Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yapay sevgi

Yapay sevgi
 

Hepimizin bilinmezleri vardır.

Bildiğimizi sandığımız ama hakkında hiçbir yorum yapamayacak kadar bir şey bilemediğimiz gizlerimiz.

“Ben dünya hakkında, üzerinde yaşayan canlılar hakkında, kendi hakkımda da herşeyi biliyorum” demek ne kadar akıl karı bilinmez.

İşte bunu bile bilmiyoruz.

“SENİ SEVİYORUM” deriz eşe, dosta, evlada, sevgiliye, anneye, babaya, kopeğimize, bir eşeğe ,bir dağ yamacına…

Severiz ama neden severiz bilmeyiz.

Eşlerimiz mesela; sanırız ki, eşimizi çocuklarımızın anası/babası diye severiz

Bu mu sevginin asıl sebebi?

Peki ya çocuktan öncesi?

Bir kılıf buluruz tabii o bilmiş edamızla...

O zamanda aşıktım deriz olur biter…

Peki neden?

Bilinçli bir cevap verebilir miyiz sizce?

Ne olabilir mesela:

“Çok güzel bir kızdın herkes sana hayrandı”

(içimizden tabii şımartmak da olmaz) ya da “Bütün kız arkadaşlarım senin peşindeydi” gibi mi?

Bunlar değildir onu sevdiren bize.

Öyle sanıyorsak bu sevgi değildir ezelden ebede…

Bir çıkar uğruna seviyorum diyenlere değil lafım.

Sevgiyi başka bir duyguyla karıştırmadan yaşayanlara…

Biçim, zevk, rahat, paha sevgiye düşman bir güruhtur.

Oysa derinlerde yatan henüz üst belleğimizin bile bilmeden işlediği bilgilerdir onlar.

Olması engellenemeyen doğa olayları olup süzülürler beyin penceremizden.

Bir de bu bilinmezlere yataklık yapıp, onları besleyen kalbimizin rolü yadsınamaz elbette.

Tadında kalsın ikili ilişkiler hakkındaki bilinmezler.

.............

Asıl bilinmezler kelimelerde gizlidir.

Kimsenin yorum yapamayacağı yapsa dahi boşa çıkacağı bir husustur esasında.

Örneğin: “SEVMEK!!!”

Neden “sevmek”?

Bütün diller için konuşuyorum;

neden bu sıcaklığın içine işleyebileceği bir başka kelime daha yok?

Benzer olabilir, anlamca yakın olabilir ama neden eş anlamlı denebilecek ve

bu çok özel hissiyatımızı ifade edecek türden daha uygunu yok?

Neden sevmeye eş değerde bir kelime daha türetmemiş insanlık?

Neden bir çeşidi kâfi gelmiş de, ömür billâh onu aramış durmuş; bulunca ya da bulur gibi olunca fütursuzca harcamış?

Aslında insanoğlu bulduğu bu kelimeyi belki de hiç gerçekten yaşamamış.

Hayalini yaşadığını sanmış, buna kendini inandırmış ve bir güzel kullanmış, sanki ona can vermek ister gibi…

Yürüyorum deyip uyuklamak bu!

Başka ne olabilir ki ?

İnsanın yaşamadığı, belki de hayatı boyunca hiç tadamayacağı bu özel yaşantıya (olduğunu varsayarsak) sevmek denmiş; ama ne kadın ne erkek gerçekten onu hissedememiş.

Not: Bu durumda: “Yapay sevgi” ise benim uydurmam varsa eğer sevgiyi seçemeyenlere…

Teşekkürler…(Eski bir yazım: 28.06.05/02.38)

 
Toplam blog
: 55
: 2440
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İçimde devamlı yanıp tutuşan bir yazma aşığı taşıyorum. O yazar olduğunu bilmiyor henüz. Hangi di..