Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yalnızlıklarımız...

Yalnızlıklarımız...
 

Yalın yalnızlık...


Yalnızlıklarımız çeşit çeşit, boy boy, renk renk ve gram gram…

Sol anahtarındaki nota değerleri de farklı, yaşam tuvalindeki renkleri de… Edebiyata, felsefeye, sanata yansımaları da…

“Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz” diyor ya düşünür; işte o paylaşamadıklarımız yalnızlıklarımız…

Yalın yalnızlık: Bir tatlı gülüşe, bir fincan çay ve hatırı kırk yıl süren bir acı kahveye fit olan yalnızlık bu olsa gerektir.

Hani pencere kenarında, belli saatlerde, dantel perdenin arkasından dışarı bakan, bir gelen olsa da iki sohbetin belini kırsak diye bekleşen ihtiyar teyzeler vardır ya, işte onların sevimli gülümsemelerinde yatar yalın yalnızlık. Karmaşık değil, duru ve basit. Muhtemelen eşini ebediyete uğurlamış, ama “hayat devam ediyor” kayığından inememiş, çoluk çocuk da evden uçtuktan sonra bir bayramdan diğer bayrama beklemeyi adet edinmiş teyzeler ve amcaların yalnızlığı; yalın yalnızlık. Başka alternatif yok ve başka alternatifi düşünen de yok. “Kader bu” hoşgörüsünde ince, zarif, beyaz ve asil bir yalnızlık… Bu yalnızlık çeşidinin tınıları eski bir kanununa eşlik eden ney hüznü kadar saftır. Tıpkı Ömer Faruk Tekbilek’in tınılarında olduğu gibi… http://www.youtube.com/watch?v=zmvKQ0fmBdU&feature=related

 

Kimsesiz yalnızlık: Ah işte, bu yalnızlık tipine çok acıyorum. “Yalın yalnızlıkta” çaresizlik yoktur, ama “kimsesiz yalnızlık” en acınası yalnızlık tipidir. Kimsesizlik, görece bir kavram: Kimine göre akraba, ebeveyn, aile, kardeş, oğul-evlat eksikliği, kimine göre dost-ahbap-arkadaş eksikliği. En kötüsü de, en çok özlenenin yokluğudur muhakkak… Karası çok, hüznü ağır, ifadesi gözyaşlarıdır...

Hozan Beşir’in yorumuyla “Elfida”dır bu yalnızlığın tınıları… http://www.yakindaduyarsin.com/hozan-besir-elfida/muzik-dinle

 

 

Alışılamayan yalnızlığın kesif iç çekişidir, kimsesiz yalnızlık. Candan Erçetin de aynını söylemiyor mu: http://www.dailymotion.com/video/x9tueb_sensizlikcandan-ercetin_music

Kalabalıklar içinde yalnızlık: Kişinin en çok kendine acıdığı yalnızlık tipi bu olsa gerektir. Yalnızlıktan şikayetçi ve fakat yalnızlığa mecbur! Müthiş anlaşılma isteği ama aynı derecede anlaşılmayacağına dair içten bir kabulleniş… Ben onlara “yalnızlar rıhtımının kör sabahçıları” diyorum. Kalabalıklar içinde yalnızlığı hissedenlerin kalabalıklığı, insanı hayretlere düşürecek kadar muazzam çoğunluktadır. Yalnızlar rıhtımının balık istifi olmuş, kör ve hissiz yabancıları… İlla görmezler birbirlerini… Leman Sam’ın dediği gibi “İlla”…

http://canliklip.com/klip-izle-3819-Leman-Sam-Illa.html

 

Seçilmiş yalnızlık: Üstüne bilgelik ışığı düşmüş, pırıl pırıl parlayan elmastır, seçilmiş yalnızlık! Aslı “tercihli yalnızlıktır…” Kurgusu, hayatın tüm renklerini kendi başına boyamak üzerinedir. Kapıyı istediğin zaman açıp istediğin zaman kapatabilme özgürlüğünün efendisi olmaktır, seçilmiş yalnızlık! Kah inzivaya çekilmek olur adı, dışarıdan bakana; kah pejmürde bir delisindir sokaklarda keyfince taş sektiren, yahut dağ başında doğaya karışan…

Afilidir seçilmiş yalnızlık; eğilmez de, eğmez de… Özü, kendine yeterliliğin bayraklaşmış halidir… Biraz da insandan vazgeçiş yatar altında… Pavarotti & Dalla’nın birlikte seslendirdikleri Caruso’da, seçilmiş yalnızlığın tınılarını duymak mümkün gibi…

http://www.myvideo.de/watch/4645579/Luciano_Pavarotti_and_Lucio_Dalla_Caruso_Live_1992

 

Belki de yeryüzündeki insan sayısı kadar yalnızlık çeşidi vardır. Hepimizin yalnızlıkları kendimize özel…

 

Değil mi?

 

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..