- Kategori
- İlişkiler
Yalnızım... Yalnızsın... Yalnızlar...
Kalabalıkların içinde bile yalnız kaldığınızı hiç hissetmediniz mi?
Bazen ürküten, bazense ihtiyaç duyduğumuz bu duygu aslında Plecenta’nın içinde başlıyor.. Herkes için böyle. Dünyaya gözlerimizi açtıktan sonra da adım adım büyüyor. Bebekken anlamıyoruz.(Belki de nedensiz ağlamaları ondandır) Çocukluk dönemindeyse yaşanıyor yine; ama o zaman da henüz pembe gözlükler çıkmamış ya gözümüzden; anlamıyoruz…Sonra okul yılları… Etrafımızda onlarca arkadaş ve tabii ailemiz de titrer üzerimize. Ama daha o yaşlarda bile aklımızdan geçer – Kimse beni anlamıyor duygusu- . Bu da bir çeşit yalnızlık değil midir? Evet çünkü içimizde hep vardır bu duygu…Kimi zaman da Polyanna olur ve ‘herkes böyle’ der geçeriz..
Ama bunu her zaman yapabilmek de mümkün olmaz..
Hayatın akışına bırakır gideriz sonraları…
Sevgililer, aşklar, girer hayatımıza…Ama küçücük bir tatsızlıkta yine sığınırız yalnızlığımıza…
Sıcacık eller tutup, en güzel gözlere bakarız… Ama her şeyin sonu vardır ya; gelir onun da sonu..
Bazen de yalnızlığımıza ortak dostlar çıkar karşınıza…Paylaşırsınız o muhteşem yalnızlığınızı.
Ama o zaman bile bilirsiniz az sonra yine baş başa kalacağınızı yalnızlığınızla..
Bu döngü böylece yollar gibi uzar gider.
Ve bir gün gelir bembeyaz bir örtünün içinde yine yapayalnız gidersiniz sonsuzluklara doğru…