Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Yapan, yaptıran O

Yapan, yaptıran O
 

Yapan yaptıran O


Çoğu zaman halk arasında söylenene bir laftır. Bir şeyler iyi gittiğinde ve ya kötüleştiğinde insanlar birbirlerine kendilerinde daha büyük bir gücün, bir üst iradenin olduğunu hatırlatmak için söylerler bu lafı.

Her ne kadar bu sonsuz ve kusursuz düzende işleyen kainatın sahibi olan Yüce Yaradan’ı düşünerek bu lafı söylesek de yine de bir türlü kendimizi olan bitenin kaosundan çekip alamayız. Hadiselerden, insanlardan, hayatın akışından olumlu veya olumsuz etkilenir, bir o yana bir bu yana savrulur dururuz.

İnsanın ruhsal gelişimine dair bir yol haritası sunan Tasavvuf’ta “nefsin mertebeleri”nde, nefsi raziye diye bir makam vardır. Bu makam “tevhid makamı”dır. Birlik makamı demektir. Yani, kişinin kendini olduğu gibi kabul ettiği, olayları olduğu gibi kabul ettiği, hayatı olduğu gibi kabul ettiği bir makamdır. Hatta kabulün de ötesinde hayatı cemali ve celali, olumlu ve olumsuz her şeyiyle, her yönüyle RIZA ile karşıladığı bir haldir.

RIZA makamına gelmeden “yapan yaptıran O” sözü söylense bile lafta kalır, uçar gider. Ancak bu makama gelenler için hal ve durum farklıdır.

Bunu nasıl anlarsınız peki?

İçinizde sonsuz bir İMAN, her şeye sonsuz bir ŞEFKAT, İlahi Nizam ve kainata sarsılmaz bir TESLİMİYET, içten gelen sebepsiz büyük bir NEŞE ve büyük bir TEVAZU varsa bu makam sizde filizlenmektedir.

Kaç kişi böyle bir makama erişebilir ki hayatta, tüm bu hayatın bitmeyen kargaşaları ve gelgitleri içinde?

Çok az değil mi?

“Yapan yaptıran O” sözü benim gibi henüz olamamış bir insan için teslimiyeti çağrıştırıyor. Peki teslimiyet ne demek diye bakıp biraz zihinsel pratik yapalım öyleyse...

Teslim olan kişi odur ki, bu dünyaya bir kaderi plan ile kendi seçimiyle geldiğini bilir ve bu dünyada yaşadığı her şeyin kendi kaderi planını deneyimlemek üzere yaşandığını bilir. Bilir ki, her yaşadığı bu hayat okulunda ruhunun olgunlaşması sürecinde alması gereken derslerdir. Bazı dersler zordur, bazılar ise kolaydır, ancak her dersin bir amacı vardır.

Teslim olan kişi odur ki, hayattan ne istediğini değil, neye ihtiyacı varsa onu alacağını bilir. Ancak niyetin kısmetin çocuğu olduğunu da unutmayarak, kendi cüz’i iradesi ile haddini, aczini ve fakrını bilerek istemeye devam eder. Bilir ki, niyet, gayret ve kısmet olmadan kul bir sonuca varamaz.

Teslim olan kişi bilir ki, insana izin verilmeden insan hiçbir şey yapamaz.

Teslim olan kişi odur ki, iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, doğru ya da yanlış, adil ya da adil olmayan diye bir şey yoktur onun için. Her şey iyi, her şey güzel, her şey hayırdır onun için. Bilir ki yaşananlar, insanlar hepsi sadece vardır ve onları iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış diye yorumlayan sadece insan aklıdır. Zira, varlık veya var oluş sadece nötrdür.

Teslim olan kişi odur ki, hayatında geriye baktığında yaşanan her şerrin bile bir hayıra vesile olduğunu görür ve kalbiyle inanır. İman eder. Bu kalben bilme haliyle bundan sonra yaşayacağı her şeyin de olduğu gibi olacağını, her yaşananın onun ihtiyacı olduğunu, her şeyin hayırlı olduğunu bilir. Bu yüzden de, her şeye rıza gösterir, hayatla mücadele etmez.

Teslim olan kişi odur ki, artık hayatla, diğerleriyle ve kendisiyle mücadele etmediği için, ne geçmişin esiridir, ne de geleceği tasarlamaktan bugünü yaşamayı kaçırır. O an’da ve akış’tadır. Sadece ama sadece şimdi’yi yaşar ve an’nın sonsuz ve sebepsiz mutluluk havuzunda hayatı bir tanık zihniyeti ile seyreder.

Teslim olan kişi bilir ki, kendisine tanınan cüz’i irade gittiği yolda ona kulvar seçme şansı verir. Geçmişine baktığında hayatındaki önemli, hayatını değiştiren kavşak noktalarına baktığında ilahi bir gücün, kendi beşeri ve dünyevi iradesi dışında ona seçim yaptırdığını görür. Bu öyle bir seçimdir ki, o yaşanan şey kişinin bir karar almasını sağlamış ve kişi sonra kendi yaşamında yepyeni bir sayfa açmıştır. Bilir ki, işte bu kavşak noktaları sayesinde yeni yollara girmiştir ve o yeni yola girmesini sağlayan kendisi değil, ilahi düzendir. Bilir ki, o kavşak noktasında kendi kaderi planına göre yeni bir düzenleme yapılmıştır.

