Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '07

 
Kategori
Dostluk
 

Yana yakıla...

Yana yakıla...
 

Şimdi gecedir. Ve en karanlık yerindedir aklım...

Etrafımda koyu karanlığın ortasından bir ses gelir, aniden. Bir ses ki; yeniden ışık, geceye aralanmış bir kapı, bir umut zerresi çok uzaktan. Bir ses ki; en yalın, en içten hali hayatın. Bir ses ki; pür-i pak dostluk kokan. Şu koca karanlık, hesap-kitap dünyasının, karanlığın, zehrin, yalanın, kayıp masumiyetin çok uzağında bir ses... Öyle arınmış hepsinden.

Ses farkında bile değil ne yaptığının. Nasıl bir ışık olduğunun... Nasıl bir yeniden güven olduğunun insanlığa, dostluğa, saflığa ve masumiyete... Sesin haberi bile yok tüm o karanlığın içinden dalıp çıkardıklarından. Öylece kendi tınısında devam ediyor akışına. Arkasında bir ezgi dolanıyor. Öyle bir ezgi ki aklımı koparıveriyor tüm içinde bulunduğum herşeyden. Toprak üzerine basan ayaklarım usul usul yukarılara çıkıyor. Deniz üzerinde uçan bir akıl oluyorum şimdi.

Uzaktan bir kadın sesi içimdeki tüm yaralar üzerine acıtan bir merhem sürüyor şarkısıyla. Çığlık çığlık patlıyor içimde herşey. "İyi olacaksın biliyorum" diyor ses, ezgiye takılıp kaldığımın farkında. Anlıyor. Anlıyor ve kızmıyor. O da kapıp koyuvermiş aklının dizginlerini o ezginin rüzgarına.

"Ah, küçücük gemi, sulara attın şimdi kendini, delisin
Ah, yakarlar seni, dönmezsin bir daha geri, delisin."

Deliyim. Deliyiz. Atmışız sulara kendimizi. Biliyoruz yakacaklar. Biliyoruz dönüşümüz yok. Adı üstünde deliyiz. Ve biliriz korkaklık yok ruhlarımızda. Atmışız düşünmeden kendimizi. Kendini sulara atamayan, o çok güvenli hayat sahipleri kıyıdalar. Korkuyla bakıyorlar bize. "Yakarlar seni" diyor biri. Yaksınlar, yaksınlar, yaksınlar... Yana yakıla insan olacağız. Deliyiz...

Akıyor o deli ezgi. İçim kıyım kıyım kıyılmış. Attğım kahkahalar acıyla karışık umutlu. Bir daha, bir daha söylesin o tatlı ses. Kıysın içimi kıydıkça kıysın. Kıyılsın ki içim ben kıymayayım kendime...

"Ah, deniz olayım, tuzumu rüzgarda savurayım, deliyim
Ah, ne yelken ne yel, köpüklerde kaybolayım, deliyim"

Şimdi gecenin karanlığından denizin maviliğine sığımış ruhum. Yelkenlerini açmış ve öyle bırakmış kendini rüzgara. Korkmadan bile isteye atmış kendini sulara. Yanacak belki. Yanacak ama ben yine kıyıya çıkacağım yüzerek.Ve ağlamayacağım yananın ardından. Yenisini yapıp yine açılacağım o mavi sulara. Bin kere yansam bin kere açılacağım. Her seferinde ilk günkü gibi cesurca, korkmadan... Daha çok yanmış, daha bir deniz olmuş olacağım...
Ve o ses. Bambaşka şeylerden söz eden o ses neler anlatıyor aslında. Birlikte o mavi sulara açılan iki yanmış ruhuz. Biliyorum. Biliyoruz. Belki de gövdemizdeki yanık izleri yakın kılan bizi. Belki... Şimdi ses, ezgi ve ben o karanlık gecenin içinde kayıp yelkenlilere yol gösteren ışığız. Biliyorum. Biliyor. Ve biliyoruz dönüşümüz yok.

"Kime sorsam dönüşüm yok
Her gemi biraz deniz
Her yanım mavi, her yanım yel
Her yanım tuz"

Fotoğraf: http://www.deviantart.com/print/1219351/
Şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=fFJjZkyxhgw
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..