Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Yalnızlık rıhtımında sıra bizede gelecek bir gün...

Yalnızlık rıhtımında sıra bizede gelecek bir gün...
 

Birden İşitilmez Olsun Ayak Seslerim;
Gölgem Bir Başka Sokağa Sapıversin;
Unutayım Bir Anda Her Şeyi,
Nerde Oturduğumu,
Bir Tuhaf Adem Olduğumu Can Adında.
Aklım Arayadursun Başka Kapılarda Kısmetimi,
Ben, Bilmediğim Sokaklarda Bir Başıma;
Gönlüm Öylesine Geniş, Öyle Ferah,
İlk Defa Görmüş Gibi Dünyayı,
Bir Şaşkınlık İçinde, Yeniden Doğmuş Gibi;
Hatırlamam Artık Değil Mi, Dostlar,
Hatırlamam Artık Garipliğimi?
Can Yücel

Şiir Perisi Can Yücel’den fısıldadı kulağıma...

İnsaf ya, Pazar Pazar havada böyle ha ağladı ha ağlayacakken

Of!

Birader insaf!

Dedim ya şiir perisi bir geldi pir geldi siz dostlara bir merhaba demeyi bile unutturdu.

Merhabalar...

Umarım sevdiklerinizle birliktesinizdir şu an ve yaratanın size sunduğu bu armağanın kıymetini biliyorsunuzdur.

Siz sıcacık evinizdeyken dışarıda bir yerlerde üstünde yırtık ceket, ağzında yarım cigara, nasırlı avuçlarını ovalayarak ısınmaya çalışan bir adam vardır her zaman.

Her zaman...

Fark etmezsiniz, . fark etseniz de çoğu zaman ürkersiniz.

Tıpkı yanınızdan geçen o iki çocuk gibi.

Belkide sizin çocuklarınızla ayni yaşıttalar. Sizinkiler sıcacık evlerinde ana kuzusu, ekmek elden su gölden yaşarken vede hiç memnun olmazken yaşantılarından dışarıdaki yavrucaklar!

Ne ana, ne baba, ne de sıcacık bir yuva.

Onlar için ana, baba, yuva öylesine uzak ki...

Kimi kimsesi olmayanlar...

Yalnızlıksa bir o kadar; o kadar yakın

Yalnız İnsan Merdivendir
Hiçbir Yere Ulaşmayan
Sürülür Yabancı Diye
Dayandığı Kapılardan

Yalnız İnsan Deli Rüzgar
Ne Zevk Alır Ne Haz Verir
Dokunduğu Küldür Uçar
Sunduğu Tozdur Silinir

Yalnız İnsan Yok Ki Yüzü
Yağmur Çarpan Bir Camekan
Ve Gözünden Sızan Yaşlar
Bir Parçadır Manzaradan

Yalnız İnsan Kayıp Mektup
Adresimi Yanlış Nedir
Sevgiler Der Fırlatılır
Kim bilir Kim Tarafından

Aragon

Dört duvar yalnızlarını da unutmayalım Bu arada. Karanlık, sessizlik ve dört duvar.

Bir ses diye sessiz çığlıklar atmak!

Yalnızlar hiçbir zaman gelmeyecek gemileri gözlerler rıhtımda.

Zili çaldıklarında kapılarını kimsenin açmayacağını bilmek.

Bir bardak sıcak çay ikram edeni olmamak.

Bir masada tek olmak.

Bizler için olağan saydığımız şeyler; dört duvar yalnızları için bulunmaz nimet.

Günün olaylarını konuşup; bazen üzülüp, bazen kahkahalar atmak birlikte ve kavga etmek. Yâda uzanmışken koltuğa yanınıza bir kedi gibi kıvranan yavrunuza sarılmak.

Bir tas zehir verin bana içeyim
tek unutmak için acılarımı
baksana; kırdılar kapılarımı
yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim
kurşuna dizdiler anılarımı
yenik düştüm bu savaşta neyleyim
bir mezar nasılsa işte öyleyim
unuttum en güzel şarkılarımı
gündüzü yok upuzun bir geceyim
yitirdim umut kırıntılarımı
sevgimi, neşemi, bütün varımı
çaresiz bir yokluğun içindeyim
gömdüm içime yıkıntılarımı
arıyor bir yarım öbür yarımı

Ümit Yaşar Oğuzcan

Şiir perisinden seçmelerle süsledik yazımızı bugünde.

Sevdiklerinize sahip çıkın sizi sevenlerin kıymetini de bilin.

İnanın hayat sevdikçe, sevildikçe güzel...

Dostlarla güzel...

Değerini kaybetmeden bilelim...

Bir gülümseme, sıcak bir bakış, telefonda güzel bir söz.,

Ahmet Selçuk İlkan’dan Ayrılıkların şairiyle veda edeyim....

Ben ayrılıkların şairi,
yalnızların ozanıyım.
Sen, sen masallar okurken daha,
ben acıların yazarıyım.

Haklısın, aramızda dağlar, denizler var,
haklısın, aramızda uçurumlar.
Senin sevdaların, üç günlük masal,
benim sevdalarım, allah'ına kadar.

Elma şekeri mi sandın aşkı,
ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.
Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı,
işte ben o zaman görürüm seni.

Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,
aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın,
kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni,
ıslak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı,
eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından,
bana sor yalnızlığı,
ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam,
ve sabahçı kahvelerinde
bir çay gibi demliyorsam hasretini,
ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini,
bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir.

Bu benim ilk aldanışım değil,
bu benim son yıkılışım değil,
bırak bu sahte gözyaşlarını,
bırak bu masum bakışlarını.
Üzülme, benim için üzülme,
üzülme bu son için üzülme,
ben, ben, ben yeterim kendime

varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde,
varsın da her gece
bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim,
varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine,
asla pişman değilim.

Hatırla, bir adam diyordun hatırla,
ömür boyu sevsin beni ömür boyu,
işte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim.
Çünkü ben,
çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.
Ahmet Selçuk İlkan

Huzur, mutluluk, sevgi yoldaşınız olsun
 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..