Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Öykü
 

Yalnız ölmek istemiyorum..

Yalnız ölmek istemiyorum..
 

"Bir sokak köpeği gibi sevgiye muhtacım" dedi denize bakarak. Saçlarımda ki beyazlardan, yaşımdan utanmıyorum. Çocuklarımdan da. Hep yalnızdım, hala da yalnızım.
- Bir çay daha içermiyiz? dedim.
- Evet lütfen.
Gözlerini sildi. O yaşlar geçmişin dışa vurumuydu. Kendine acıdığı için ağlamıyordu.
-Küçücük bir mahallede doğdum. Kalabalık bir ailede büyüdüm. Saraylı bir anneanne, soylu bir dede. Kuralcı bir anne ve bu eve içgüveysi gelmiş bir baba. Çocukluğum mutsuz geçti. Annem yada babam hiç saçımı okşamadı. Gecelikle babamın yanında dolaştığımı hatırlamıyorum. Ayıptı. Cep fotoroman hiç okuyamadım genç kızlığımda yasaktı. Arkadaşlarım okul çıkışı pastaneye giderdi ben gidemezdim. Oğlanlardan zarar gelirdi. Akşamları mahallede arkadaşlarım seksek oynarken ben oynayamadım . Biz saraylı soyundandık. Ve de en komiği ben hiç bir kız arkadaşımda gece kalamadım Allah esirgesin babası yada erkek kardeşi taciz ederdi. Taa ki üniversiteye kadar. İlk yıllarda hocama aşıktım benden 20 yaş büyük. 3.sınıfta ona açıldım. Eşinden ayrılmıştı. Nedenini sormadım. Evlenmek için ısrar ettim. Evlendik. Tek bir amacım vardı yaşadığım evden kurtulmak. Çocuklarım oldu . Ama mutlu değildim. Evden kurtulmuştum ama çok yalnızdım. Akademisyendi. Disiplinli ve otoriterdi. 40 yaşıma geldiğimde beni kıskanmaya başladı. Çalıştığım yerde Müdür pozisyonuna gelmem onu rahatsız etti. Çalışmayacaksın baskıları başladı. Bir gün eve gittiğimde bir mektup buldum masanın üzerinde sadece" Elveda. Kendine ve çocuklara iyi bak" yazıyordu. Çöktüm sandalyenin üzerine. Birbaşıma kalmıştım. Mutsuzluğumu bir gün olsun belli etmemiştim. Mükemmel bir çift olduğumuzu herkez söylerdi. Sevgisizliği hep yüreğimde hissetmiştim. Saygım sonsuzdu. O evden kurtulmak için onunla evlendiğimi anlamış olamazdı çünkü neler yaşadığımı hiç anlatmamıştım. Ailemi hep onöre etmiştim. Çocuklarımızla mutlu pazarlarımız sayılamayacak kadar çoktu. Bekleyecek ve görecektim ne yapmak istediğini. Kızım ve oğluma babalarının şehir dışında olduğu yalanım 20 gün sürebildi. Bir sabah , bir sahil kasabasının Emniyet Müdürlüğün den aradılar. Acilen gelmeniz gerekiyor diyerek. Annesinden kalan bir ev vardı orada. Çocuklarımı annemlere emanet edip , ilk uçakla gittim. Komşuların şikayeti üzerine kapıyı kırıp içeri girmişler. Ve yatak odasında cansız bedenini bulmuşlar. Şok oldum. Yıkıldım duyunca. Kendimi affedemiyordum.Çocuklarıma bu durumu nasıl açıklayacaktım. Hastahane morguna gittim. Koridorda bir kadın sürekli ağlıyordu.
-İsmim Aylin dedi.
-Ben de Canan.
-Akrabasımısınız ? diye sordum.
-Hayır gençlik aşkımdı
Yeni bir şoka girdim.
