Yapı Kredi, Fortis mi olacak SEK mi?

Ali Saydam bugün (11.10.2006) Akşam Gazetesi'nde yer alan köşesinde, amatörler konuşmayı sürdürsün Yapı Kredi logosu işi bitmiştir mesajı veriyor. Hatta bunu açıkça söylüyor. Amatörler adına bir yanıt yazmanın iktiza ettiği görüşündeyim.

Bize ortaokul ve lisede giydirilen gri-lacivert kombinasyonunu oluşturan yeni logo, bana öncelikle bankadan çok okul yıllarımı hatırlattı. Sonrasında sıcak bulmadığımı ancak bu şekliyle hatırlayacağımı düşündüm. Ama marka işinin bittiğini yine de düşünmüyorum.

Arçelik, daha yumuşak ve sevimli olan yeni logosuna geçtiğinde, muhteşem bir tanıtım kampanyasıyla bunu aklımıza kazımıştı. Yine de benim aklımda kalan, tam sayfa ilanların çıktığı gün bir Arçelik servis otobüsünün önümden tıngır mıngır geçmesiydi. Koç Grubu’nun diğer güleryüzlü logosu Paro, bugünlerde reklamlarda kendini hatırlatıyor. İlk tanıtılmasının üzerinden geçen yaklaşık 3 yıllık sürede hiç kimsenin aklında yer tutmuyordu herhalde.

Marka konusunda daha yakın iki örnek ise, bankacılık sektöründe Fortis’in logosunu değiştirmesi ve gıda sektöründe SEK Süt’ün logosundaki değişiklik. İkincisi iki kere değişti. Fortis, maviden kırmızıya geçerken Dışbank’ın adını da değiştirerek daha büyük bir değişim yarattı. Bunu o kadar iyi bir konsepte oturttu ve bireysel müşterinin dikkatini o kadar iyi çekti ki, bugün Fortis markası herkesin kafasına kazınmış durumda. Bir günde bütün tabelaların değiştirilmesi kampanyanın bütünü içinde sadece bir ayrıntı.

SEK özelinde yaşanan tamamen farklı bir hikaye. Benim de asli tercihim olan bu markanın logosunun başında birdenbire Koç Grubu’nun logosunu gördüğümde şaşırdım. Yadırgadım çünkü ben zaten bu markaya bağlıydım ve böyle bir değişikliğin anlamı benim için hiçbir olumlu artı taşımıyordu; hem markaya hem ürüne güven konusunda bu durum geçerliydi. Birçok kişi için aynı tablo söz konusu olmalı ki, Koç logosu ürünün arkasında durduğunu gösteren ama SEK markasını öne çıkaran güzel yerine yerleşti.

Yapı Kredi’nin son yıllarda başına gelenlere bağlı olarak marka olarak yıpranması düşünüldüğünde, yeni logonun eski mavi beyaz dönemin gerisinde kalacağını düşünmek hayalcilik olur. Milli Piyango kuşuna benzer ve bankaların bir dönem mevduat çekmek için yaptıkları çekilişleri bana hatırlatan kuş da bu tabloyu değiştiremiyor. Ama Yapı Kredi’nin satın alınmasındaki amaç şube bankacılığını geliştirmekse, sağlamlığı simgeleyen metalik grinin katkısının ne olacağını marka yönetimi açısından uzun süre değerlendirmek gerekecek gibi görünüyor. Tabii, kurumsal değil bireysel tarafta.

İnternet çağında insanların sağlam olan metalden yumuşak olan yazılıma (software) geçerken bankalarını seçerken neden etkileneceği önemli bir tartışma konusu. Ama beni asıl ilgilendiren Worldcard’ın Vadaa’sı ile yeni logonun nerede buluşacağı. Adaleli Vadaa’lar görmeye hazır olmalı mıyız?

Bence macera bitmedi, yeni başlıyor.