Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '09

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Yargı ve olgu arasındaki fark

Yargılamak insan egosunun doymak bilmez yakıtlarından bir tanesi. Egoyu besleyen, onun devamlılığını sağlayan yegane aracı. Kendini, çevreni, olayları.. aklına gelebilen herşeyi yargılamak, için için yermek ve bundan zevk almak. Yargılarken kendini haklı hissetmek, haklı ama mutsuz bir şekilde hayatına devam etmek...


Yargılamak, aklımızla dilimiz arasındaki mesafe kısaldığında daha da yoğunlaşan bir durum ve kalbimiz sesini duyuramadığında algımızın perdelenmesiyle açığa çıkan bir ego tuzağı.


Peki dışarıdan yargı olarak gözüken bir söz acaba bir olgu olabilir mi? Başkasından duyduğumuz bir cümlenin gerçekten yargı olup olmadığını anlayabilir miyiz? Benim kanaatime göre bir kişi sadece kendi içindeki yargılamayı yada yargısızlığı anlayabilir. Geri kalan hiç kimsenin yargıda bulunup bulunmadığını bilemez.


Şöyle düşünelim, Osho aydınlanmış bir üstattır ve onun konuşmalarına baktığınızda her din ve olay hakkında çok sert, alaycı ifadelerde bulunmuştur. Peki aydınlanmış bir üstat nasıl böyle cümleler kurabilir? İşte burada OLGU dediğimiz kavram devreye girmektedir. "Ateş elini yakar" dediğimizde, ateşe haksızlık yapmış, onu yargılamış yada ona hakaret etmiş olur muyuz? Yoksa ateşin vasfını mı anlatmaya çalışıyoruzdur?


Aydınlanmış bir kişi bir olaydan bahsederken o olayla ilgili herhangi olumlu yada olumsuz hiçbir his içinde değildir. Nötr bir halde olayı anlatmaktadır fakat cümleleri dışarıdan bakan bir insan için alaycı, kırıcı ve sert olarak yorumlanabilir ve dışarıdaki kişi, bu sözleri yargı olarak kabul edip, buna karşı çıkabilir. Oysa konuşan kişi , içinde hiç bir duygu yaprağının kımıldamadığının ve neyi niçin söylediğinin TAMAMEN FARKINDA olduğundan dolayı, söylediği her cümle yargı değil OLGU olmak durumundadır.


Osho'nun söylediği bir cümle bu konuya da güzel bir örnek teşkil edebilir: " Farkındalıkla yaptığın herşey doğru olmak zorundadır ve farkındalıkla yapmadığın herşey ise yanlış olmak zorundadır."


Farkındalık düzeyleri eşdeğer olmayan 2 kişi karşılaştığında, algısı perdeli olan kişi, farkındalık sahibi olan kişiyi hakkıyla bilemeyecek ve onun söylediklerini doğru bir şekilde değerlendiremeyecektir. Bu çıkarımlar eşliğinde etrafımıza baktığımızda, rastladığımız her kişinin farkındalık ve iç aleminin ne düzeyde olduğunu bileceğimizi söyleyebilir miyiz?


Eğer bunu bilemeyeceğimizi itiraf ediyorsak şunuda anlamış oluruz: Biz sadece kendi farkındalık ve yargı/olgu düzeyimizi algılayıp hüküm verebiliriz. Bunun haricinde bize söz söyleyen herhangi birisinin bunu yargı düzeyinden mi yoksa olgu düzeyinden mi söylediğini aydınlamadığımız sürece farketmemiz olası değildir. Aydınlanmadığımız sürece sadece algıladığımızı iddia edebiliriz ve o şekilde varsayımda bulunabiliriz. Bu varsayımda isabet etsek bile, varsayım üreten merkezimiz zihin olduğu için ve aydınlanmak demek zihnin dışına çıkmak olduğundan, yine paradoksal bir biçimde aydınlanma yolunda kendi önümüze engel koymuş oluruz.


Kendi içimizdeki yargıları, zihnin sessizliğinde OLGU'ya dönüştürmemiz dileğiyle...

 
Toplam blog
: 46
: 881
Kayıt tarihi
: 11.01.09
 
 

Emotional Freedom Techniques (EFT), Deep PEAT, Bilinçaltı Enerji Salınım Tekniği (BEST), Sedona Yönt..