Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '11

 
Kategori
Hukuk
 

Yargıda neler oluyor

Bir ülkenin iyi yönetilebilmesi için, o ülkede adaletin olması, adalet ile hükmedilmesi gerekmektedir. Adaletin olmadığı ülkede, iyi yönetim gerçekleşemez. O ülkede anarşi olur, kargaşa olur, mafya olur. Güçlü olan, güçsüzleri ezer, güçlünün dediği olur. Adalet dağıtması gereken müesseseler, problem kaynağı haline dönüşür. 

Neticesinde ise ülkede huzur ve sükûn kalmaz. Bu karmaşayı ne adına yaparlar? Adaleti sağlayacağım diye, ülkeyi ileri götüreceğim diye yaparlar. 

Böyle bir ülkede sağlıklı haber alınamaz. O ülkede; sadece dezenformasyon vardır. Yalan yanlış haberler ile insanlara huzursuzluk, öfke, ayrımcılık ruhu pompalanır. Bütün bunlar demokrasi, özgürlük adına yapılır. 

Bir ülke düşünün ki; insanlar on yıl boyunca, tutuklu olarak hapishanede yatıyor. Bir türlü davalar sonuçlanmıyor. En kötü adalet, vaktinde gerçekleşmeyen adalettir. Bu hukukun kuralıdır. Hukuk fakültesi öğrencileri, bu hususu birinci sınıfta öğrenirler. Uygulamada ise on yılda hüküm verilmez, insanlar hapishanede yatarlar. 

Vaktinde gerçekleşmeyen adalet, arzu edilmeyen durumdur. Bunun Ergenekonu, Hizbullahçısı olmaz. Adalet herkes için lazımdır. Senin adamına ayrı, bunun adamına ayrı adaleti istemek; hangi adalet anlayışına sığar? 

Mecliste; Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılması; Yargıtay ve Danıştay’a yeni daireler kurulmasını öngören yasa tasarıları görüşülerek yasalaştı. 

Hükümetin gündeme getirdiği yargı reformuna; muhalefetle birlikte Yüksek Yargı başkanlarından bazıları karşı çıkmaktadır. Şimdiye kadar iş yükünü, dosya fazlalığını gündeme getiren Yüksek Yargı mensupları; yargı reformu ile sorunlara çözüm getirilmeye çalışılınca, çözüm önerilerine karşı çıkmaktadırlar. 

Yapılan son tahliyeler, kamu vicdanını yaralamıştır. Bir yanda on yıl gibi bir sürede sonuçlandırılmayan davalar, öbür tarafta fotokopilerle verilen tahliye kararları. Dava süresinde ortaya çıkan ses kayıtları, yapıldığı basında yer alan gizli pazarlıklar, yargının ne halde olduğunu gözler önüne sermiştir. 

Keyfi uygulamalar ve geciken adaletin sonuçları, toplum tarafından büyük bir hayretle izlenmektedir. Geciken adalette kimlerin ihmali olduğu, kimlerin suçlu olduğu hususu; üzerinde durulması gereken önemli bir husustur. Önemli olan bu sorunun çözümünün nasıl olacağıdır. 

Burada hükümet kendi çözümünü ortaya koymuştur. Hükümetin amacı; yüksek yargıda yeni daireler açarak, yargıdaki iş yükünü hafifletip, davaların daha çabuk sonuçlanmasını istemesidir. Zaten yeni dairelerin açılması gerekli olduğu, daha önceden Yargıtay tarafından hükümete bildirilmişti. Geçmişte böyle bir istekte bulunan Yüksek Yargı, ne oldu da bugün bu talebelerine karşı çıkıyor? 

Yargı kimsenin tekelinde olmamalı, herkesin yargısı olmalıdır. Yargı bağımsız, hür ve tarafsız olmalıdır. Her zaman adalet ile hükmetmeli, adaleti herkese aynı ölçüde uygulamalı, adalet en kısa sürede gerçekleşmelidir. Adalet güçlünün değil, haklının yanında olmalıdır. Sonuç olarak; yargı herkesin yargısı olmalıdır. Çünkü adalet, bir gün herkese lazım olacaktır. 

Yargı bu güne kadar kimindi, bugün yargıyı kim almak istiyor!” Bunlar düşündürücü iddialardır. Yoksa yargıda kurulacak olan yeni dairelere, bugün mahkemelerde görev yapan “Türkiye Cumhuriyeti hâkim ve savcıları” atanmayacak mı? 

Halife Harun Reşidin kardeşi Behlül Dane Hazretleri, bir gün kardeşinin tahtına geçip oturmuştu. Tahtta biraz oturunca, sarayın hizmetçileri Behlül Dane’yi gördüler. Behlül Dane Hazretlerini tahttan indirdikleri gibi bir de dayak attılar. Behlül bir kenara çekilerek ağlamaya başlamıştı. O anda saraya Harun Reşit gelerek, Behlül'ün neden ağladığını sordu. Oradakiler Behlül'ün büyük ve affedilmez bir hata ettiğini tahta çıkıp oturduğunu kendilerinin de Behlülü tahttan indirip, dövdüklerini söylediler. . 

Ağabeyinin ağlamasına üzülen Harun Reşit; “Behlül böyle hatalardan dolayı dövülür mü?”deyip Behlülden özür diledi. Behlül Dane Hazretleri kardeşine:
Kardeşim ben beni dövdüler diye ağlamıyorum. Ben; birkaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim yarın senin durumun ne olur sen ne kadar dayak yiyeceksin diye düşünüyor ve onun için ağlıyorum.”dedi.
Bu sözler Harun Reşid'in gözlerini yaşarttı.
— “ O halde söyle; nasıl hareket edersem kurtulurum” dedi. Behlül Dane hazretleri de şu nasihatta bulundu:

— “Adaletle hükmet kimseyi incitme millet senden memnun olup, sana dua etsinler. Ancak o zaman kurtulursun.” 

Adalet ile hükmetmek”, fert ve cemiyet hayatının en önemli unsurudur. Bu gerçekleşirse huzurlu ve mutlu oluruz. Gerçekleşmezse kara bulutlar tepemizden hiçbir zaman eksik olmayacaktır. 

Mustafa Yolcu 

 
Toplam blog
: 172
: 1405
Kayıt tarihi
: 26.06.09
 
 

1953 Yılı Çorum iskilip doğumluyum.  inşaat mühendisiyim. Ankara'da ikamet ediyorum Yazılarım baz..