimi çok iyi biliyorum. Her sözümün ve düşüncelerimin arkasındayımdır. Eksim ve artılarımla ben buyum diyebiliyorum. Tüm özverime ragmen hata yapmis isem özür dilerim ve bunu gurur meselesi yapmam.

Önce kendime dürüst olduguma inanmis olmam önemlidir benim icin ve  huzur verir bana.

Yalan söylemeyi düşünmek kişiye duyduğum saygımı sevgimi zedeler. Doğru söylemekten taviz vermeyen inatçı biriyimdir.

Beni üzecek olan tek sey "iftiraya" maruz kalmaktır. Benim icin afedilemeyecek bir haksızlık ve adaletsizliktir.



Bir tek dost kazanmak bile kolay degildir. Olan dost ve arkadaslarimizin kiymetini bilmeliyiz.

İnsanlara zorla düsüncelerimizi dogrularimizi kabul ettirmek icin baski uygulamaya hakkimiz olamaz. Aksi halde onları kendimizden uzaklastırır ya da yalana teşfik etmis oluruz.

**

*Sevmek, saygılı ve dürüst olmak güven duyumsatmak yalan söylemekten, riyakarliktan çok daha kolaydır.

*Zihnimiz dinçtir. Gönlünüz huzurludur. Söylenen yalani takip etmek, acik vermeme stresine girmek yoktur.

*Her insan hata yapabilir ama hatalari azaltmak ilkemiz olmalidir.

*İtiraf etmek, özür dilemek güven veren asil bir davranıştır.

*Kisiye bir sans taniyarak bir kereye mahsus afedebilecek yüreğe sahip olabilmekte, güzel bir kisilik unsurudur.

Sevgiler, saygılar

Mine

03. 09 2006

 
Toplam blog
: 139
: 4264
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

Yurt dışında yaşıyorum. Spor, yürüyüş vb. bedensel aktiviteleri düzenli uyguluyor - vegan tarzı besl..