-20 gün önce buraya geldi. Beni aradı. Arada telefonla görüşürdük. 2.eşinden boşandığını ve kendini kötü hissettiğini söyledi.14 gün süresince birlikteydik. Onun yanına yerleştim.Son bir haftadır hasta olan teyzeme gittim. Döndüğümde bakkaldan öğrendim. Gazete götürdüklerinde kapı açılmayınca şüphelenmiş polise haber vermişler. Beni 16 yaşımda istemeden evlendirdiler. Onu sevmeye hep devam ettim. İlk evliliğinde de 2. evliliğinde de hep görüştük. Hiç mutlu olmadı. İlk kez bu 14 gün süresince birlikte olduk. Hep kaçamak buluşurduk. O, seminerlere gittiğinde mutlaka dönüşte buraya uğrar beni görürdü. Sayılı saatlerde birlikte olurduk. Birbirimizi hep sevdik. Bu aşka hasta yüreği dayanamadı.
-Rahmetli hastamıydı?
-Evet . Son 2 yıldır kalp hastasıydı. Çocukları üzülmesin diye eşinden de sakladı.2. eşi ondan çok gençti. Ama sevmedi onu da. Bana boşanmam için çok baskı yaptı. Ama çocuklarımı bırakamadım. Burası küçük bir yer. İlk eşi ilişkimizi duyunca boşandı. Hollanda' ya yerleşti.
Duyduklarım karşısında kanımın damarlarımda donduğunu hissettim. Ben kendimi suçlu hissederken neler duyuyordum. Yıllarca, yaşından ötürü rahatsız olmasın diye duygularımı frenlemiştim. O ise benim yaşayamadıklarımı 14 gün boyunca başka bir kadınla dolu dizgin yaşamıştı. Sevgisinin büyüklüğüne saygı duyarken, o sevgiye sadakatsizliğinden ötürü de öfkelendim kendi kendime.
Morgda onu son kez görmek istemiştim buraya gelirken. Ama duyduklarım karşısında yanına girmek içimden gelmedi.
-Buyrun birlikte bir kahve içelim dedim.
-Böyle bir anda aklıma gelebilecek en son şey kusura bakmayın dedi hışımla.
-Siz bilirsiniz deyip yürümeye başladım. Merdivenlere yönelmişken arkamdan ne zaman soracak diye beklediğim o soru geldi nihayet.
-Afedersiniz siz neyi oluyorsunuz?
Durdum. Döndüm.Dudaklarımda belli belirsiz bir gülümsemeyle
-2.eşiyim dedim. Tekrar arkamı dönüp Cafeye doğru yürüdüm.
Kahvemi söyledim . Olup biten karşısında hala kendime gelememiştim. Çok güçlü bir kadın olmama rağmen aynı anda birçok şeyi içime sindiremiyordum. Önce terkedilmiştim.Sonra ölüm haberi gelmişti. Vicdan azabı çekerken yıllardır ihanet ettiğini öğrenmiştim. Bana da, boşandım diye sevdiği kadına da yalan söylemişti.
-Oturabilirmiyim? sesiyle düşüncelerimden uzaklaştım.
-Buyrun.
-İkimizde kullanılmışız. Benim duygularımı sizin iyiniyetinizi kullanmış. Üstelik siz onun çocuklarının annesisiniz ve çok güzel bir kadınsınız. Eğitimlisiniz. Kariyeriniz var. Size neden ihanet etti ? Bana neden yalan söyledi? Onu affetmeyeceğim. Başınız sağolsun.
Tam 8 yıl geçti üzerinden. Gururumu onarabilmem için koca 8 yıl. Geçen hafta o eve özellikle gittim.
O kadınla 14 gün aşk yaşadığı eve. Benim gururum kırılmıştı. Ya onun onuru ?
