Yaprak Döker Bir Yanımız

Bir yanım yaz güneşi

Bir yanım kara kış,

Bir yanım gitmek istiyor

Bir yanım kalmak,

Bir yanım gül eğlen diyor

Bir yanım salya sümük ağıtta,

Bir yanım pembe, kırmızı, beyaz

Bir yanım siyah,daha koyu siyah,

Bir yanım koş daha hızlı koş,

Bir yanım hey biraz yavaş!

Bu iki zıt duygular arasında yaşamanın ne demek olduğunu öğrenmek;

“Yaprak döker bir yanımız,

Bir yanımız bahar bahçe” diyen Hasan Hüseyin Korkmaz'ı anlamaktır.

Nasıl olurda bir insan böyle zıt iki duygu arasında kalır demeyin kalıyor. Mutlaka bu yazıyı okuyanların birkaçı yaşamıştır. Bu duyguları anlamanız için şöyle bir örnek vereceğim; pranga ile bağlı olduğunuzu ve elinizde sizi havaya kaldıran bir balon olduğunu düşünün. Balon bir yandan sizi alıp göklere çıkarmak isterken, pranga ile de yere bağlısınız. Yerde kalsanız içiniz almıyor, uçmak istesiniz eliniz yetmiyor. İşte yaşadığınız tam olarak bu. Neden bu çelişkili duyguları yaşıyorsunuz? Çünkü olmak istediğiniz kişi ile olduğunuz kişi farklı. Bir şeyler yapmak istiyorsun ama içinde bulunduğun mevcut şartlar buna müsait değil. Bu şartlar hepimiz için aynı değil tabii ki. Kimimizin eşi pranga, kiminin ekonomik şartları, kiminin eğitimi, kiminin el becerisi, kiminin yaşı, kiminin çocukları, kiminin işi, kiminin yaşadığı şehir, mahallesi gibi gibi saymakla bitmez. İkili hayat yaşamak zorunda kalmak kimi için geçici olsa da kimi için de kalıcıdır. Çünkü prangasından kopamamaktadır. Kişinin şartlarına bağlı olarak bu durumun geçiciliği ve kalıcılığı da değişmektedir.

Uzun lafın kısası; pandemi ile başlayan dışarı çıkma isteği ama çıkamama durumu, anlatmak istediğim konu ile daha net anlaşılmaktadır.

Eğer şuan bu anlattığım zıt duygular ile boğuşuyorsanız, işiniz hiç kolay değil. Umarım en kısa sürede hangi tarafa gideceğinize karar vermiş, şartları oluşturmuş ve o yolda yürümeye başlamışsınızdır.

                                                                                                          HATAY ÇOCUK