Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Zeynep Öztekin Yıldırım

http://blog.milliyet.com.tr/gecanne

10 Mart '11

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Yankı'nın doğumu

Yankı'nın doğumu
 

Yankı ve Zeynep Kuğulu Park'ta


Yankı'ya mektup : Oğlumuz Yankı 13 Kasım 2009, saat 19.24'de doğduğunda ne babası, Atatür ne de annesi ben Zeynep başımıza gelecek olanlardan habersizdik. Tabii ki yeğenim Can'ın doğumuna şahit olmuş, annemden arkadaşlarımdan pek çok anı, hikaye dinlemiştim. Ama gerçekten anne olmak bambaşka birşeymiş. Hiç de öyle mutluluktan sarhoş olmadım, yavruuuum diye ayılıp bayılmadım. Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki beni dünyanın en pis deresine atsalar hiç itirazsız orada yatardım. Yatağımın yanında maviler içinde yatan o küçücük şey nasıl, ne zaman büyüyecekti ? Nasıl okutacak, nasıl terbiye verecektik. Çok efendi olsa acaba ezilir miydi ? Şımarık olsa ilerde mutsuz mu olurdu ? Askere nasıl yollayacaktım, yok yok onu saklar bakaya yapar paralı askerlik yapsın isterdim herhalde ilerde. Aklımda binbir soru. Nasıl olacaktı bütün bunlar ? Aman Allahım hem de bu yorgunlukla, bebek her istediğinde emzirecek, sütüm besleyici olsun diye sebze, meyve, et, pilav, her şeyden dengeli yiyecek, bol su içecek, uyuyacak, dinlenecektim. Nasıl olacaktı ki bu ? Lohusalık hormonları tavan yağmış, bebeğim kolik bir de üstüne uykusuz çıkmıştı. Maksimum yirmi dakika uyuyor sonra haydiii kucakta ev turu, nerdeee o ana kucağında yatan mülayim bebekler, illa gerçek ana kucağında gezilecek. Evin her bir noktası incelenecek. Beşikte yatmak mı? Olmazzzz günah olur. Bizimle beraber gece onbirlere kadar oturulacak sonra meme emmek için bir de kalkılacak sonra sabah beşte sonra zaten gün başlıyor. Annem onuncu günde pes etti, "Kendine bir yardımcı tut" dedi. Sağolsun kardeşim Emrah imdadımıza yetişti ve haftada üç gün bize yardıma gelecek bir üniversite öğrencisiyle anlaştık. Ona çok şey borçluyuz. 

Evet o ilk zamanlar gerçekten çok zordu, her gün duş yapan ben, banyolarımı haftada bire indirmiş, gazete, kitap okumak lüks olmuştu, makyaj yapmak zaten söz konusu bile değildi, dışarı çıkarken giysi seçmek gibi birşey de söz konusu değildi, bir salaş bir de şık hazır iki kombinim vardı jet hızıyla onları giyiyordum. Tabii Yankı bebek arabasında yatak odamızda bana bakarken, her yerde, her zaman Yankı yanımda olmalı ve beni görmeliydi. Çoğu zaman onu da kabul etmiyor, kanguruyla göğsümde asılı evde öyle geziyorduk, anne o vaziyette yemek yiyor, su içiyor, evi topluyordu. 

İşte böyle Yankı şimdi on altı aylık artık gaz sancısı yok, uyumamak yok; gerçi hala gündüzleri uyumuyor ama hiç değilse geceleri uyuyor. Emzirme bitti (dokuz aylık olunca kendiliğinden bıraktı), böylece hababam yemek yeme derdi de kalmadı. Yankı artık konuşuyor, sevgisini bize sarılarak ve öperek gösteriyor. Oyuncak ördeğine gı gı, terliğe gli gli, suya ham ham, yemeğe mama, müziğe aden, diyor. Sokağa çıkmaya, dans etmeye, müzik dinlemeye bayılıyor, her çeşit yemeyi yiyor ama özellikle köfte, yoğurt, tarhana çorbası seviyor. Artık Yankı kendi kararları ve tercihleri olan bir birey. 

İyi ki doğmuşsun Yankişko, annen, baban seni çok seviyor. 

 
Toplam blog
: 12
: 556
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Yirmi yıllık mütercim-tercümanım, şimdilerde öğretmenliği deneyimliyorum. Boş zamanlarımda yazmay..