Yapılanmada yenilik mi?

Malumunuz son günlerde türbanla yatıp, türbanla kalkıyoruz(!)

Ülkemizde F tipi örgütlenmenin lideri olarak çok büyük(!) üne kavuşmuş, bir zatı muhterem, ta Amerikalardan yeni yayınladığı kitabı ile ülke yönetimini ve insanlarını yönlendirmeye devam ediyor.

Ne diyor? Vusallat Muştusu atlı kitabında:

Bir müslüman, başörtüsünü Kelime-i Şahadet'-le bir saymamalıdır. Başörtüsü; dinin açık bir emri olmala birlikte, muamelat kısmına ait bir farz olduğunu bilerterek, son günlerde yoğunlaşan türban tartışmalarının çeşitli provoksiyonlara neden olabileceğini belirterek; çarşaf yakma gibi protestoların, aslında toplumun değişik kesimlerini karşı karşıya getirmek için düzenlenen provoksiyonlar olduğunu; kattiyen kendi insanımıza Sütçü İmamlığa kalkışmayın demektedir. Sokakta, çarşıda, pazarda ve okullarda meseleyi mülayemetle ( Muameleyi tebliğ ve terbiye vazifesi) halletmeye çalışın.

Ülkemizin kavgaya tahammülü yoktur. Hususiyle Allah'a gönül veren ve kendisini milletimizin hayrına adayanların kavga ile işi olamaz, olmamalıdır. Böyle buyurmuşlardır.

Daha önceleri Başörtüsünü tefarruattır diyen Fetullah GÜLEN hocadaki değişimin sebebi nedir?

Son dönemlerde, iktidarın uygulamalarından, örgütlenmenin sonuna geldiğini ve artık, bu koca örgütün faaliyete geçmesi için bir işaret mi?

Ben şunu anlayamıyorum. Böyle büyük bir örgütlenmeye hükmedebiliyorsun(!) o zaman Amerikada işin ne? Gel mücadeleni burada sürdür(!)

Ülkemizin geldiği duruma bakarmısınız. Her yerde F tipi örgütlenme, en son Milli Takımda bu örgütlenmeyi gördük. F tipi örgütlenmenin elamanları, sahada hiç birşey yapmadılar. Gezindiler. Bu tip örgütlenmede, herkes biraz cebini mi düşünüyor. Baksanıza Emre Belezoğlu'na hazırlık maçlarında nasıl top oynuyordu. Fenerbahçeye transfer olduktan sonra, dün gördüğümüz kadarı ile sahada piknik yapıyordu.

Bu tip örgütlenmenin en kuvetli olduğu bölüm; hiç kuşkusuz, İçişleri Bakanlığı. Bu bakanlıkta ve Milli Eğitim Bakanlığında nasıl bir örgütlenme içinde olduklarını çözebilecek bir iktidar, uzun süre ufukta görünmüyor.

Türban meselesi yüzünden, ülkenin diğer sorunlarının üzeri kapatılıyor. Bu belkide iktidarın işine geliyor. Enflasyon almış başını gidiyor. Cari açığın kapatılması mümkün görünmüyor. Atatürk Cumhuriyetinin kurduğu Kamu İktisadi Kuruluşları birer, birer yandaşlara ve yurt dışı iş birlikçilere satıldı. Satacak her hangi bir mal da kalmayınca, ekonomik veriler gittikçe kötüye gitmeye başladı. Tam işte o zaman bu türban meselesi ortaya çıktı ve tüm sorunlar bir kenara itildi.

Anayasa Mahkemesinin aldığı son karar ile takkeli Liboşlar, Anayasa Mahkemesinin 9 üyesini açık açık hedef gösterip, saldırıyı dört koldan sürdürmektedirler.

Bu ülke dört bir yanından öyle kuşatılmış ki. Bu kuşağı; ülkenin yargıçları çözmeye çalışıyor. Kenarından kimse yardımcı olmuyor. Kimse yardımcı olmasada, Yüksek Yargı organlarının, cesur hakimleri canlarını ortaya koyup, Cumhuriyeti koruyup kollamayla devam ediyorlar. Buradan kendilerini tebrik ediyorum.

Hereden nereye geldik değilmi. İşte; bir metrelik bez parçasının bir ülkeyi nerden nereye getirdiğini gördük.

Benim ülkem bu olmamalı. Atatürkün kurduğu bir Cumhuriyette bunlar olmamalı. Ülkede yeni yeni bir sürü Ali Kemal'ler türedi. Ali Kemal'lerin sonunu herkes biliyor(!)..