Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '11

 
Kategori
Futurizm
 

Yapay Hastalıklar Tezgahı (10)

Yapay Hastalıklar Tezgahı (10)
 

Net'ten...


Kendinizi bir yana bırakarak, büyüklerinize bakın lütfen; ya yüksek tansiyon hastasıdır, ya kan şekeri veya kolesterol düzeyi yüksektir, ya ülserli bir mideye sahiptir veya Alzaymır hastalığına tutulmuştur! Ve yakınlarımız her gün ya bir adet tansiyon düşürücü ilaç almak zorundadır, ya şekeri dengeleyen bir hap veya şeker ölçüm çubuğu... Herkesin evinde hem istemediği kadar ilaç vardır, hem obeziteden mağdur birileri veya kalbi/böbreği/safra kesesi sorunlu bir yakını...

TÜİK’in 2008 yılı araştırmasına göre nüfusun yüzde 47,6'sı şişman veya obez; hipertansiyon ise en çok rastlanan beş hastalıktan biri. Sağlığa ayrılan para bütçemizin %.5,6’sını alıp götürüyor (17,2 milyar TL/Yıl 2011). Bu ödeneklerin %40ı ise ilaçlara harcanıyor! Hastalıkların kısa sürede bu kadar artması sizce normal mi? Bence değil... Söyle ki:

Geçici can sıkıntıları depresyon olarak abartılıyor, çocukların normal yaramazlıklarına dikkat eksikliği adı konuyor, kadınlara menopoz korkuları pompalanıyor... Daha fazla ilaç satmak uğruna, istatistik hileleri yoluyla hasta sayıları abartılıyor ve örneğin alınan ilaçların yardımıyla %3’lük bir riskin sadece %2’ye (yani %1 oranında düşeceği) gerçeği saklanarak, risk %33 oranında düşer, türünden yanıltıcı kelime oyunları ile tezgâhlar kuruluyor! Moda gibi yaşam tarzı olan ilaçlar ve ilaç şirketleri ile doktorlar arasında kurulmuş tezgâhlar da cabası...

Daha dün okumuştum: Londra Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinden bazılarının itirafları şöyleydi: “İlaç şirketinin temsilcileri bize yanaşıyor ve doktor olarak göreve başladığımızda kendi firmalarının ilaçlarını yazmamız için bize öğlen yemeği, eğitim masraflarına katkı ve tatil gibi tekliflerde bulunuyorlar.” Aynı ahlâkdışı tekliflerin hastane doktorlarımıza ve aile hekimlerimize de yapıldığını -başını kuma gömen gömmeyen- herkes biliyordur artık (Dürüst ve ilkeli doktorlarımızı tenzih ederim.).

Kapitalizmin beşiği ve “para tanrısı”nın egemen olduğu ABD’de durum daha da vahim: yetişkin nüfusun %61’i kronik bir hastalıktan ötürü mecburi ilaç kullanımına tutsak edilmiş durumda... Doktorlar obezite yüzünden ortaya çıkması olağan hastalıkların kalıcı olmasını istiyormuşçasına, en basitinden kilo verme tavsiyesi yerine, herkese bolca ilaç yazıyorlar! Pek çok deneyimli doktor kısa vadede iyileştirici etkisi olan ilaçların, uzun erimde ne tür riskler yaratacağı üzerinde hiçbir kaygı taşımıyor ve hiçbir araştırma talebinde bulunmuyor! Kaldı ki zaten bu konularda hem çok az araştırma yapılıyor, hem de yapılanların halka ulaşması bazı “görünmez eller” tarafından engelleniyor!

Bütün bunlar buzdağının denizin üstündeki kısmı... Peki, görünmeyen o büyük alt kütlede gizlenen sırlar nelerdir acaba? diye bir soru sordum Gogıl Amca’ma, yüzlerce kitap dolusu bilgi ikrâm etti bana! Türkçeye çevirmem çok zaman aldığı için, bazılarını kısaca maddeler hâlinde sizlerle paylaşacağım:

1-) Yapay tatlandırıcılar, gargaralar, deodorantlar, saç boyaları, jöleler ve kolesterol ilaçları yüzünden kansere yakalananlar var,

2-) Tarımsal Biyoteknoloji Uygulamaları İçin Uluslararası Hizmetler Enstitüsü (ISAAA) 2010 raporuna göre, genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların (GDO/transgenik) üretildiği alanlar 2010’da bir önceki yıla göre yüzde 10 oranında artarak 148 milyon hektara yükselmiş! Peki, genetiği üretim fazlalığı için değiştirilenlerin arasına, birer gen tabancası gibi çalışan ve bünyelerinde genovirüs taşıyan gıdalar da konursa/konmuşsa, hepimiz genlerinin değiştirilebileceğinin Sağlık Bakanlığı, MIT ve Milli Güvenlik Kurulu’muz acaba farkındalar mı?

3-) Beyin tümörlerine yol açtıkları kanıtlanmış mobil telefonların en yüksek radyasyon yayanları dahi piyasada legal veya illegal olarak satılıyorlar, baz istasyonları penceremizin karşısından bize sürekli elektromanyetik zehir yolluyorlar (Bkn: Cepte Tehlike kitabı),

4-) Son yıllarda ortaya atılan küresel salgın tehlikesi olan “ölümcül” hastalıkların hemen hemen hepsi ya uydurulmuş haberlerle tüm dünyaya korku salıp ilaç satma stratejisinin bir taktiği ya da her yıl görülen olağan mevsimsel hastalıkların milyonlarca kat abartılmasıyla gereksiz yere aşı/ilaç/antibiyotik satma tezgâhı, (Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun Bu grip biraz garip!” başlıklı yazısının satır aralarını dikkatlice okuyun lütfen!)

5-) Diyabet ilaçları ile kalp krizleri arasında doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisi bulunduğu kanıtlanmış olmasına rağmen, bilimsel bulgular maddî çıkarların gölgesinde bırakılıyor,

6-) Türkiye’de her yıl 3 bin çocuk neden kansere yakalanıyor?

7-) Ucuzuyla pahalısıyla Çin malları büyük sağlık tehlikeleri arz ediyor; ama hükümetler bu sağlığa zararlı malların ithal edilmelerine hâlâ izin veriyorlar,

8-) Alzaymır'a neden olan, toprağı ve ağaçları kurutan alüminyum, nano-parçacıklar, genetik mühendislik ürünü patojenler, aşısı üretilmiş virüsler, vs... Üstünüzden geçen uçağa dikkat edin, 1990 yılından beri havadan ilaçlanıyoruz!!! Nedeni, nasılı ve ürkütücü gerçekleri işte burada yazılı...

9-) Hastalıklarla savaşma ve yardım adı altında Afrikalılar birer kobay olarak kullanılıyor ve yeni hastalıklar üretiliyor ileride muhtemel bir biyolojik savaşa hazırlık olsun diye, (AIDS hastalığına yol açan HIV virüsünün yapay olduğuna ve savunma mekanizmamızın onu bu nedenle tanımadığına ben inanıyorum, ya siz?)

10-) Önce “Ozon tabakası deliniyor!” diye yaygara kopardılar, ardından bu delik iklim değişikliklerine neden olacak dediler, sonra iklimleri değiştirdiler... Bulutları ve küresel hava akımlarını istedikleri yöne yönlendirme teknolojisinin kaçımız farkındayız? İstenilen ülkede kuraklık, istenilen ülkede aşırı kış şartları, istenilen ülkede kıtlık ve istenilen ülkelerde hastalıklar yaratmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Sözde küresel ısınma tezgâhının nasılı işte burada... Türkiye’yi ısıtma tezgâhı ise şurada... :-)

Günün soru-yorumu: İstenildiği zaman yaratılacak uzun süreli kasırgalarla Moğolistan’ın Gobi Çölü’ndeki tüm kumların Çin üzerine püskürtülebileceğini ve Çin ekonomisinin çökertilebileceğini biliyor muydunuz? Nasılı önce burada, sonra şurada...

.

Günün sözü: Bu yüzyılda kendi teknolojilerini üretemeyip kendi teknolojilerini tüketemeyen ülkeler, kendi teknolojilerini üreten ülkelerce tüketileceklerdir!

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..