Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yanlış yoldasın Baykal!

Yanlış yoldasın Baykal!
 

Suları bulandırma Sayın Baykal.


Akıl almaz olaylarla karşı karşıyayız. CHP Kurultayına iki gün kala, sular bulandırılmaya çalışılıyor. Üstelik bulanıklık yaratmaya çalışan, CHP -eski- Genel Başkanı Deniz Baykal…

Oyun içinde oyun… Birileri bir oyun kurguladı. Kendine güveni olmayan Baykal –belki de yeni görüntülerin yayımlanmasından korkarak- istifa etti. İstifa ederken, olayın, komplo olduğunu söyledi. Ama önemli olan söylediği değil söylemediğidir. “Nesrin Baytok’la böyle bir ilişkim yoktur.” demedi. Diyemedi. Nesrin Baytok da diyemedi bunu.

Görüntülerin yayımlanmasından sonra, Baykal ve Baytok görüştüler. Bu görüşmeden sonra da hiçbiri, savlanan olayın yaşanmadığını söylemediler. Söyleyemediler.

Peki neden? İki olasılık var:

1- Savlanan ilişki yaşanmıştır; görüntülerin gerçekliği kesin değildir ama arkasından gerçek görüntüler gelebilir. Bu yüzden, taraflar kesin konuşamamıştır. Baykal, yeni görüntülerin de geleceğinden korkarak istifa etmek zorunda kalmıştır.

İstifa etmiştir ama örgütünün, geri çağıracağından da emindir. Kimsenin genel başkanlığa aday olamayacağını düşünmektedir. Oysa Kılıçdaroğlu; tüm olasılıkları göze alarak, halkın desteğini de arkasında gördüğü için büyük bir özgüvenle adaylığını açıklamıştır.

Baykal’ın hesaba katmadığı bir şeydi bu. Ortaya çıkan yeni durum, yeni girişimleri gerektiriyordu. Bu arada sonuçlanan Ulusal Kriminal Bürosunun incelemesi, iyi bir fırsat yaratmıştır. Rapor, Baykal’ın emriyle, kurultayın sonuçlanması beklenmeden yayımlanmıştır.

Şimdi havanın doğru koklanma zamanıdır. Baykal, Kılıçdaroğlu karşısında başarı sağlayabileceğini düşünürse aday olacaktır. Belki de Kılıçdaroğlu’nun, adaylığını geri alması için baskı yaptıracaktır. Başarılı olamayacağını anlarsa aday olmayacaktır.

2- Baykal; görüntülerin uydurma olduğunu bile bile, siyasal kazanç sağlamak için, “mağdur” rolü oynama fırsatını değerlendirmiştir. İlişkiyi reddetmeyerek, ilgiyi arttırma amacıyla istifa etmiştir. Nasıl olsa görüntülerin sahte olduğunu kanıtlayacaktır. Haksızlığa uğramışlığın sağladığı olanaklarla güçlenmeyi hedeflemiştir. Kimsenin genel başkanlığa aday olma cesaretini gösteremeyeceğini düşünmektedir. Umduğu gibi olmamıştır. Ama genel başkanlık koltuğunu kaptırma niyetinde de değildir.

Partinin zarar görmesi pahasına, yoluna devam edecektir.

***

Birinci olasılık en güçlü olanıdır bence. Bu çirkin ilişki yaşanmamış olsaydı iki taraf da kesin olarak yalanlardı. En azından, aile kurumuna, kendi kişiliğine, onuruna, gururuna değer veren bir insan; yaşamadığı bir çirkinlik yüzünden suçlanmaya katlanamazdı. Susarak, yuvarlak sözlerin gölgesine sığınarak, istifa ederek kuşkuların büyümesine göz yumamazdı. İki taraf da net konuşmayarak olayın doğruluğunu kabul etmiştir.

İkinci olasılık, siyaset açısından daha da çirkindir. Kuşkuların yaygınlaşmasına göz yumularak, kurultaya iki gün kalıncaya kadar durumu idare edip arkasından Ulusal Kriminal Bürosu’nun, görüntülerdeki kişilerin savlanan kişiler olmadığına ilişkin raporu açıklamak ya da açıklatmak; bir siyaset insanına ve parti liderine yakışmaz. “Rapor bu güne ancak yetişti” savunmasının hiçbir anlamı kalmamıştır.

Bu ilişkinin yaşanmadığını açıklamayacaksın; sorulan sorulara açık ve net yanıtlar vermeyeceksin; görüntülerin incelenip raporun hazırlanmasına kadar, insanları kuşku içerisinde bekleteceksin; kurultaya iki gün kala hazırlanan raporu yayımlatarak “mağdur” rolü oynayacaksın.

İzlenen yolun CHP’ye bir yararı var mı? Kesinlikle yok… Yararı olmadığı gibi; kavgaların çıkması, bölünme olasılığının doğması ve kazanılan ivmenin kaybedilmesi çekincelerini de kaçınılmaz kılar.

Baykal yanlış yoldadır. CHP’yi bencilliğinin kör kuyularına gömmeyi göze almıştır. Genel başkanlığa dönmeyi başaramasa bile, kayba uğrayacaktır CHP. Dönmeyi başarırsa daha büyük kayıplar yaşanacak, iktidar umudu yok olacaktır.

Son günlerde, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili söyledikleri de partisine zarar vermektedir. Kargaşaya neden olmaktadır. Haber vermeden aday olması nedeniyle kırgın olduğunu söylemesi, Kılıçdaroğlu’nu yıpratmaya yöneliktir. “Aday olmayacağım.” demesi, fırsat kollayan birinin, özenli davranması olarak görünüyor bana.

Ama tüm çabaları boşunadır. Cin şişeden çıkmıştır. Yeniden şişeye sokmaya, kimsenin gücü yetmeyecektir. Baykal, istese de aday olamayacaktır.

Son sözlerim Sayın Baykal’adır:

Siyaset bağımlılığının, partine ve ülkene zarar verdiğini görmüyor musun? Hizmetlerinin değerini sıfırlamadan, git artık. Git de sorunlarını ailenle çöz. Gitmeyeceksen. Hiç olmazsa suları bulandırma.

Bu ülke ve CHP, senden daha önemlidir.

Haydar Bibinoğlu

 
Toplam blog
: 71
: 774
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Emekli Öğretmenim. Anadolu Üniversitesi, AÖF, Eğitim Önlisans Programı mezunuyum. İlgi Alanım: Si..