- Kategori
- İlişkiler
Yalnızız aslında
Sırf çıkarlarınız için her şeyi yapar mısınız? Mesela gururunuzu hiçe sayar mısınız? Gerçekleri bildiğiniz halde susar mısınız?
Bu yazımda çevremizdeki kuru kalabalıktan bahsetmek istiyorum.
Doktorlar Caddesi’nde yürüyorsunuz, etrafta mahşeri bir kalabalık var ve o kadar çok insana “Merhaba” diyorsunuz ki gideceğiniz yere bu nedenle on dakikada değil de, on beş dakikada gitmek zorunda kaldığınızı düşünün. Peki bu selam verdiğiniz insanların kaçı size gerçekten “siz olduğunuz için” selam verdi, ya da siz kaç kişinin arkasından kendi kendinize “Aman çok da hevesliydim senin o gül suratını görmeğe” dediniz, kaç kişiyi gördüğünüze gerçekten sevindiniz?
Bazı zamanlar görmek istemeyip de mecburiyetten selam verdiğim insanlar oluyor ki, onlara formaliteden gülümsüyorum. Benim gibi yapan çok insan da olduğundan eminim. Eğer birine ısınamadıysam tabir yerindeyse elektrik alamadıysam pek konuşmam hatta gülümsemem bile. Çünkü gülümserken etrafa pozitif enerji yayarsınız ve bu durum karşısında karşı tarafın da hoşuna gittiğinde konuşmaya devam eder sizinle. Bunun yanı sıra sevdiğim biri olsun uzağımda bile olsa seslenir, konuşurum.
Bazıları da var ki size sadece çıkarı için selam verir. Maksat bağları koparmamak. Olur ya işi düştüğünde yüzü olsun sizden bir şey istemeğe.
Afrika ‘da kaplanlar arasında ilginç bir dayanışma varmış. Yağmur yağdığında beraberinde şimşekleri de getirdiğinden kaplanlar açık alanlara çıkıp, kafaları birbirine değecek şekilde uzanırlarmış yere. Eğer birinin üzerine yıldırım düşerse, birileri de onunla birlikte ölür. Yan yana, göğüs göğse, kafa kafaya duran kaplanlar böylece ölüme birlikte gitme yemini ederler. Şehirlerde öyle mi? Kafa kafaya uzanıyoruz. Ama içimizde bir şüphe “Acaba kalkarlar mı?” Yıldırım düştüğü anda kalkabileceklerinin korkusu sarıyor bütün benliğinizi. Güvenemezsiniz! Herkes birbirinin yüzüne şüpheyle bakar. Kimin hangi mazeretle kalkacağı ya da kimin yakın durduğu halde, diğerlerine temas etmediği şüphesi kaplar içinizi. Dahası yağmur yağdığında orada olacaklarından bile şüpheliyiz.
Kim dost, kim düşman, kim neden yanınızda? Gerçek dostlarınızın sayısı bir elinizdeki parmak sayısını geçiyorsa dünyadaki şanslı, nadir insanlardan birisiniz demektir.
“Dost sanma şanlı vaktinde, dost olanı
Dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı”