Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '14

 
Kategori
Dostluk
 

Yalnızlık senfonisi

Geçenlerde gecenin bir vakti, şöyle keyfimi yerine getirecek bir Talk Show ararken, NTV’de bir programa rastladım. Şuan adını tam olarak hatırlamadığım bir program. Her neyse, ayrıntıya gerek yok. Alt yazıda “Yalnızlık ömrü kısaltıyor” yazıyordu. Kendi kendime durdum ve dedim ki :” İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş.” Ben de bu hafta ne yazsam diye düşünüyordum. Her neyse biz konumuza dönelim, gevezeliğin lüzumu yok hani. O zaman derhal yalnızlık neymiş, sebepleri neymiş bir bakalım.

Peki şimdi yeri gelmişken, sana sorsam, yalnız mısın? Aman hemen yanlış anlama. Hayatında birisi yoksa sevgilim olur musun demiyorum. Hani yalnız mısın eşin dostun var mı diye soruyorum. Kafanda soru işaretleri varsa gel bir de konuya buradan bak bakalım.

Yalnızlık, Burger King’de sırf ekonomik olsun diye iki kişilik menü alıp tıka basa doymaktır. Alış verişte deneme kabinlerinde kendi kendine değerlendirme yapmaktır. Ne güzel diyor Ahmet Batman:” Yalnızlık, bir kafeye gittiğinizde garsonun yanınıza gelip, ne içersiniz diye sorduğunda kafanızı çevirip ne içeriz diye soracak kimseniz olmayışıdır, su dersiniz çay dersiniz.”

Ne zaman yalnızsın biliyor musun? Ağlarken gözyaşına ortak olacak, burnunun sümüğü sel gibi akarken kimsen yoksa mutluyken mutluluğunu paylaşmak için telefonu eline aldığında arayacak paylaşacak kimsen yok yalnızsın. 24 saat o Facebook senin bu Twitter benim dolaşıyorsan yalnızsın. Kabul et yalnızsın.

Peki, bizi yalnızlığa iten etkenler nelerdir? Biz mi istiyoruz yalnız olmayı, yoksa dışlanıyor muyuz?

Aslına bakarsanız artık insanlar kimsenin derdiyle problemiyle uğraşmak istemedikleri için kendilerini bir adım geriye atıyorlar. Çünkü kendi dertleri kendilerine yetiyor ama sonra ne oluyor avantaj olarak gördükleri bu olay kendilerine dezavantaj olarak geriye dönüyor. İlla da atalarımızı işin içine katacaksak insanlar dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oluyorlar bana göre. Hatta bir çok insan bu yalnızlık olayını fazlasıyla abartıp kötü alışkanlıklar ediniyor, söylemeye dilim varmıyor ama intihar edenler bile var hani. O zamansa size ne diyorum, şarkıyla sesleniyorum. Değer mi hiç? Değer mi hiç? Değer mi değer mi söyle?

Peki, teknolojinin getirdiği yalnızlığa ne dersiniz? Şimdilik nesil pek bilmez ama bunun içinde ben de dâhil olmak üzere. Eskiden her semtte olmasa da mahalle pastaneleri varmış. İnsanlar birbirleriyle sohbet etmek için oralarda buluşurlar, vakit geçirirlermiş. Oysa şimdi hemen hemen her ilde her 700-800 metrekareye iki üç tane kahve dükkânı pastaneler düşüyor. Kahve diyarı, kahve dünyası falan filan. Öyle ki insanlara baktığımızda ise, bu mekânları amacından saptırıyorlar. Daha sipariş vermeden yer bildirimi yapanlar, instagramda fotoğraf paylaşanlar. Karşıdaki bir şey anlatırken, “Hı hı, hadi ya öyle mi?” diye geçiştirenler. Şimdi gayet tabi diyebilirsiniz “Sabriye sen sütten çıkmış ak kaşık mısın?” diye. Tabi ki yeri geldiğinde ben de yukardaki dediklerimi yapmıyor değilim ama abartmıyorum. Abartsam bile bu bizim artık toplum olarak ortak bir problemimiz. Eskiden dükkânların camlarında bilmem şu geldi, bilmem şu bulunur yazardı. İnsanlar o yazıları takip ederek, dükkândan içeri girerlerdi şimdi ise tam tersi. Yeter ki “Wi-fi Bulunur” yazısını bir görelim. Kısacası, internet ve gelişen teknoloji yalnızlığımıza yalnızlık katıyor.

Son olarak ne diyorum. Yalnızım, yalnızsın, yalnız…

Haftaya görüşmek üzere. Allah’a emanet olun.

 

 
Toplam blog
: 6
: 325
Kayıt tarihi
: 31.01.14
 
 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ingilizce Öğretmenliği öğrencisiyim. Aynı zamanda Antalya'da ..