Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '13

 
Kategori
Öykü
 

Yalnızlığın Öyküsü (1)

Yalnızlığın Öyküsü (1)
 

alıntıdır


Kadın her şeye rağmen kalkmış dimdik duruyordu aynanın karşısında. Boy aynası mı eskimişti yoksa kendisi mi tükenmişti çözemeden bakıyordu boş gözlerle.

Ardında her zaman sabah kahvesini içtiği tekli koltuk ve küçük yuvarlak mermer sehpa duruyordu. Tekli koltuğa dayalı kolilere baktı bir süre.

Hepsine nasıl sığacaktı yılların yaşanmışlığı? Yüzünde hissiz bir ifadeyle yürüdü kolilerin yanına. Ve başladı kırılacaklarını sarmaya. Vitrin tamamen boşalmıştı. Önce büyük kızının resmini sonra küçük kızının resmini sardı. Çerçevenin camı kırılmasın diye içeriden getirdiği havluyu da üzerine örttü.

Sonra diğer odalara geçecekti. Beyaz kısa saçlarından süzülen terden belliydi ne kadar yorulduğu. Soluklanmadan devam etti. Söz vermişti kendisine, ağlamayacaktı. Gece geç saate kadar diğer odaları toparladı. Kızlarının hala onun evinde kalan eşyalarını da kolilere yerleştirdiğinde saat sabahın beşiydi. Dinlenecek kadar vakti yoktu.

Ama devam edecek gücüde bulamıyordu. Odaları, duvarları, komidin çekmecelerini, yapma çiçeklerle dolu saksıları kontrol etti tek, tek. Hepsi boştu.Balkonda duran, dert ortağı olan, yalnızlığını gideren canlı çiçeklere gelmişti sıra.

Onları en son alıp, zarar görmesinler diye kendi ellerinde götürecekti. Akşam sefası kapamıştı yapraklarını. Taşınmanın verdiği karamsarlık hakimdi eve.

Sanki çiçekler bile gözlerini yummuş bugünün bitmesini bekliyordu. Saat yediye geliyordu ve kadın üzerinde eşya olmayan çiçekli koltuğa uzandı.

Dokuzda gelecekti kamyon. Eşyaları alıp annesinin evine götürecekti. Ve kadın kalan hayatına annesinin evinde devam edecekti. Böyleydi işte; kapanmayan tek kapı anne yüreğiydi.

Saatler su gibi geçti. Kapının iç ürperten sesiyle uyandı kadın. Giriş kattaki evinin penceresinden baktığında gördü eşyaları taşıyacak kamyonu.

Günü aydınlatan güneşinin önünü tamamen kesmişti. Evde ise çıkan ufacık bir ses bile boyundan büyük yankılar yaratıyordu boş duvarlarda. Kadın kapıyı açtı ve aslında o an bir kapıyı da kapattı.

Geçmişte ne varsa bu evde kalacaktı. Götürmeyecekti peşinden istemediklerini. Yaşamayacaktı yeniden o ıssız günleri.

Eşyalar taşındıkça ev boşaldı. Ev boşaldıkça tüm yük kadının omuzlarına çullandı. Yüreği artık kaldırmıyordu. O çok sevdiği camın önündeki köşesi bile dağılmıştı. Kendini dışarı attı. Önce apartmanın önündeki süs bahçesine ektiği çiçeklere, biber ve nanelere baktı.

Hepsini çantasındaki ufak su şişesiyle son defa suladı. Üzerlerine su serpti ve her zaman olduğu gibi yapraklarını tek tek sevdi. Üst kattaki komşusu pencereden seslendi. Karşısında oturan yaşlı teyze ayağında eskimiş bir terlikle yanına indi.

Yıllardır ahbap gibi olduğu kapıcı elinde sepeti sabah postasını dağıtmaya geldi. Her şey aynı düzenle ilerlemekteydi ve böyle de devam edecekti. Kendini düşündü birden. Bir de bilmediği ama adım, adım yaklaştığı bundan sonrasını. 

 

(...) devam edecek

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..