Yanıtla Recep Bey

“Kürtler hükmünü vermiştir. Çözüm, AKP’ye rağmen gelişecektir. Kürtlerin bu anlamda sabrı da bitmiştir tahammülü de. Devletle olmuyorsa halkımız, kendi demokrasisini kuracak ve kendi kurduğu bu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür. Bu statüsüzlük durumu daha fazla devam edemez. Mısır gibi mi olur, Suriye gibi mi bilinmez. Ancak bir statü kazanılacak ve ne pahasına olursa olsun savunulacaktır.”

“…felaketimiz eşikte duruyor. Karamsar değilim. Öngörülerimizin ve sezgilerimizin yarattığı duyarlılığa sahibim sadece. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Güzel şeyler olacak' demişti. Onca zaman geçti, olmadı. Şimdi yine keskin bir dönemeçteyiz. Dilim varmıyor demeye ancak, ‘kötü şeyler olacak’ ifadesini bir his olarak dillendirmek durumundayım. Kürt meselesiyle ilgili olan herkes bilebilir ki, ağır ağır değil, hızlı hızlı sıfır noktasına doğru gidiyoruz."

“"Açık ve net cümleler ile ifade etmek istiyorum. Kürtler her türlü soykırıma karşı var olma ve direnme mücadelelerini tereddütsüz sürdüreceklerdir. Evrensel hukuk bu hakkı tanımaktadır."

Bu sözlerin sahibi Aysel Tuğluk. Hepsini o söylemiş. Hem de pervasızca söylemiş. Söylemiş çünkü bildiği bir şeyler var.

İktidarın PKK ile görüştüğünü biliyor örneğin. Seçimlere kadar operasyon yapmama sözü verip eylem yapmama sözü aldığını da biliyor. PKK-AKP Ateşkes Antlaşması(!)… Bir çeşit dayanışma… AKP; PKK’ye, “Seçimlere kadar eylem yapıp beni yıpratma, ben de operasyonları durdurayım. Hem ben, seçimleri kazanmış olurum hem de sen daha sonraki eylemler için rahat rahat hazırlıklarını yaparsın.” diyor. Bunu açıkça söylemiyor elbette. Yapılan “antlaşma”dan bu sonuç çıkıyor.

Bu kadarla da kalmıyor. Üzerinde uzlaşma sağlanan başka maddeler de var. Hem de hakem devlet temsilcilerinin huzurunda…

Kim bu hakem devlet?

Bir zamanlar Türkiye’ye, Sevr’i dayatanlardan biri… İstanbul’u ve Anadolu’yu işgal edenlerden… Yunan Ordusunu donatıp İzmir’e çıkaranlardan… Özellikle Kürt isyanlarının, kışkırtıcısı ve destekçisi…

Bu kadar mı hakem devletin özellikleri? Olurmu, dahası var. Araplara altın verip Osmanlı Ordusuna karşı kullanan bir devlet bu. Daha önemlisi de Ortadoğu’yu; etnik kaşımalara uygun bir biçimde tasarlayıp cetvelle çizerek ucube devletçiklere ayıran ve kaynaklarını sömüren emperyalist devletlerden biri… Ayrıca, PKK’ye, silahın yanında, diplomatik(!) yardımı esirgemeyen yardımsever(!) devletlerden biri…

Yani?

Yanisi manisi yok; bu devlet, demokrasinin beşiği sayılan İngiltere. Nasıl bir beşikse?

Recep Bey; tarihsel dostumuz(!) İngiltere’yi “hakem devlet” olarak belirlemiş. Ciğeri kediye teslim etmiş. Kuzuyu kurda emanet etmiş. Bir de çıkıp meydanlarda bar bar bağırıyor: “Bize ‘PKK ile görüşüyor.’ diyenler şerefsizdir.” Nasıl bir anlayıştır bu yahu? PKK ile görüşüp mutabakat metnini kabul edenler şerefli; “Görüşüyor.” diyenler şerefsiz(!). Alkışlamak(!) gerek…  

Oslo Mutabakat Metnini okuyunca aklı başında her yurtseverin içine bir kurt düşer. Daha bilmediğimiz neler var acaba? Kimlere nasıl sözler verilmiştir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin altını oyacak, ne tür anlaşmalar yapılmıştır kim bilir?

Oslo Mutabakat Metnini, başka bir yazı ile irdeleyeceğim ama dikkat çekici bulduğum bir tümceyi yazmalıyım:

“Taraflar, 15 Haziran 2011'e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.”

Genel seçim tarihinin üç gün sonrasına kadar yani… PKK-AKP işbirliğinin açık göstergesi değil mi bu? PKK; eylemlerini durduracak. Böylelikle ortalık süt liman olacak. AKP’nin oy kaybetmesi önlenmiş olacak. PKK de rahat bir soluk alıp gelecekteki eylemlerine huzur içerisinde hazırlanacak.

İktidar, böylesine teslimiyetçi tutum içerisine girerse Aysel Tuğluk gibiler de meydanlara çıkıp pervasızca, ağzına geleni söylerler. Gider, dağda teröristlerle sarmaş dolaş olurlar. Arkasından da “Sıkıysa kaldırın dokunulmazlığımızı.” diye meydan okurlar.

Haydi Recep Bey! Ver yanıtını da duyalım.      

Haydar Bibinoğlu