Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '16

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Yarı Müstemleke oluşumuz, 1908 İşçi Hareketleri

Yarı Müstemleke oluşumuz, 1908 İşçi Hareketleri
 

Önerilen kitabın kapağı


Okuma çabam esnasında seçtiğim konulardan biri de Ülkemizdeki işçi hareketleri, sendikalar, grevler ve örgütlenme faaliyetlerini ve arka planını kapsıyor. Konuyu literatürleştirmek adına yazacağım kitabın adını da “Anadolu’da emeğin hüznü”  diye belirledim. Ve bu amacıma yönelik (400’e yakın kitap, dergi, ansiklopedi edindim) kaynak taramasını nerdeyse tamamladım. Tanzimat öncesinde çalışma hayatı genellikle tezgâh ve el işlerine dayanan Osmanlı devletinde, klasik dönemin bu geleneksel üretim yapısı Tanzimat reformları ile son bulmuştu. Emperyalistlerinde çabaları ile Liberal bir yapıya dönüşmeye başlayan Osmanlıda ekonomisi ile modern anlamda ilk sanayi işletmeleri, fabrikalar kurulmaya başlandı. Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla kurulan ilk fabrikalarda çuha, deri, silah, barut gibi askeri malzemeler üretiliyordu ve çalışanlar genellikle askerlerdi. Süreç içerisinde ise yeterli burjuvası olmayan Osmanlıda gayrimüslimlerin kurduğu fabrikalarla ücretli işçiler ortaya çıkmaya başladı.

Sanayileşmenin yeterli düzeyde olmaması, işçilerin hakları ile ilgili düzenlemelerin ve yine sendikacılığın ortaya çıkmasını da geciktiren bir durumdu. Yine de 19.yüz yılın 2. yarısında ilk grevler yaşanmaya başladı. İlk grevler Zonguldak kömür madenlerinde ve İstanbul’da tersane işçileri tarafından gerçekleştirildi. 1870’li yıllarda ülke ekonomisinin iflas etmesi ile özellikle devlet sektöründe çalışanların aylarca ücretlerini alamaması sonucu olarak demiryolu işçileri, iskele hamalları, terzihane işçileri, duvarcılar gibi farklı iş kollarında da grevler sıklaşmaya başladı. İşçi grevlerinin yaşandığı bu yıllar ilk işçi örgütlenmelerinin de kurulduğu yıllar oldu. Sınıfsal özellik taşıyan ilk örgütlenme, “Amele-i Osmani Cemiyeti” (Osmanlı Amele Derneği) 1894’te Tophane Fabrikalarında çalışan bir grup işçi tarafından kuruldu.  Sonrasında II. Meşrutiyetin getirdiği hürriyet ortamı işçi örgütlenmelerinin ve grev yoluyla haklarını aramalarının önünü açtı. Büyük şehirlerde o zamana dek görülmeyen grevler ve işçi eylemleri, . II. Meşrutiyet’in hemen ardından yaşandı. Aynı dönemde İstanbul’da kurulan İşçiler Kulübü Amele gazetesi adıyla Türkçe, “Journal des Ouvrière” adlı bir de Fransızca iki ayrı gazete yayınlamaya başladı. İzmir’de ise Irgat adlı bir gazete yayın hayatına başladı.

İşçi hareketlerinin tekrardan güçlü bir şekilde ortaya çıkışı ise I.Dünya savaşı sonrası mütareke döneminde oldu. Bu dönemde İstanbul Tramvay işçileri, Şirketi Hayriye, Şimendifer, Havagazı, Tünel işçileri birçok kez grev yaptılar. 1 Mayıs kutlamalarına başlandı.  1919,1920 1921 yıllarındaki 1 Mayıs işçi bayramları işgal altındaki İstanbul’da bağımsızlık mitinglerine dönüştü. İşgal güçlerinin yasaklamalarına, Osmanlı devletinin yapılacak olan iş bırakmanın askeri suç sayılacağı ve askeri mahkemede yargılanacakları gibi tehditlerine karşın 1 Mayıs kutlamalarına katılımlar yoğun bir şekilde gerçekleşti.

