Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Yalnızlığın duru ortamında bir fotoğraf ve üç şair

Yalnızlığın duru ortamında bir fotoğraf ve üç şair
 

Ali Çapan, Sina Akyol ve Oğuz Tümbaş'ın 40 yıl önceki fotoğrafları (soldan itibaren)


YALNIZLIĞIN DURU ORTAMINDA BİR FOTOĞRAF VE ÜÇ ŞAİR

Bugün Pazar. Rüzgârlı bir İzmir gününü yaşıyorum balkonda. Karşımda “S” biçiminde akışıp duran bir su yığını. Ben Sen Nehri diyorum (!) bu suya. Körfez’e akıyor kirli rengiyle. Ama uzaktan bana hoş görünüyor. Kırlangıçlar uçuşup duruyorlar yakınımda. Bir kırlangıç şenliği yaşıyorum nicedir. Cıvıl cıvıl…Ne kadar çok yuva yapmışlar pencere kenarlarına, saçak altlarına. Nasıl bir işçilik ve ustalıkla. Alkışlıyorum onları. Bugün Pazar…Yalnızlığın duru güzelliğini yaşıyorum bir yandan. Bir an Nazım’ın Bugün Pazar şiirini bulup okuyorum yeniden:


Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...

Nazım hapishanede yazmıştır bu şiiri. Orada bile kendini mutlu edecek bir görsellik yaratmış. Bu özgür ortamda gökyüzünü, kuşları, doğayı yaşamak da bana öylesine mutluluk veriyor ki… Sözler, sözcükler, görüntüler kimi zaman nasıl çağrışımlar yaratıyor. Nazım ustaya da bir merhaba diyelim buradan Ve dönelim günümüze.

Fotoğraf çektirmeyi çok severdim ilk gençlik yıllarımda. O zamanlar siyah beyazdı. Işığını, çekim süresini siz ayarlardınız. Ustalık isterdi iyi fotoğraf çekmek. Merakla beklerdiniz fotoğrafçıdan çıkacak sonucu. Arada albümlerimi karıştırırım. Eski fotoğraflarım geçmişin belgesel görüntülerini sunar gözlerimin önüne. Hüzün durağında beklerim bir süre, genç bakışlarımı, gülümsemelerimi izlerim. Eski dostlarla çekilmiş fotoğraflara bakarken, birlikte yaşlandığımız arkadaşlara yeniden merhaba derim. Şimdi başka kentlerde eşleri, çocukları, torunlarıyla yaşamlarını sürdüren bu sevgili dostlarıma el sallarım.

Gene albümleri karıştırırken 40 yıl önce Ankara’da iki şair dostumla çekilen siyah beyaz fotoğraf karşıma çıkıverdi. Ali Çapan, Sina Akyol ve ben… Dikmen Kuyubaşı Durağı’nın yanı başındaki vadide çekilmiş bir fotoğraf. Ben 22, Al Çapan 20, Sina Akyol 18 yaşındaymışız demek ki…

Ali Çapan Ankara’ya gezmeye gelmiş olabilir mi Gaziantep’ten? İlk şiir kitabı ÇİĞDEM ÇİÇEĞİM’in de yayınlanmasının üzerinden bir yıl geçmiş olmalı. Sina Akyol’un GECENİN YEŞİL AĞLADIĞI SAAT adlı şiir kitabı merhaba demiş edebiyat dünyasına. Kitapsız olan ben varım aralarında. MELTEM Dergisinin sorumlusuyum ya, havamı var gene de! Şiirler yazıyoruz, aşık oluyoruz, seviyoruz yaşamı, geleceğe umutla bakıyoruz.

Dikmen’de yazılar, şiirler yazan arkadaşım Zülfikar Sezen’le tek oda ve mutfağı olan apartman daireciğini paylaşıyoruz. Ben hem öğrenciyim geceleri, hem gündüzleri devlet memuru. Küçük odamızda bazı kış geceleri toplanıp kafaları çekerdik bir çok yazar, şair arkadaşımızla. Ateşli tartışmalar, söyleşiler yapılırdı, şarkılar söylenirdi. Arkadaş Z.Özger’in 22. yaş gününü bizde kutladığımızı da unutmadım. Ne yazık ki Arkadaş 3 yıl sonra 25 yaşında aramızdan ayrılacaktı. Genç yaşında kalıcı, etkili şiirler bırakmıştı bize. İyi ki değer bilen, sanata ve edebiyata saygı duyan yayıncı dostumuz Avukat Suat Çelebi var da, Arkadaş Z.Özger adını ödüllerle, kitaplarla yaşatıyor.


Sina Akyol’la yollarımız İzmir’de kesişti yıllar sonra. Aynı kurumda çalışırız. Birlikte olduğumuz zamanlarda eski günleri, dostları, olayları anarız. Sina şiirimizin kendine özgü rengi, sesi, duruşu olan ünlü bir şair artık. Kitaplarının sayısı sanırım 10’u aştı. Dergilerde, seçkilerde yer alıyor mutlaka. Gençler seviyor şiirlerini. Ben de seviyorum elbette. Kısa, özlü, düşündürücü, felsefi boyutu olan, kimilerinin haiku dediği tarzı sürdüren şiirleriyle bir tat, anlam katıyor edebiyat dünyamıza. Yakın zamanda dede olunca daha bir ağırlaştı, daha bir duruldu. Ben de dede diyorum ona, gülüşüyoruz.

Ali Çapan da hemşehrim, Gaziantepli. Defterdarlıktan emekli olunca memleketine Antep’e yerleşti. Ama boş durmuyor Çapan. Açtığı iş yerinde şiirden farklı alanda, mali müşavirlik konusunda hizmet üretiyor. 2006 yılında Gaziantep’de ilk kez düzenlenen Kitap Fuar’ına ben de çağrılıydım. Sağ olsun Çapan havaalanından arabasıyla beni almış, doğduğum yer Oğuzeli’nde dolaştırmış, anıları tazeleme fırsatı vermişti. Antep’te geçen 3 günü de dolu dolu yaşamıştık. Can dostum, öykü yazarı Lütfiye Aydın, Antep’i ve Anteplileri zevkle yazmayı sürdüren yazar Nesrin Özyaycı, şiir, öykü, yazılarıyla yıllardır üreten, dost ağabeyim Fevzi Günenç, Mavi dergisinin sahibi şiir ve öyküleriyle yazın yaşamına katkılar koyan sevgili Mehmet Kara, Ahmet Ayaz, Halil İbrahim Aycan, Ramazan Teknikel ve başka arkadaşlarla güzel zamanlar geçirmiştim.

Ali Çapan 40 yıllık şiir yaşamını bir de kitapla belgeledi.BÜTÜN ŞİİRLERİ (I) adını verdiği kitabında Çapan’ın 1967-2007 yıllarını kapsayan seçilmiş şiirleri yer alıyor. Mehmet Kara dostumun sahibi olduğu Zemge Yayınları özenle basmış bu kitabı. Yapı Kredi Yayınları 2000 yılında Sina Akyol’un toplu şiirlerinden bir seçkiyi BELKİ ÇİÇEK DAĞINA adıyla suınmuştu şiir severler.

Evet 40 yıllık siyah beyaz bir fotoğraf zaman tünelinde kısa bir yolculuğa çıkardı beni. Bu Pazar günümü anlamlandırdı. Daha nice şiirli günlerde buluşma dileği ile sevgili Sina Akyol, sevgili Ali Çapan dostlarım. Şiiriniz bol olsun.


OĞUZ TÜMBAŞ

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..