Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '17

     
    Kategori
    Felsefe
     

    Yan Duvarlar

    Bir apartmana aynı bahçe kapısından aynı iç kapılardan girebilirsiniz. Bu apartmanda çok şeyi dünya görüşünüze aykırı da olsa komün bir yaşam perspektifi ile yaşayabilirsiniz. Kendi evinize attığınız adımdan sonra işler değişir, artık serbest piyasa yaşamının ilkelerini apartmanın komün yapısına aykırı olacak şekilde  iliklerinize kadar bireysel hissedersiniz.  İç ve dış kapı çelişiğini her daim, bir apartmanın sakinleri yaşar.

    Üstelik şehir bunalımları, apartman yalnızlıkları, yan duvarlar, yıldızlardan yoksun gözler ve de toprak kokusundan uzak solunum yolları. Görüş alanı karşı apartmanın namahremi ile sınırlı, bazen karşı balkona asılmış serbest piyasa etiketli elbiseler ve bu görüş sınırlılığını her bakışta hisseden gözler. Her defasında sonsuzluğa bakmak isterken, umutsuzca çareyi göz kapaklarındaki sonsuz karanlıkta  arayan gözler.  

    Apartman çocuğu hayallerinin çoğunu yitirdi veya hiç hayal kuramadı. Üzerimizdeki yıldızlı göğe bakmanın tadını hiç alamadı. Devasa binalarda 21. yüzyılın  leviathanları bu konuda çok karlı işler yaptı. Bu devasa binaların arasında kalan yollardaki refüjlerde dinlenenler çok şey anlattı. Ki eğer onları anlıyorsak. Bırakalım bu dönemi kutsayan ve göğe çıkaran 21.yüzyıl hayranı modernistleri Feyeraband’ın bilim kilisesinde iyice arınsınlar tabiki eğer vicdanlardan birşeyler kalırsa.

    Kuşku yok ki kuş ekosisteminin bile bizimle yaşama tahamülü kalmadı. Kuşlar artık habitat arayışına girdi.  Belki de şu an bize en iyi uyum sağlayan mikrop ekosistemi. Kanalizasyon boruları, marketlerdeki çöp torbaları ve belediyelerin çöp arabalarındaki artış günden güne mikrop ekosisteminin ne denli genişletmekte olduğunun göstergesi.

    İnsanın bir dünyaya sahip olduğu hayvanın ise bir çevreye sahip olduğu savı çoktan eskidi. Ama bu sav acımasızca geri dönüş yapacaktır. Doğa bu. Tüketim toplumunun bu denli kutsandığı ve zirve yaptığı bu dönem, ideoloji denen durum ile adeta resmi bir hal aldı. Düşünsenize az tüketen toplumu geri kalmışlık konumunda gösteren sosyolojik ve siyasi fikirlere ve metinlere  ne demeliyiz? Yemek borusunun işlerliği ile ülke gelişmişliği arasında doğru orantı kuran mevcut dünya düzeni. Yaşadığımız lağım kokan şehirlerde artık yapılması gereken doğaya ve onun sanatına geri dönmektir. Çünkü buralar artık aşırı insanileşti.

    Bu harabe niteliğindeki mimariden kurtulmak için tek umut utanca sabitlendi. “Kitabın, (sinemanın, müziğin, mimarinin) para kazanma yöntemi olmadığını, bir ifade biçimi olduğunu anlayamıyorlar. Bir şair, ruhu harekete geçirmek için yazar, putperestleri beslemek için değil.” Tarkovsky daha bu sözünü ne kadar haykıracak bilemiyorum.

    Yönetmenliği Gustavo Taretto’ya ait   “Yan Duvarlar(2011)” filmi bize içinde yaşadığımız bu dönemin son resmini çizmiş ve medeniyet kalemizin çöküşünü gözler önüne seriyor.

    Filmin giriş kısmı:

    Buenos Aires kontrolsüz ve çarpık bir şekilde büyüyor.

    Terk edilmiş bir ülkenin aşırı kalabalık şehri.

    Bu şehirde binlerce bina gökyüzüne doğru yükseliyor.

    Gelişigüzelce.

    Uzun bir binanın yanında, kısa bir bina.

    Orantılının yanında, orantısız.

    Fransız tarzının yanında ise tarz yoksunu bir bina.

    Bu çarpıklıklar muhtemelen mükemmel bir şekilde bizi temsil etmekte.

    Estetik ve ahlâki çarpıklıklarımızı.

    Hiçbir mantığı olmayan bu binalar, kötü planlamanın eseri.

    Tıpkı hayatlarımız gibi:

    Nasıl yaşamak istediğimize dair hiçbir fikrimiz yok.

    Buenos Aires, sanki bir mola yeriymiş gibi yaşıyoruz.

    Bir "kiracı kültürü" yaratmışız.

    Binalar daha küçük binalara yer açmak için giderek küçülüyorlar.

    Evler oda sayılarına göre ölçülüyor...

    ve balkonu, oyun odası,...

    ...hizmetçi odası ve kileri olan 5 odalılarla,...

    ..."ayakkabı kutusu" olarak bilinen tek odalılar arasında değişiyor.

    İnsan eli değen her şey gibi, binalar da bizi birbirimizden ayırıyor.

    Bir ön giriş, bir de arka giriş var. Ferah ve basık evler var.

    Seçkin insanlar A ya da bazen de B blokta oturuyorlar.

    Harfler ilerledikçe, apartman kötüleşiyor.

    Vaat edilen manzara ve ışık nadiren gerçekle örtüşüyor.

    Nehrine sırtını dönen bir şehirden zaten ne beklenebilir ki?

    Ayrılıkların, boşanmaların,...

    ...aile içi şiddetin, kablolu kanal sayısındaki patlamanın,...

    ...iletişim eksikliğinin, umursamazlığın,...

    ...uyuşukluğun, depresyonun, intiharların,...

    ...asabiyetin, panik atakların, obezitenin, gerginliğin,...

    ...güvensizliğin, melankolinin, stres ve hareketsiz yaşam tarzının...

    ...mimar ve mühendislerin suçu olduğundan adım gibi eminim.

    İntihar hariç bu hastalıkların hepsi bende var.

    İşte bu benim tek odalı evim. 120 metrekare...

    ...ve nefes almayan bir akciğer için bir tane küçücük penceresi var.

    Hüseyin Kartal

     
    Toplam blog
    : 1
    : 211
    Kayıt tarihi
    : 26.10.17
     
     

    Bilmiyorum ..