Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

tarcinmoscow / Seden Sezer

http://blog.milliyet.com.tr/tarcinmoscow

25 Şubat '08

 
Kategori
Sinema
 

Yalnızlık ömür boyu

Yalnızlık ömür boyu
 

“Benim adım Robert Neville. New York şehrinde hayatta kalan biriyim. Sesimi duyan biri varsa…herhangi biri. Lütfen. Yalnız değilsin” – I Am Legend

Fragmanını ilk izlediğimde şunu düşünmüştüm; “Bir fragman bir filmi ancak bu kadar satar...” Yanılmadığımı izlediğimde de anlamış oldum. “Ben bir efsaneyim” yani “I Am Legend” pek çok aksiyon, bilimkurgu ve komedi filminden tanıdığımız Will Smith’in son filmi. Will Smith duruyor duruyor ve her defasında turnayı gözünden vuruyor doğrusu.

Gerçi film vizyona girmeden eleştrilerin odağı olmuştu, bunların da başında Resident Evil’e benzemesi yolundaydı ama sonuçta aynı temele kurulu filmlerde bu tür benzerlikler olması son derece doğal. Bu her kovboy filmini “İyi, Kötü, Çirkin”e benzetmek gibi birşey. Asıl önemli olan ekran karşısındaki izleyiciye o havayı verebilmek. Yani izleyiciyi kadrajın içine dahil edebilmek ki “I Am Legend” bunu gayet iyi başarmış.

Robert Neville tanınmış ve başarılı bir bilim adamıdır. O sıralar kansere çözüm arayışları çoğalmış ve bunun karşılığında bir aşı bulunmuştur. Aşının tedavisi herkesi mutlu eder ama yan etkilerden kimsenin haberi yoktur. Kısa bir süre sonra bu yan etkiler sonucu insanlar mutasyona uğramaya başlar. Artık sadece aşıyı olanlar değil o aşıyı olmuş kişilerle bir arada olanlar da tehlikelidir. Robert Neville’ı diğerlerinden ayıran bir özelliği vardır, kanı. Çünkü onun virüse karşı bağışıklılığı vardır.

Koskoca bir şehir ve şehirde insan denebilecek bir tek kişi kalmıştır. O da Neville. Doktor Neville üç yıl boyunca inancını yitirmeden her gün telsiz mesajı göndererek, umutsuz bir şekilde, hayatta kalmış başka insanlar bulmaya çalışır. Ama yalnız değildir. Bir şehir dolusu mutasyona uğramış, vahşi, artık insan bile denemeyecek yaratıkla başbaşadır. Ancak umudunu asla yitirmez. Başında aldığı görevi sonuna kadar götürmeye kararlıdır. Bağışıklığa sahip kendi kanını kullanarak virüsün etkilerini terse çevirecek bir aşı yapabilmek. Bir şehir dolusu yaratığa karşı tek başınadır ve bir tek can yoldaşı vardır, o da köpeği...

Richard Matheson’un ünlü romanından beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmeni ise bir başka unutulmaz fantastik filmin, Constantine’in altına imzasını atan Francis Lawrence. Filmin daha ilki vizyona girmeden ikincisi için kollar sıvanmış ve hatta Will Smith ile anlaşması da yapılmış. Ne diyebilirim ki sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Bir başka güzel haber ise bu filmin IMAX teknolojisinin inanılmaz ses ve görüntü kalitesiyle tanışmış olması. En son Beowulf’u üç boyutlu olarak geçen ay izlemiştim. Hala etkisindeyim. “I Am Legend”ın da aksiyonlu ve derinlikli sahnelerini düşününce, bu teknoloji ile süper olacağından eminim. Demek ki filmi bir de öyle seyredeceğim...

Elbette Warner Bros imzalı, yüksek bütçe ile yapılmış her bilim kurgu-fantastik-aksiyon filmi gibi bu da efekt ve sahne zenginliği bakımından insanı yeterince doyuruyor. Koskoca filimde tek bir insan ve köpek aman tanrım ne sıkıcı demeyin, elbette iş bununla kalmıyor. Filmde özellikle Bob Marley’in şarkıları hoş bir hava yaratmış.

Hafta sonunda 5+1 ses sisteminizi coşturarak izlemenizi tavsiye ederdim ama komşulara dikkat. DVD’yi orjinal dilinde garbuşkadan satın alabilirsiniz ama bir parça aramak gerekebilir. Henüz çok yeni bir film olduğu için genellikle dublajlıları var, sıkı bir aramdan sonra orjinal dilde olanını buluyorsunuz. Bir de mutlaka almadan önce kontrol edin çünkü sinema kopyası çıkabilir. Kötü kalite ses ve görüntü ile bu güzel filme haksızlık etmek istemezsiniz.

Gerçek dünyadan kopmadan, bol filmli bir hafta diliyorum. İyi seyirler...

 
Toplam blog
: 19
: 2113
Kayıt tarihi
: 17.12.07
 
 

10 yıldır Moskova'da yaşıyorum. Eşimin işi nedeni ile geldiğim bu şehirde 2.5 yıldır sürekli yazıyor..