Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '07

 
Kategori
Eğitim
 

Yalnız bir öğretmen

Yalnız bir öğretmen
 

İzzet Öğretmen ile bundan yaklaşık beş, altı yıl önce tanıştım. 1.80 boylarında biraz kilolu, saçları dökülmemiş ama beyazlaşmış, bıyıklı, emekliliği gelmiş bir meslektaşımdı. Eşimle aynı okulda çalışmasından dolayı görüşüyorduk. Bende bıraktığı ilk izlenim çalışkan bir öğretmen olduğuydu.

Arada bir yaptığımız sohbetlerde İzzet Öğretmen'in mutlu olmadığını anlıyordum. Eski öğrencileri onu çok kırmışlardı. Velilerin sadece çocukları onda okurken saygılı olduklarını ama çocuklarını mezun edince ona karşı ilgilerini bıraktıklarını söylüyordu.

Onun okulunun yanındaki bir okulda çalışmaya başlayınca İzzet Öğretmen ile daha sık karşılaşmaya başladık. Teneffüslerde onu görüyordum. Genç öğretmenleri çevresine toplar onlara nasihat verirdi:

-Öğrenciler hayırsızdır. Bundan yaklaşık 10-15 yıl önce bir sınıfım vardı. Onlar için paydostan sonra kendi isteğimle ücret talep etmeden etüt yaptım. Her gün saat dörde, beşe kadar çalıştım. Onların hepsini okuttum içlerinden doktorlar, mühendisler, öğretmenler çıktı. Ama sokakta gördükleri zaman karşılaşmamak için yollarını değiştirirler, eğer karşılaşırsak yüzüme bile bakmazlar.

-Velilerin sizle ilişkisi çocukların öğretmeni olduğunuz sürece iyidir. Çocuklar mezun olur herşey biter.

-Okul müdürünün her istediğini yaparsanız çok iyi bir öğretmen olursunuz. Bir tane dediğini yapmayın size cephe alır, gibi sözler söylerdi.

İçinde fırtınaların koptuğu kesindi. Öğretmenliğini de salmıştı. Çok gayret etmiyordu. Dersine girip, çıkıyordu.

Geçen yıl yeni tanıştığımız İngilice Öğretmeni Nurten Hanım ve doktor eşine ziyarete gittik. Çalıştığımız okulları sorunca şaşırdı, eşime:

-Siz İzzet Öğretmen'in okulunda mı görev yapıyorsunuz? O benim ilkokul öğretmenimdi, dedi. Çok şaşırmıştım. Ama beni biraz sonra duyacaklarım daha da şaşırttı.

-Benim ilkokul öğretmenimdi ve onu hiç sevmem, insan psikolojisinden anlamayan duyarsızın tekidir, sokakta görsem yüzümü çevirir suratına bile bakmam geçerim, dedi. Gerçekten büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Nedenini sorduğumda ise Nurten Hanım:

-3. sınıfa kadar köyde okudum sonra şehire taşındık. Beni İzzet Öğretmen'in sınıfına verdiler. İlk zamanlar çok zorlandım. Uyum sağlayamadım. Bir gün öğretmenimiz çok zor bir problem sordu. Sınıfta tek ben bildim. Öğretmenimden kimsenin bilemediği bir soru için aferin beklerken o çalışkanların oturduğu sıraya gidip beni göstererek, "Aha şu kız bildi, siz bilemediniz yazıklar olsun size!" dedi. O olayı hiç unutmam, diye cümlesini tamamlarken hala kızdığı ve kendisini ezilmiş, çaresiz hissettiği bugün bile yüzünden belli oluyordu.

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...