- Kategori
- Dostluk
Yalnızlık üzerine
Yalnızlık bazen acımasızca, bazen de sevinçle sarar kollarını ve bağrına basıp içine alır insanı. Yalnızlığın ne zaman ve hangi yüzle ortaya çıkacağını hiç bilemezsin… Tıpkı madalyonun iki yüzü gibi…
Bu yüzlerden biri kalabalıklar içindeki yalnızlıktır. Diğeri ise yalnızlık içindeki kalabalıklardır. Acaba bunlardan hangisi yalnızlığın gerçekliğini gösterir? Tabiî ki kalabalıklar içindeki yalnızlıktır bu! Aslında buradaki yalnızlık değil yapayalnızlıktır. Kalabalıklar; yüzlerindeki sahte gülümsemelerle, sahte dostluklarla ve sahte ilişkilerle yalnızlığımızı paylaşmak isterler. Ama farkında olmadıkları bir şey var yalnızlığın paylaşılmaz olduğu. Böylece yalnızlık o acımasız yüzüyle bize gözükür , kollarıyla her tarafımızı sarar ve tüm benliğimizi yapayalnızlığın içerisine alır..
Diğeri ise yalnızlık içindeki kalabalıklardır. Çevremizde kimsenin olmadığı bir anda yalnızlığın o heybetli kollarında buluruz kendimizi. Kalabalığın gerçek yüzleridir bunlar. İstediğimiz yüzleri… Aslında burada yalnız değiliz. Tamamen kendimiz oluruz. Saf suların berraklığına akseden yüzler gibi… Fakat bu bizi hayattan koparabilir. Kendi kurduğumuz hayatın yani iç dünyamızın içinde kalabiliriz
En iyi yalnızlık ise kendimizi tanımamızı daha doğrusu anlamamızı sağlayacak olan yalnızlıktır. Kendimizi anlamaya başladığımız an insanları da daha iyi anlayabiliriz, anlaşabiliriz. Bir nevi iç kurgularımızla reel hayat içerisinde bir köprü görevi yapmış olur…