Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yapılanlarla ya İnsansındır ya da Hayvan

Yapılanlarla ya İnsansındır ya da Hayvan
 

İnsan, yaşantısı boyunca huzurlu olmak, huzur içerisinde yaşamak, mutlu olmak ve mutlu etmek gayesiyle didinip durur. İyi veya kötü yaptıklarından dolayı kişiliğiyle ilgili sürekli kafasında tilkiler dolaşır durur.

Doktorlar, herbalistler, kocakarı ilaçları, bilgi, birikim ve tecrübelerinden kaynaklanan kendince bir takım yollarla sürekli genç kalmak, güzel görünmek, sağlıklı olmanın yollarını aramakla geçer bütün ömürleri. Bütün bunları yaparken düşündüğü tek şey kaliteli, standartları yüksek bir yaşam tarzına ulaşmaktır tüm düşünceleri. Ancak, bazen her şey umdukları gibi gitmeyebiliyor.

İyi bir yaşam düşüncesiyle, bütün yaptıklarından sonra işler umduğu gibi gitmeyip, hiç ummadığı durumlara düşebiliyor. O zaman da sağlık gidiyor, güzellik gidiyor, gençlik gidiyor, eskiyi arar hale geliniyor.

Günümüzde, çevremizde, bahsettiğimiz durumlara düşen sayılamayacak derecede çok insan mevcut.

Çoğu insan umduğunu bulamadığından, strese girmekte, depresyona düşmekte, yalnızlaşmakta ve toplumdan uzaklaşmaktadır.

Eğer toplum içinde yaşıyorsanız, işiniz gerçekten zor demektir. Çünkü toplumsal bir takım kural ve kaideler, uymanız gereken sosyal, hukuksal ve inanç boyutunda dini kurallar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, hayat ister istemez çekilmez bir hal alabilmektedir.

Laçkalaşmış insanî ilişkilerde zorlanma, insanda sinir bozucu, rahatsız edici, tahrik edici, can sıkıcı olayların yaşanmasından dolayı insanın hayatı zehir olabilmektedir.

Öfkelenmeler, ani çıkışlar, hoşgörüsüz ve tahammülsüz olmalar, kabullenememeler neticesinde insanın ruhu daralmakta, ruhi çöküntüler ve bunalımlar yaşanmaktadır.

İnsanın yaşantısı boyunca tutarlı davranması, realist olması, yaptıklarından haz duyması, toplumsal değerlere ters düşmemesiyle orantılı olarak, kişinin yaşam kalitesi de yükselmektedir.

İnsanın kendisini sevmesi, başkasını da sevmesine vesile olabiliyor. Ruhsal bozukluklar neticesinde, insanlarla olan iletişimde de sorunlar ortaya çıkmaktadır.

İnsanlardan kendini soyutlayarak, toplumsal dinamiklerden uzaklaşanlar, uzaklaşmaya yeltenenler, zaman içerisinde düşünce, duygu ve davranış bozuklukların yaşandığına şahitlik edebilirseniz.

İnsanlara nerede, nasıl davranacağını bilmeyen bu insanlarda, belli bir kritere sahip olamadıkları için; insanlardan uzaklaşabilmekte, kendilerine olan güvenleri sarsılabilmekte, dolayısıyla insanlara da güvenememektedirler.

İnsanın başkalarına güvenebilmesi için, öncelikle kendisi başkalarına güven vermiş olmalıdır. İlişkilerini sağlam temeller üzerine oturtamayanlar, ne yaparlarsa yapsınlar, istedikleri kadar isim, soy, sop, mevki, makam ve koltuk sahibi olsunlar, yaşantılarını hep isyanla, hüsranla, endişeyle, kaygı, kuruntu ve kuşkuyla devam ettirirler. Bu da kendilerini huzur, sağlık ve mutluluktan uzaklaştırır. Dünya nimetlerinden uzak,  toplumsal değerlerden bihaber, ruh misali dolaşırlar.

Çevremize baktığınızda; toplumdan soyutlanmış olup, beşeri ilişkilerinde bahsettiğimiz kriterlere uyan çok zevatlar mevcuttur. Çevrelerinde olan bitenden bihaber olanlar, kafalarını devekuşu gibi kumlara (kendi oluşturdukları dünyalarına-Sanal, gerçek fark etmez-dalmışlar) gömmüşler, insan olup olmadıklarından bile şüpheyle bakılır hale gelmişlerdir. Çünkü insanın uyması gereken toplumsal kurallar ve insanî değerler vardır.

Bunlar, ya insan görmemişlerdir, ya insanlar içinde insansız yaşamışlardır ya da insanlıktan nasibini almamışlardır.

Bu tür insanlar; yaşadıklarıyla, ya kendilerini adam ya da hayvan ederler.

Bu tür insanlar; ya insan huzur verirler, huzurlu olurlar ya da hapishane duvarı suratlı olup soğukturlar ve insanı huzursuz ederler.

 

Kerim BAYDAK
 kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..