Her şey öldüğü günün izlerini taşıyordu. Yatak hala açıktı.Toz, toprak kötü anıları , çirkin bir birlikteliği kapatmak istemişti sanki. Odaları gezdim tek tek. Duvarda ki tek başına asılı duran babasının resmine baktım uzun uzun. Annesinin resmi hiç yoktu. Yan oda boydan boya kütüphaneydi. Tozlu raflardan birinde bir çerçeve vardı. Babası , eşim bebek henüz.Yanında ki sanırım annesi fakat o bölümden resmen yırtılarak çıkartılmış. Merak ettim neden ? Etik olmadığını bile bile odayı karıştırmaya başladım. Korkunç bir toz vardı. Çalışma masasının çekmecelerinde birşeyler bulmaya çalışıyordum. Bir tomar iple bağlanmış mektup vardı. Rastgele birini açtım. Annesinin, babasına yazdığı bir mektuptu. Zor okunuyordu. Okuduklarıma inanamadım. 2. bir mektubu açtım. 3. 4. derken
tamamını okumuşum. Hava kararmış. Şaşkın, ürkek bu lanet evden dışarıya çıktım.
O daha bebekken annesi bu evde o odada eşini bir başka erkekle aldatmış.Çocukluk aşkıyla. Kalp hastasıymış. Ve eşine bir mektup bırakmış kendisine birşey olursa açılmak üzere. Sevgilisiyle birlikteyken kalp krizi geçirip ölmüş. Bu evi oğluna bırakmış. Babası bu olayı yıllarca saklamış. Eşim hiç bilmemiş. Taa ki 20 günlüğüne buraya gelip o mektupları okuyana kadar.
Sonra ne mi oldu? 8 yılsonra gittiğim sahil kasabasında yemek yemek için oturduğum restaurantta Aylin hanım masama geldi.
-Merhaba.Hoşgeldiniz. Geldiğinizi gördüm. Sigara almak için uğradığınız market benim. Çırak size yardımcı olurken beni görmemeniz için rafların arkasına saklandım. Ama daha fazla sabredemedim. Bende size verilmek üzere bir emanet var. Hastahanede sizden ayrıldıktan 10 gün sonra müşterek çocukluk arkadaşımız Sinan bu zarfı bana uzatarak size göndermemi istedi. Ancak adresinizi bilmiyordum. Yıllarca sakladım. Buyrun bu size ait.
Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Bu kadarı çok fazlaydı.
-Oturun lütfen dedim.
Merakla beni izliyordu. Açtım.
"Sevgili Canan,
Yıllardır kilitli duran çekmeceyi bu gün açtım. Sabaha kadar okudum annemin babama yazdığı mektupları. Yıllardır ölü bildiğim annemin ardında bıraktığı sırları. Bilim adamı olmama rağmen yaşadıklarımın tesadüf olmadığına inanıyorum. Ben şu an annemin kaderini yaşıyorum. Çocukluk aşkımla tıpkı annem gibi , annemin yatağında seni aldatıyorum. Hiç hak etmediğin halde. Anne sevgisiz büyümem, içimde ki boşluğu hergeçen gün biraz daha büyüttü. Ne ilk eşim, ne Aylin, ne sen ne de çocuklarım o boşluğu dolduramadı. Aylin benden 6 yaş büyüktü. Onda anne şevkatine benzer bir duygu yaşadım. Sen ise hep benim için yanlıştın. Sen hayatını dolu dolu yaşamalıydın. Kendinden 20 yaş büyük bir erkekle gençken yaşlanmak sana haksızlık olurdu. Seni o nedenle terk ettim. Kalp hastasıyım. Söylemedim sana. Bana bağımlı olmanı, kalan hayatında hasta bir erkekle birlikte olmanı istemedim. Burada ölmeyi düşünüyorum. Ecelimle olmazsa kendi hayatıma kendim son vereceğim. Çocuklarımıza iyi bak. Beni affet."
İşte böyle sevgili doktorum. Hayata yeniden döndürdün beni. Ben onun gibi olmayacağım. Ben içimde ki boşluğu dolduracağım. Yalnız yaşlanmak, yalnız ölmek istemiyorum.. O nu afettim.. Rahat uyusun..
Çok ağır bir bedel ödedi. Ölürken yalnızdı . Öldükten sonra da...

Nur Zeynep

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..