Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yapınca artık alışverişi, umrumda değil satış fişi

Yapınca artık alışverişi, umrumda değil satış fişi
 

Malumunuz, yapılan kanun değişikliği ile bu sene, “vergi iadesi” hakkından yararlanma uygulaması son bulmuş oldu. Ve “yurdum insanının” fiş alma-isteme alışkanlığı da tabi. Zaten firmalarımızda, ezelden beridir, “<ı>ağlamayan bebeye meme yok” hesabı, bu, fiş-fatura meselesi istemeden verilmezdi. Sayıları az da olsa, gayet nizami ve yasalara uygun çalışan firmalarımızı ve bilinçli vatandaşlarımızı tenzih ediyorum.


İşyerlerinde, fatura ve fiş vermeme eğilimi, anormal derecede arttı. Vatandaşımız da, zaten vergi iadesi almayacağım, yoz mantığıyla peşini sormadığı için, görebildiğim kadarıyla, inanılmaz bir vergi kaçağı artışı oldu. Zaten az değildi, şahtı şahmeran oldu bir başka deyişle.


Şimdi, bir yerden; alışverişiniz sonrası fiş-fatura istediğinizde, size, fara tutulmuş tavşan gibi bakmakta muhataplarınız. “<ı>Niye istiyo ki acaba” mealindeki anlamsız soruyu soran bakışlarıyla.


Baylar ve Bayanlar, mesela, özellikle gelir vergisi mükellefi olan, sabit gelirli çalışanlar, kurumlar vergisi mükellefi olan patronlar, sermayedarlar; efendim bizler nasıl ki devlete olan vergimizi peşin peşin ödüyor isek saçımızı kestirdiğimiz berber de, aracımızı “fullettirdiğimiz” benzin istasyonu sahibi de, fıstıklı baklavasına bayıldığımız cadde başındaki baklavacı da vergisini ödemeli değil mi? Tüm gelişmiş, çağdaş ekonomiler, bu çarkla dönmektedir.


Vergilendirilmiş kazanç kutsal mıdır, değil midir, onu bilemem. Ancak, adaletin olmadığı yerde, her şey olur, onu gayet iyi bilirim.


Sene 1990-1992 yılları arası idi. Ankara’da, üniversite yıllarımdı. Birinci ve ikinci sınıflarda, üniversitenin kendi yurdunda kaldım. Odalarımız dört kişilikti. Oda arkadaşlarımdan biri, hatta aynı ranzayı paylaştığımız arkadaşım; Batı Trakya Türk’ü idi. Yunan Devleti tarafından, resmi adı, Komotini yapılmış Türk şehri, Gümülcine’den gelmişti. Yabancı öğrenci kontenjanından bölüme girmişti. Ailesi, anası-babası, evi-yurdu Gümülcine’de idi.


O yıllarda, pek çok arkadaşımla birlikte, yaptığımız mütevazı alışverişlerimizden aldığımız fatura ve fişleri biriktirir, postayla gönderir ya da kendimiz memleketlerimize gittiğimizde ailemize verirdik. Ana-babalarımız faydalansın diye.


Ailesinde, vergi iadesinden yararlanmayacak olanlar vardı arkadaşlarımız içerisinde. Onlar da fiş biriktirenlere verirlerdi elindekileri. Kıyak yaparlardı yani o günümüzün lügatiyle.


Çok yardımsever, çok iyilikperver, duygusal ve samimi, arkadaş canlısı olmasına rağmen; Gümülcine’li arkadaşımın, hiç kimseye fişlerini vermediğini fark ettim. Özellikle dikkat ettim; her harcamasından sonra, atlamadan fişini istiyor ve aldığı fişi, cüzdanına özenle koyuyordu. Bir gün dayanamadım sordum:


“Ya üstadım, biliyorum ki bu fişler, sana da, Yunanistan’daki ailene de yaramıyor. E, mutlaka fiş de alıyorsun, bakkaldan, manavdan. Sahi kuzum ne yapıyorsun sen bu fişleri? Kime veriyorsun?”


“Kimseye vermiyor, yırtıp atıyorum. Almasam, karşı taraf vergi kaçıracak. Alıp sizlere versem, devletten geri alacaksınız bir kısmını. Ben istiyorum ki devletim kazansın hepsini.”


“İçim titredi, gözlerim puslandı, uzun süre konuşamadım. İşte, Meriç’in öbür tarafından, Türk Devleti böyle hissediliyordu demek ki. Yunan pasaportlu, resmi Komotini’li, ama öz be öz hakiki Gümülcine’li, Batı Trakya Türk genci arkadaşımın; “devletim” derken, yarım ve yaralı yüreği öyle atıyordu, belli ki.”


Bu yılbaşından bu yana, daha bir hassasım fatura-fiş taleplerimde. Her seferinde, arkadaşım aklıma geliyor. Arada bir de açıyorum telefonu İstanbul’a, “<ı>bırakamadın değil mi şehirler sultanı kentini, hasret çekmek pahasına da olsa anana, babana, memleketine” diye takılıyor ve eşiyle birlikte işlettikleri eczanelerinde, “<ı>sakın ola ki fiş vermezlik etmeyesin” diye muhtıramı veriyorum.


Gülüyor...

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..