- Kategori
- İlişkiler
Yalnızlığa alışmak
Bavulları hep toplu durmalı insanın, bir gün telefonların çalmayabileceği hesaplanmalı.
Tül perde arkasından misafir gözlemekten vazgeçmeli; ihanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı.
Yalnızlığa alışmalı çünkü; omuz omuza günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık.
Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız.
Zaman birlikten kuvvet doğar zamanı değil, zaman tek başına dimdik ayakta kalmayı becerebilme zamanı. İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa.
Sokaklar dolusu ıssızlıkla yaşamayı göze almalı insan. Güvendiği dağardaki karlara bakıp ders çıkarmalı.
Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli; sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı.
Asmalı evin en görünür duvarlarına; ”Yalnızlık Paylaşılmaz, Paylaşılsa Yalnızlık Olmaz“ dizeleriyle başlamalı güne. Tele sekreterlere “Size cevap verecek kimse yok” demeli.
Belki de hiç bir zaman olmayacak; cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı, oysa sessizlik tatsızlığa alkıştır.
Tatlılığın onuru yaşatır insanı, susmanın sancıları değil.
O yüzden en sessiz gecelerde “Doğru Yolu Yaptım” la teselli bulmalı insan; feryada, komşuların yetişmemesine , soğuk duvar diplerinde sessizce ağlamaya alışmalı insan. Kendisiyle hesaplaşmaya çalışmalı, gece yastıkla dertleşmeye, gündüz aynayla gülüşmeye, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı .
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olmalı.
Sessizliği sese dönüştürebilmeli ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan. Yollarla barışmalı ...
YALNIZLIĞA ALIŞMALI ...!
Sevgiler...