Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yapamadıklarım için üzgünüm

Yapamadıklarım için üzgünüm
 

Biliyorum elinizdeyken değil de kaybedilince anlaşılır değeri bir çok şeyin. Oğlum söylemişti, “Ulu ağaçların ne kadar ulu olduğu devrilince belli olurmuş.” Bir çok kişiyi üzdüm çoğu kez. Biraz sıra dışı biriyim. Ben ben olayım onlar onlar olsun istedim. Herkesi kendisi olmaktan alıkoyarım diye korktum. Hani bir kız çocuğu babasını sevdiği için, sevdiği oyunu değilde mahalle maçında top oynar, yan gözle babaya baka baka kendini perişan eder. Babasının gözüne girmek için, babası onu beğensin, bir kaç güzel söz söylesin diye istemediği şeyleri yapar. Ne acıdır…

Doğru bildiğimi, istediğimi söylemedim bazı zamanlar. Kararlarınızı düşüncelerinizi gerek bir sevgi, gerek aramızdaki bir bağ adına, konuşarak kelime kelime etkilemek istemedim. Belki kızmışsınızdır. Beni kayıtsızlık veya kaygısız olmakla suçladığınız zamanlarınızda olmuştur. Bazen bencilliklerde yapmışımdır yaşamak adına. Yaşamımı kimseye adamadım. Ama hepinizi sevdim katıksız…

Kendi yapamadıklarımı başkasından beklemedim. Yapamadıklarımın yükünü başkalarına yüklemedim, kılıflara sokarak, başkalarını suçlamadım. Hiçbir yanlış olmasın istedim hayatımda. Bu yüzden belki hatalar ettim. Gördüm ki iyilikler ve sevinçler, kahkahalar, mutlu geçen günler çok çabuk unutuluyor. Kötüleri sayabiliyor insanlar. Acılar kalıyor bellekte… Bütün bir ömür hep iyilik yap, bir kez hata yap bütün iyilikler unutuluyor, hata unutulnuyor. Bir bakıma iyi birşey bu. Kötüler kalınca bellekte özlem azalır, çok özleyince içi sızlamasın diye kötü taraflar hatırlanır… oyun gibi…
Kabul ediyorum biraz sıra dışı biriyim. Her şeyi iyi olsun diye yaptım. Ve iyi olan hiçbir şey ile ilgili hak iddia etmedim. İyi insanın kendinden doğar. Sizi kendi gözünüzde o kadar büyüttüm, en yükseklere koydum, öyle inandırdım ki bana o yükseklerden bakamaya başladınız. Bedenim gibi serdim önünüze ruhumu. Yalansız… Beni anlayın istedim. Yanımda olun ruhuma dokunun… Ulaşmak için yorulmayasınız diye öylece önünüze serdim her şeyi. Öyle kolayca öyle apaçık önünüzde bulduğunuzdan belki anlamadınız. Sıradan geldi, ucuz, hafif, kolay… Fark etmeden yaralar açtınız. Yalanlar, riyalar yüklediniz. Sızım sızım sızdı kanlar görmediniz. Ardında bişeyler aradınız sevginin. İlle de size benzememi istediniz. Yasaklar ve isyanlar arasına sıkıştı yaşam. Yargıladınız, tenkit ettiniz, değiş dediniz, hayatımı adamamı istediniz, benden hayatı istediniz.

İyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir evlat, iyi bir sevgili, iyi bir kardeş, iyi bir dost, iyi bir arkadaş, iyi bir yönetici olamadım belki üzgünüm… Ama şunu bilesiniz ki hepinizi ayrı ayrı sevdim ve belki bilmiyorsunuz ben hepiniz için kaç kez öldüm…Bir bakışınıza, bir sözünüze, bir gülüşünüze kaç kez kurban oldum…

İçimde çağlayanlar hiç susmadı. Bir değişik adamdım işte… Sizin de kaygılarınız vardı, belki en çok yarayı siz aldınız. Yapamadığım, olamadığım, veremediğim her şey için üzgünüm. Hepinizden özür diliyorum. Ve şimdi hepinize sesleniyorum. Beni duyduğunuzdan eminim. Haydi kalkın ayağa, biri bir güzel şarkı çalsın, hep beraber yaşanmışlıklara gülücüklerle, kahkahalarla kadeh kaldıralım. Hepinizi öpüyorum… Hoşçakalın…

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..