Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yarası saklım..

Yarası saklım..
 

"Yaşamımın içine neler sığdırdım diye düşündüm.. Yaşadıklarımın niteliğimi önemliydi, niceliği mi? diye sordum kendime...Yaşamak zorunda olduklarımla, dileyerek yaşadıklarımı sorguladım.. Ve dünden bu güne elimde kalanlar... Bir avucumda çakıl taşları, diğer avucumda yüreğim..Penceremde mor menekşeler, bahçemde sonbahar yaprakları... Aralık panjurlardan içeriye gün süzülürken, gece nöbetlerim veda ediyor uykusuz gözlerime...Ellerim titriyor tutunurken hayata, parmaklarım güçsüz , kayıp gidecek gibi... Tozlu sayfalarında günlüğümün, bir küçük kız çocuğu gülümsemeye çalışıyor halâ...

Bir dönem ne kadar çok ağladığım geliyor aklıma. Gerektiğinde bulamadığım gözyaşlarımı soruyorum geceye..
Bu gece çok ihtiyacım var aslında... Biten 20 yılın ardından onlarda yok ait olduğu yerde..

Pırıl pırıl bir gündü hatırladığım. Bir tünelin önünde durdum. İçerden gelen mutluluğun sesiydi . Düşünmeden girdim içeriye. Karanlıkta mutluluğun ne işi vardı oysa ki..Duymak istediğini duymuştu kulaklarım. Yine de umut vardı kalbimde. Sonunda ışık olmalıydı.. Yürüdüm korkusuzca.. Karanlık derinliklerine aldı , ses duyulmaz olmuştu..
Bir gün bir ışık yansıması fark edip koştum, anlayamadım göz yanılgısı olduğunu..Ardıma baktım gün kaybolmuştu.. İnatla yürüdüm.. El yordamıyla topladıklarımı ceplerime doldurdum... Gökkuşağının renklerini hayal ettim yol boyunca, mutluluğu saklandığı yerde bulmaya çalıştım. Yıllarca saklanbaç oynadı benle.. Ben ebe oldum o saklanan.."

Kalemi bıraktı elinden saate baktı. Gece yarısı olmuştu. Kapattı günlüğünü.. Ayağa kalktı, üzerindeki elbiseyi çıkarttı banyoya doğru yöneldi. Her yıl bu gün en güzel geceliğini giyerdi. Kokular sürer , öyle girerdi yatağa. Nevresimi değiştirir, günün anlamına uygun kalpli takımlar çıkartırdı. Özel masalar hazırlar, zora ki de olsa hatırlatırdı evlenme yıl dönümlerini.. Son yılları hatırladı. Neden tükenmişti herşey?

Duşu açtı. Gözlerini kapatıp suyun altında dönmeye başladı. Saçlarından süzülen suyun o'nu heyecanlandırdığı günleri anımsadı..Yere oturdu.. Su daha sert vuruyordu şimdi teninin her karesine.. İki eliyle dizlerine sarılıp çenesini dayadı. Ne oldu bize ? Neden bitti herşey diye ağlamaya başladı...

"Bitmedi mi daha yaa uyuyamıyorum suyun sesinden. Gündüz yıkanamaz mıydın ? " bu sesle irkildi ve hemen kapattı duşu. Aceleyle havluya sarınıp çıktı. Aynada kendine baktı. Gözleri şişmişti . Parfümünü sürdü. O hatırlamasa da bu gün özel bir gündü. "Kendim için " dedi...

Kapının önüne geldiğinde her zamanki horlama sesleri karşıladı kendisini. Yavaşça yatağa uzandı..
Dirseğine yaslanıp seyretmeye başladı. Ne kadar yabancı bir yüzdü şu an yanında uyuyan. Hiçbir şey hissetmiyordu. O koca sevgiden geriye sadece saygı kalmıştı. Aşk bitmişti, heyecan yoktu artık. Alışkanlıklardan vazgeçemiyorlardı. Birbirlerini o kadar iyi tanıyorlardı ki hayatlarını zorlaştıracak hiçbir şey yoktu. Gece uyuyor, gündüz işe gidiyor, akşam eve geliyor, yemek yeniliyor, tv izlerken uyunuyor, "hadi kalk yerine yat" dendiğinde yerine yatıyordu. Buydu evlilikleri. Renksiz, soluksuz, tekdüze...