Teslim olan kişi odur ki, hayatın kavşak noktalarında idare ilahi düzende olduğu için bundan sonra da yaşayacağı her şey kaderi planını bu dünyada tecrübe etmesi için yaşanacaktır. Bilir ki, mücadele etmeden an’da ve akış’ta olarak hayatı deneyimlemekten başkası yoktur.

Teslim olan kişi odur ki, kendisine verilen cüz’i irade gereği kendini kaderin akışına rüzgar önündeki yaprak gibi bırakmaz. Niyetinin kısmetine işaret ettiğini bilerek her gün bir samuray gibi kusursuz bir görev bilinciyle elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır.

Teslim olan kişi odur ki, elindeli her şeyin kendisinini olmadığını, her şeyin emanet olduğunu bilerek, karşılık beklemeden verir. Mal, mülk, makam, paye, ödül, takdir, onay gibi tüm maddesel putlarını yıkmıştır.

Teslim olan kişi odur ki, hayatta her daim daha iyi seçeneklerin olduğunu bilerek kendisi kurban sendromuna sokmak ve bolluk bilinci ile hayatını yaşayarak Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmaz. Allah’ın da saf sevgi olduğunu bilerek O’nu gücendirmekten korkar.

Teslim olan kişi odur ki, bolluk bilincini kalbinde hissettiği için bilir ki kurdun, kuşun rıskını veren Allah, kendisinin de rıskını verecektir. Kendisi de gerektiği gibi gözetilecektir. O yüzden sadece doğru olanı güzel ahlak ile yapmaya çalışır.

Teslim olan kişi odur ki, uzay-zaman mekaniği ile dokunmuş bu fiziksel kainatta her şeyin zamana itiyacı vardır, aynı bir çocuğun anne rahminde büyümesi gibi. Bilir ki, kısmetine işaret ettiği niyeti kendisinin istediği zaman değil, evrenin onu hazır gördüğü zaman verilecektir.

Teslim olan kişi odur ki, yola çıkmadan yoldaki fırsat ve imkanları önceden göremeyeceğini bilir. Yüce Yaradan’ın ve kader-i planının neler getireceğini henüz göremez, bilemez. Bu bilinmezlik halinde yola çıkmaktan ne korkar, ne de imtina eder. Bilir ki, yola çıkmak başarmanın yarısıdır ve tüm bilinmezlik kaostan düzene geçerek yaşamı oluşturan big bang anı gibi sonsuz güzellikler ve fırsatlar barındırmaktadır.

Teslim olan kişi odur ki, hayatında neyin önemli olduğunu ve ne istediğini bilmenin dışında, uzun vadeli ve aşırı detay planlar yapmaz. Her türlü plana uyumlanabilecek denli esnek ve mutluluk halindedir. Hatta plandan bağımsız bir mutluluğu vardır artık.

Teslim olan kişi odur ki, hedef dediği şey hareketli bir hedeftir ve sen yaklaştıkça hedefte uzaklaşır. Mükemmel olanın sadece Allah olduğunu bilerek hiçbir şeyde mükemmellik aramaz ve olanı olduğu gibi kabul eder. Sadece elinden gelenin en güzelini ve en iyisini yapar ve akışta olur.

Teslim olan kişi odur ki, sadece cemali değil, hayatın celali yönünü de aynı güzellikle kavrar ve kucaklar. Cemal ve celal yoktur onun için.

Teslim olan kişi odur ki, hayatta her zaman bir sinüs eğrisi gbi iniş ve çıkışlar olacaktır. Çünkü hayat zıtlıkların dansı üstüne kuruludur ve bir yön olmasa veren çöker. O yüzden zıtlıkları bir fırsat olarak görür. Hepsi bir öğrenme fırsatıdır.

Teslim olan kişi odur ki, zıtlıkların dansına sahne olan alemde bir denge halinin sonsuza dek sürmeyeceğini bilir. Bilir ki, evren dinamik denge üstüne kuruludur ve entropi yasası gereği her denge bozulacak ve bozulan denge tekrar tesis edilecektir. Bu yüzden, dengeleri korumak için mücadele etmez, kendi gibi hayatı rıza, iman, şefkat, neşe, tevazu ve hayret ile yaşayarak hayat ve hayat akışı ile uyumlanır.

Teslim olan kişi odur ki, zorlayarak bir şey olmayacağını bilir. Her şeyin bir zamanı vardır. Bilir ki hayatın inişinde çıkamaz, çıkışında da inemez. Hayatın akışına uyumlanarak yapmadan yapma, bilmeden bilme, olmadan olma sanatını öğrenir. Kadim Çin Taoizm’inde buna “wu wei” derler.

Teslim olan kişi odur ki, hayatın gelgitleri kendisini ne denli savurursa savursun, duygusal ve zihinsel olarak içsel sarkacı asgari düzyde salınıyorsa her daim cenneti dünyada tesis etmiştir. Duyularıyla temas kurduğu fiziksel dünyanın maddesel unsurlarıyla artık duygusal özdeşleşme yaşamaz. Bilinç haritasını İlahi Aşk dışında her şeyden temizlemiş her şeyi İlahi Aşk’ta birlemiştir.

Teslim olan kişiyi teslim olmayan benim gibi acizane hakikat aşıkları uzun uzun anlatsa da anlatamazlar. Zaten olan kişi konuşmaz.

Her şeye, her varlığa ve her yaşanana var olduğu gibi razı olabilmek ümidiyle...

 

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..