- Kategori
- Deneme
Yalnızlığın Elleri
Gecenin bir yarısı ürpererek uyandı kadın. Açtı yorgun düşmüş gözlerini, dudakları kurumustu susuzluktan. Doğruldu yatağından, kalktı usulca. Sanki uyandırmak istemezmiş gibi birilerini. Birkaç adımda vardı mutfağa. İki damla su aldı dudaklarının arasına, hafif ıslandı dudakları. Az da olsa kendine geldi. Baktı etrafına, karanlık yalnızlığına.
Sadece kedisi vardı gecede yalnızlığını paylaşan bir de anıları. Avuçlarına baktı. Birikmiş anılarını ovaladı, tuttu omuzlarını, sardı kendini. Hem yalnızlığını paylaştı kendi ile hem ısıtmaya çalıştı yürek üşümesini elleri ile. Oysa dokunduğu hüznün omzuydu. Vurdu omuzlarına hüznün ve ben burdayım, yalnız değilsin dedi yalnızlığın elleri kadına. Dudakları büzüldü o sırada, bir çocuğun yere düşrüdüğü şekerine büzüştüğü dudağı gibi. Elinden uçan balonuna üzüldüğü gibi. Tek farkla, çocuğunki gerçekti ama çocukçaydı. Çocuğa göre büyüktü. Kadınınki de gerçekti ama hayatın ta kendisiydi. Ve çaresizlikti büyüklüğü.
Buğulanan gözleri ile buğulu bir tebessüm kapladı dudaklarını. Yürüdü yalnızığına, sığındı yastığına.Yumdu gözlerini. İki damla yaş düştü yastığına kabullenerek yalnızlığını.
Uyudu, uyudu, uyudu...