Yerinden kalktı. Evlenme yıl dönümleri için aldığı hediyeyi başucunda ki keson'un üzerine bıraktı, salona geçti. Koltuğu balkon kapısının önüne çekti. Çıplak ayaklarını puf'un üzerine uzattı. Saçları ıslaktı halâ. Yanında ki radyonun düğmesine dokundu.

Bir kırık gençlik hikayesi
Yok mudur sevdanın çaresi
Hasretin kızıl haresi
Çileli başıma gelip taç oldu

Sezen Aksu söylüyordu...Narin bedeni balkon kapısından içeri giren soğuk rüzgarla titremeye başlamıştı. Ayaklarını karnına doğru çekti. Oturduğu yerde öne arkaya sallanmaya başladı.

Yaralı kuşum, hazan güneşim
Güz ayazında kor ateşim
Bir sözün uçur, göğüm gül açsın
Yadeller aldı bizi

Islak saçları buz gibi olmuştu. Daha çok üşüyordu. Farkında olmadan hala oturduğu yerde sallanıyordu. Sessiz gece gibi sessizce ağlıyordu....

Haberini sal kara bahtlım
Beni yanına al yarası saklım
Üzerime hatıran yağıyor
Bu yokluk yaktı bizi....

Sevginin bitmesiydi yalnızlığına neden. Peki gerçekten sevmiş miydim? diye sordu kendine. Evet sevmişti.. Hem de çok.. Ama o sevdiğini hiç belli etmemişti.. Bir kez olsun söylememiş ti..Ne göz temasında , ne dokunuşunda ne sevişmelerinde hissettirememişti...Sorduğunda da sürekli "anlamıyor musun?" der arkasından da ilâve ederdi "Ben böyleyim. Haklısın sana sevgimi belli edemiyorum."

Ah yine o gurbet bestesi
Günün minesi soldu

Başını dizlerine yaslayıp hıçkırıklara boğuldu.. Çok yalnızdı ve sevgisiz.

Yanan ışıkla yerinden fırladı. Salonun kapısında eşini gördü. Son derece şık giyinmiş gülümsüyordu ..

- Hadi giyin 2 saat sonra uçağımız kalkıyor.

- Nereye gidiyoruz ?

- Tatile. Bu günü unuttuğu mu sandın değil mi? Sana sürpriz yapmak istedim. Uçaklar doluydu. Sabah 06.00'ya yer ayırtmış sekreterim. Sen hazırlan bende mutfakta birşeyler atıştıracağım.

Yerinden kalkıp kocasının oturduğu koltuğa doğru yürüdü. Üzerinde ki beyaz geceliğinin üzerinde simsiyah saçları halâ ıslaktı. Dizlerinin önüne yere çöktü. Gözlerinin taa içine baktı.

- Beni güzel buluyor musun?

- Ne alâka şimdi ?

- Bana dokunsana..

- Biraz daha devam edersen geç kalacağız.

- Dokunmanı istiyorum. Beni sevmeni istiyorum. Sadece gözlerimin içine bakıp sarılamaz mısın bana?

-Biz senle evliyiz unuttun galiba. Heyecan yaşamak istiyorsan 20 yıl sonra bunun olmayacağını bilmen lâzım. Sana bir sürpriz yapıyorum zırvaladığın şeylere bak..

Yerinden kalktı.. Yatak odasına doğru yöneldi.. Kendini zavallı gibi hissediyordu.. Gitmeyecekti..
Günlüğünü açtı..

8.EYLÜL..... İHTİYAÇ LİSTESİ

SEVGİ..
UMUT..
YENİ BİR TUAL...
GÖKKUŞAĞI RENGİNDE BOYALAR...
VE MUTLULUK...

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..