Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '09

 
Kategori
Felsefe
 

Yansımanla birlikte bir sayı tut, bir başlangıç noktası

Yansımanla birlikte bir sayı tut, bir başlangıç noktası
 

Hızlı bir atakla, geçmişimden bir enstantane yakalarım ve onu, iki elimin arasında sımsıkı tutarım, bırakmak istemem ama yine de o, sıvı bir yaratık gibi elimden kayar gider. O kayış, tenimde hafif bir ıslaklık bırakır ve sadece o hisle yetinirim. Belleğime kayıt ettiğim o anları, bir kere daha yaşayabilme gücüm yok. Ancak belki, görmeyi umduğum bir yansıma ile küçük bir çıkış bulurum.

Aynanın önünde amuda kalkmış bekliyorum. Yeterince uzamış saçlarım aşağıya doğru açılmışlar ve bu yönleriyle olağan görünümlerinden oldukça farklılar. Yere doğru bir dönüş yaparak onları kendi hallerine döndürebilirim. Ama hayır, bu duruşumdan pekçe hoşnutum ve böyle kalacağım.

Yansımam; her zaman var olacaksın. Umarım, birbirinden kopartmış olduğum ve geçmişimde bıraktığım tüm mutlak gerçekliklerimi kendi zamanıma ve konumuma denk getireceksin ve ardından hepsini benim zamanıma ve konumuma eşitleyeceksin. Yukarısını aşağısı yapacaksın; bir yanımı diğer yanım, önümü arkam.

Arkanda kalan o saati görmek istiyorum, benimki ile aynı gibi. Hayır, aynı olduğunu onaylayamıyorum. Kendi saatime baktığımda benimki, senin saatine baktığımda seninki daha önce akıyor. İkisini aynı anda görebilsem, aynılılığını onaylayabilirim belki ama kafamı biraz oynattığımda diğeri mutlaka görüşümüm dışına çıkıyor.

Bir sayı tutacağım, bir başlangıç noktası. Hepsini ardı ardına akan anlarla eşleştireceğim. O halde, sen de bir sayı tut, bir başlangıç noktası. Hepsini ardı ardına akan anlarla eşleştir.

Kavramları ve zamanı nasıl bir bakış açısı ile sıraya sokacağımızı seçtiğimiz bu sayılarla belirleyeceğiz. Bunu benim için özenle yapacaksın.

Garip! Sayılara ve kavramlara odaklandıkça gözlerin kısılıyor. Kısıldıkça benim de görüşüm azalıyor. Göz bebeklerin yitiyor, benim de; ve seni seçemez oluyorum. Ardından bir çekişme, bir rekabet duygusu etkin oluyor ve kendini kanıtlama kaygısı açığa çıkıyor; gözlerin gözlerimi takip ediyor.

Sinirlendin! Bu halinle arsızsın ve güvensizsin!

Hangisi hangisini ürkütür? Kedi köpeği, fil fareyi, fare yılanı, yılan mangustu; sen beni; ben seni!

Buna karşın, yüzüne doğru derin bir bakış atıp daha da etkin olmaya çalışırım ama aynı anda beni tekrar etmekten de sakınmazsın. Senin ışıltın mı yoksa benim ışıltım mı daha önce hareket ediyor? Ha ha!

Bir bilgisayar oyunu gibisin: Bilgisayar oyununda, herhangi bir karar anında kaldığım yeri diske kayıt edebilirim. Sonra yapacaklarımı beğenmezsem kayıt ettiğim dosyayı tekrar yükleyebilirim. Başka bir seçenekle, oyuna kaldığım yerden devam edebilirim.

O halde, sorarım sana; anılarımı kayıt etsem ve o enstantaneyi tekrar yaşamak istesem, başarabilir miyim bunu? Biliyorum sen, “bu mümkün değildir” diyeceksin; o zaman ben de tersini deneyeceğim. Tüm oyunu, tek çekimlik bir film gibi provasız, montajsız bitirileceğim ve belleğine o filmin anılarını kayıt edeceğim ve sen de istediğin anda zamanı geri sarıp onları izleyeceksin, tuttuğum sayılarımla kendi sayılarını eşleştireceksin.

-
Görsel: Les Trois Sphinx de Bikini, Salvador Dali

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..