Yanarım

Çevrenin canlı öğelerinin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle bozulmasına çevre kirliliği denir. Çevre kirliliği içimizi yakıp kavuruyor. Hızla artan insan nüfusu, ihtiyaçları arttırmakta, insan eliyle yaratılan kirliliğin tabiata ve çevreye verdiği zararın boyutu her geçen gün artmaktadır. Toprak kimyasal madde ve atıklarla kirlenmekte, atmosferde toz, duman ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebilecek miktarlara yükselmektedir.

İstenmeyen zararlı maddeler suya karışmakta öreneğin: Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular ve toprak erozyonu gibi su kirliliğini meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir. Ayrıca ambalaj artıkları, çöpler rüzgâr ve akarsularla sürüklenip deniz ve akarsularımız için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Nükleer enerji santralleri, nükleer silâh üreten fabrikalar, radyoaktif madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır. Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak ve bitkilere zarar verir.

YANARIM
Atıklarla, pisliklerle doldurduk dünyayı,
Kökünden söktük güzelim ormanları,
Döktük denizlere tüm toprakları,
Saldık doğaya zehirli gazları.

Yanarım insanların duyarsızlığına,
Acaba medeniyet senin neyine,
Akılsız başlardan çeker insanlık,
Nesillere kalacak yapılan barbarlık.
             
NAHİDE ÇELEBİ