Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

MAKBULE KISAKUREK TASDEMIR

http://blog.milliyet.com.tr/kisakurek

13 Mart '08

 
Kategori
Deneme
 

Yalnız aşk

Yalnız aşk
 

Birazda serbest yazmak istedim. Kafama göre takılmak. Aslında yazıyorum ama ne yazacağımı bilmiyorum. Heralde yazdıkça aklıma gelir diye düşünüyorum. Aslında kafamda bir konu yok ama bir çok şeyde gelmiyor değil.
Aşk geldi ilk başta aklıma. Aslında aşkla ilgili söylenecek o kadar güzel şeyler varki ha aşk dedimde yalnızlık geldi aklıma, sessiz çığlıklar...

Neden bilmiyorum ama aşk farklı bir şey tamam ama bide yalnızlık gibi geliyor bana. Sormayın ama neden diye. Bende bilmiyorum....

İçinde bulunduğumuz evren o kadar kirlendi ki, öle sahte insanlarla çevrili ki; insan kime güveneceğini ya da nasıl davranacağını, nasıl aşık olacağını bile bilmiyor. Bu evrende insan yalnızken bile yalnız kalamıyor. Ne tuhaf demi; yalnızken yalnız olamamak.Komik ama işte biz böle bir hayatta yaşıyoruz...

İnsanlar yaşadıkları zaman sürecinde devamlı yer değiştiriyorlar. Hiç bir zman sabit kalamıyoruz. örneğin ben Kahramnamaraşta yaşarken Antalya ya yerleştim. Antalya öle bir şehir ki...O kadar güzel ki, bambaşka bir yer.Mesela; yakamozda denizi seyretmek eşsiz bir şey, o sabaha karşı güneş doğarken deniz o kadar güzel, berrak ve saf ki.. Nasıl burnuma koktu ya, nasıl özledim. Şimdi Antalyadan çok uzaktayım ama her an aklımda. Bak nasıl burnuma deniz kokusu, o falezlerin eşsiz güzelliği geldi. Offfffffffff.

İşte şimdiki aşklarda sabit değil ve devamlı değişkenlik yaşanıyor. Herşey basitleşmiş, değersizleşmiş. Ama hayat böle iken, insanlar böle iken aşklar ne yapsın, aşıklar ne yapsın demi.

Yalancı baharda yalanları yaşıyoruz. Herkese bir rol vermişler ama herkes rolüne gerekçesiyle yapıyor mu bakalım?Bir ikilem içine girilmiş bir yanları çöl sıcağında suya hasret, diğer yanlarını sormaya bile gerek yok; kıyamet sanki.Bir tutsak içine giriyorsun sevgiliye, gönülden . Zincirlenmiş bir şekilde ama herhangi bir en küçük artçıda en başa ya da hiç olmamış gibi.... Yalnızken hayalin düşer duvarlara, sokağındadır hala ayak izleri..İsyan edersin kendine, hayata bir ona edemezsin isyan, ona ....

Aşık olursun, uzun bir hastalık gibi. Sesin soluğun çıkmaz. Yürümeyi, konuşmayı yeniden öğrenirsin. Aşk, donuklaşır bazen; pencerelere hapsolmuştur. Uzaklardan bir ses gelir ama ruhun kapkatı kesilmiştir. Belki seni çağırıyordur ama sen sarhoş olmuşsundur bir kere. Ha aşk sarhoşu değil bu ...okyanusun dibinde gezersin, gezinirsin ya da öle hissedersin. Yürümeyi unutmuşsundur, dilin tutulmuştur.Hele kötü bir biten aşksa, tamam artık ahrazlaşırsın, her telaş ıssızlaşır. Yaramaz bir çocuk gibi; köşelere sıkışırsın. Sokağa çıksan, sokak puslu, senden daha alıngan daha tenhadır. Aşkın tenhalaşmıştır artık.Tenhadır sığındığın limanlar, köşe başları, dar sokaklar. Aşkın tenhadır, tenhalaşmıştır artık..Aşk yalan olur, oyun olur . Yani hayata döner. Aşkta verilen rolü bile oynayamamışsındır. Belkide iyi bir rol kapamamışsındır.Kaybolmuşsundur hüzünler içinde.
Ölümü beklersin en başladığın yerden, en baştan. Yinede hayat kirletmiştir seni. Kirlenmişsindir.

İşte aşıksın ama yalnızsın. AŞK bitsede yalnızsın, başlasa da. Zaten en başa dönmüyormusun. Ya da dönmek zorunda kalıyorsundur.Bilinmez ki, yaşananlar; yaşatanlar.....................
 
Toplam blog
: 19
: 367
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İşletme fakültesi mezunuyum. Ben yaşamayı, her şeye rağmen umut etmeyi, hayal etmeyi seviyoru..