Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '10

 
Kategori
Eğitim
 

Yapılandırmacı bir eğitimin neyi yapılandırmaktadır?

Eğitimin tanımı olarak herhangi bir eğitim kitabında ya da internette bulabileceğimiz tanım şu şekildedir "Bireyin davranıslarında kendi yasantısı yoluyla ve kasıtlı olarak, istendik davranıs degisikligi meydana getirme sürecidir. Kendi yasantısı yoluyla ifadesiyle yaparak yasayarak ögrenme kastedilmektedir. " Bu tanım Prof Dr Selahattin Ertürk'ün önerdiği ve kabul gören tanımıdır.

Eğitim; her yeni yetişen bireyin toplumun değerlerini, adet, örf ve anaçlarını aktarılması için planlanan ve uygulanan kültürel mirasın aktarılmasının bir numaralı aracı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca yıllar içerisinde brikmiş bilgilerin de seçilerek uygun olanların öğretilmesidir.

İstenmeyen değerler ise resmi eğitimde çocuğa aktarılmaz.

Bu sayede yeni yetişen çocuk, toplumun bir parçası olabilmekte ve kendini ait hissedebileceği ortak bir geçmişi ve muhtemel geleceği olan bir gruba dahil olmanın hazzını hisseder.

Çünkü insan toplumsal bir canlı olarak var olabilir.

Kendi başına bırakılmış, dışarıdan hiç bir şekilde eğitim almayan çocukların doğuştan getirdikleri bir insan olma doğası yoktur. İnsan olabilmek için mutlaka başka kişilerin kendi anlayışlarına göre (mutlak doğru eğitimden söz etmek imkansızdır) eğitilmesi gerekir.

Mutlak doğru bir eğitimin olmaması da zaten kabul edilen eğitim tanımında vardır. "Kasıtllı ve istendik" sözlerinden anlaşılması gereken zamanın gereği olarak arzulanan seviyenin ve durumun farklılaşmasıdır.

Bu da herkes tarafından kabul görmüş bir eğitim anlayışının olmasını imkansız bir hale getirmektedir.

Eğitim, kendisi ve kendisinden yetişkinlerin beklediği kültürel mirasın aktarılmasını sağladığı için tutucudur. Dil ve teknolojik araçların gelişmesiyle daha kolay bir aktarım gerçekleşeceği varsayılmasına rağmen çocuğa alması istenilen kültürü değiştirme imkanı verilmektedir. Dünyanın sürekli bir değişim olduğunu düşünenler için kültürün değişmesi ve değişmek zorunda olması gayet normal hatta beklenen bir durumdur.

Ancak her fırsatta adetlerin kaybolduğu, çocukların örfleri ve gelenekleri bilmedikleri şikayetinde bulunan yetişkinler aynı zamanda eğitimin köklü bir reformla değişmesi gerektiğine inanmaktalar ya da öyle oldukları izlenimleri vermektedirler.

Milli Eğitimin kendisine yapılandırmacı eğitimi düstür olarak kabul etmesi bunun bir gösergesidir.

Problem çözme yöntemlerini değiştirmiş, öğretmen otoritesine dayanan geleneksel sınıf ortamını terketmiş, her şeyin merkezine bireyi almış, kişinin dünyayı dönüştürme ve gelişmesi beklenen, bireysel özerkliğin ön plana çıktığı bir eğitim tercihinde sonuç olarak bireysel bilinç düzeyi farklı bir öğrenci ortaya çıkaracaktır.

Bu öğrenci, eğtimin tanımında yer alan geleneksel bir tanımdan uzaklaşıp kabul etme düzeyini kendisi belirleyen ve bireysel özerkliğini çiğneyip çiğnemediğine göre demokrasiyi ve yaşamı algılayan bireyler olarak ortaya çıkacaktır.

Bu, toplumun yapısının ve beklentilerinin, öğretmenlerin, ailenin ve herkesin eğitimden beklediği bir sonuç değildir. Bireysel özerkliğin durmaksızın beslendiği ve teşvik edildiği bir ortamda yapılmaya çalışılan- en azından öyle olduğu söyleniyor- her türlü eğitim aktivitesinin içinin boş olduğunu ve tam olarak anlaşılmadığı, ne getirip ne götüreceğinin ayrıntılı düşünülmedeği kanaatindeyim.

 
Toplam blog
: 27
: 1255
Kayıt tarihi
: 09.02.10
 
 

1978'de Susurluk'ta doğdum. İlk ve orta okulu burada tamamladıktan sonra Savaştepe Anadolu Öğretmen ..