Cumhuriyet sonrası işçi hareketi ve sendikacılığın gelişmesinde sanayileşme hareketlerinin büyük etkisi oldu. Osmanlı’dan alınan güçlü bir sanayileşme ve kitlesel anlamda işçi yoktu. Sanayileşme alanında asıl atılım 1930 sonrasında başladı. İzleyen yıllarda kurulan Şeker fabrikaları, Sümerbank, Kömür işletmeleri, Karabük Demir çelik, Türk Petrolleri, Kağıt fabrikaları devlet eli ile oluşturulan sanayi girişimleriydi. Bunları diğer işletmeler izledi. İmalat sanayinde yeni yeni fabrikaların kurulmasıyla işçi sayısında büyük artışlar oldu. Ancak çalışanların “sınıf” temelinde birleşmeleri yasak olmasında dolayı sendikaların kuruluşu da yasaktı. İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyen bir yasa kaçınılmaz hale gelmişti. 1936 yılında ilk İş Kanunu çıkartıldı. 2. Dünya Savaşının bitiminde dünyada demokrasi rüzgârları esiyordu. Türkiye’de bu etki ile hızla?çok partili?düzene geçti. 1945/46 yıllarında Çalışma Bakanlığı, İş bulma Kurumu ve İşçi Sigortaları Kurumu kuruldu.

Ancak; sendikasız bir demokrasi olamazdı...

1947 yılında ilk Sendikalar kanunu çıkartıldı ve ilk kez yasal zeminde sendikalar kuruldu ve faaliyet gösterme çabasına girdiler. Çabası?dememiz ise toplu iş sözleşmesi ve grev yasası çıkarılmamış olması idi. Toplu sözleşme ve grev hakkı vaadini yerine getirmeyen siyasi iktidara karşı, işçi sendikaları 1952 yılında birleşerek TÜRKİŞ’i kurdu. Sendikaların varlığına karşı grevsiz ve yetersiz toplu pazarlık hakkıyla faaliyet gösterdiğinden işçi haklarının korunmasında yeterince etkin olunamadı. 1961 Anayasasında ilk kez “grev hakkına” yer verildi. Sonraki yıllarda ise işçi hareketleri inişli çıkışlı çok stabil olmayan dram ve trajediyi içeren zorluklar ve mücadelelerle günümüze geldi.

Blog resmindeki kitap ise Hüseyin Avni Şanda’nın Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde emperyalizmin boyunduruğu altına giriş nedenleriyle bu dönemin ekonomik ve sosyal koşulları inceleyen iki belgesel kitabından ve çeşitli yazılarından oluşmuştur. Osmanlı tarihinin ekonomik ve sosyal koşulları üzerine araştırmalar yapan yazarın 1932’de yayınlanan “Bir Yarım Müstemleke Oluş Tarihi” ve 1935’de yayınlanan “1908’de Ecnebi Sermayesine Karşı İlk Kalkınmalar” isimli kitapları emperyalizm olgusunu ele alan ve toplumsal hareketleri ekonomik yapıyla temellendiren ilk çalışmalardandır. Bu nedenle, Türkiye tarihiyle ilgili araştırmaların kaynak kitapları olmuştur. Bu kitaplara yazarın İstanbul Ticaret Odası Dergisi'nde yayınlanan ve Osmanlı İmparatorluğu'nda para, ticaret, pazar ve ilk sermaye girişimlerini konu edinen çeşitli yazılarından derlenen altı incelemesi eklenmiştir. Türkiye tarihiyle ilgili araştırmalara kaynaklık eden ve aynı zamanda belgesel değeri taşıyan bu kitabı duyarlı bilgi sever, emperyalizme karşı, emekten yana tüm okuyuculara şiddetle öneriyorum.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..