Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Yarın da Yansın mı ?

Yarın da Yansın mı ?
 

Foto:baytema


TEMA Vakfı, Antalya’da yaşanan ve günlerdir devam eden büyük orman yangınından alınması gereken önemli yaşamsal deneyimler olduğunu değerlendirmektedir.
Türkiye’de, orman yangınları dün de çıkmıştır, bugün de çıkmaktadır, yarın da çıkabilecektir.
Sorun, orman yangınlarının çıkması değildir.
Sorun temelde, yangınların neden çıktığına, şiddetlendiğine ve yayılabildiğine doğru açıklamaların getirilerek, orman yangınlarının en aza indirilmesidir.

Ormanların yapısal özellikleri,
- İklim koşulları,
- Orman-halk ilişkilerinin niteliği,
- Ormancılık politikaları,
- Ormancılık uygulamaları ve
- Yürütülen orman yangınlarıyla “mücadele” stratejileri orman yangınlarının çıkma olasılıklarını arttırmaktadır.

Çünkü;
- Küresel iklim değişikliği, kuraklık ve meteorolojik koşulların orman yangınları riskini arttırdığı ve önümüzdeki günlerde de bu riskin artış yönünde olacağı açıktır.
- Türkiye, yangın açısından riskli Akdeniz ülkelerinden biridir. Özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinden İstanbul’a kadar uzanan kıyı bandı orman yangınları açısından en riskli bölgedir. 12 milyon hektar büyüklüğündeki bu alan, ülke ormanlarımızın % 58’ine karşılık gelmektedir.
- Ormanlarımızın % 45,4’ünü oluşturan toplam 96 milyon dönüm, en kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanlarıdır.
- Ormanların yaklaşık 45 milyon dönümünü, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu 30-40 yaşlarına ulaşmış, yeni yetiştirilmiş ormanlar oluşturmaktadır.
- Ormanların içinde ve bitişiğinde yerleşik 16 bin dolayındaki köyde yaşayan 7-8 milyon köylü yurttaşımız tarım ve hayvancılık etkinliklerini çevrelerindeki ormanlarda ya da yakınında gerçekleştirmektedir.

NE YAPILMALI ?
Türkiye’de orman yangınlarının çıkması, şiddetlenmesi ve yayılması üzerinde etkili olan ekolojik, teknik, ekonomik, toplumsal ve kültürel koşullar büyük ölçüde değişmiştir. Bu değişimler, artık orman yangınlarıyla “mücadelede” onlarca yıldır sürdürülegelen stratejilerin, yürütülen çalışmaların ve yararlanılan bilgilerin tekniklerin, araç ve gereçlerin değiştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Türkiye’de ormanların değişen yapısal özellikleri, iklim koşulları, orman-halk ilişkilerinin niteliği orman yangınlarının çıkma olasılığını giderek artırmaktadır.
Bu nedenlerle, yangın çıkma olasılığının en aza indirilmesi, önceki yıllarda olduğundan daha büyük bir önem kazanmıştır. Dolayısıyla, ülkemizde orman yangınlarıyla “mücadele” stratejinde önceliğin ve ağırlığın yangın önleme çalışmalarına verilmesini gerektirmektedir.

Öte yandan, açıktır ki, söz konusu “mücadelenin” yeterince başarılı olabilmesi için herhangi bir nedenle çıkan ya da çıkarılan orman yangınlarının en az zararla söndürülmesi, önemini günümüzde de sürdürmektedir. Ne var ki, ülkemizde;
- Veri tabanı ve araştırma,
- Örgütlenme ve personel,
- Ormancılık uygulamaları,
- Orman-halk ilişkileri başlıkları altında toplanabilecek çeşitli yoksunluk ve olumsuzluklar, orman yangınlarıyla “mücadele” çalışmalarının başarılı olmasını büyük ölçüde rastlantılara bırakmakta, büyük ölçüde güçleştirmekte, kimi durumlarda da tümüyle olanaksızlaştırmaktadır. ortaya çıkmaktadır.

Bu yoksunluk ve olumsuzlukların aşılmasına yönelik öneriler aşağıda verilmiştir:
- Daha anlamlı, ayrıntılı ve sürekli veritabanı oluşturulmalı, araştırmalar yapılmalıdır !
Orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesine yönelik çalışmaların başarısı yönünden yeterli nitelik ve nicelikte, kolay ulaşılabilir veri tabanı ile araştırmalar yaşamsal öneme sahiptir: Başarı düzeyinin yöresel koşullara büyük ölçüde bağımlı olduğu yangın önleme ve söndürme çalışmalarında bu koşullar yörelere göre önemli ölçüde değişmektedir. Ancak, bu değişkenliğe karşın yürürlükteki veri derleme ve araştırma düzeni yeterli değildir. Bu olumsuzluğun aşılabilmesi için;
Çanakkale, Muğla, İzmir ve Antalya Orman Bölge Müdürlüklerinin sınırları içindeki uygun yerlerde "orman yangını araştırma enstitüleri" (ya da istasyonları) kurulmalı ya da var olan araştırma müdürlükleri orman yangınları ile ilgili araştırmaların gereken yoğunluk ve hızda yapılabilmesi için gerekli nitelik ve nicelikte personel ve araç-gereçle donatılmalıdır.

- "Yıldırım", "kasıt", "ihmal-dikkatsizlik", "kaza" ve bilinmeyen" biçimindeki tanımlamalar geneldir ve alınacak önlemler yönünden yeterince açıklayıcı değildir. Bu tanımların içeriğine yöresel düzeyde açıklık kazandıracak; süreç içindeki değişme eğilimlerine açıklık kazandırabilecek araştırmalar yapılmalıdır.

Bitki örtüsü, arazi ve orman yapılarının çalışmaların başarı düzeylerine etkileri; yangınlara karşı görece olarak daha dirençli otsu bitki, ağaç ve ağaççık türleri ile orman yapıları (tür bileşimi, işletme amacı, sıklık, tabakalılık) en uygun yangınlık güvenlik şerit ve yol konumları, genişlikleri ve sıklıkları belirlenmeli; verimliliği görece olarak daha yüksek iş araç ve gereçleri ile makineleri ve çalışma teknikleri geliştirilmelidir.

- Yangınların olası nedenleri ve doğrudan ve dolaylı olarak yol açtığı yıkımları açıklamaya yönelik daha etkili eğitsel malzemeler ile teknikler geliştirilmelidir.
285 sayılı genelgede de örneklenen "Yangın Çıkış Haberi", "Yangın Gelişmesi Haberi" ve "Yangının Sönüş Haberi" formları, haberlendirmenin yanı sıra, yangınların çeşitli evrelerindeki durumu, koşulları (iklim, arazi, hız vb), uygulanan söndürme teknikleri ve sonuçları konularında da ayrıntılı bilgi alınmasına olanak verebilecek biçimde düzenlenmeli; gerektiğince doldurulması sağlanmalıdır. Söz konusu formlar yalnızca OGM'ye değil; ilgili orman bölge müdürlüğü ile kurulmuşsa orman yangın araştırma birimine de gönderilmeli: gerek duyulduğunda ilgilenen her kişi ve kuruluşun serbestçe yararlanmasına sunulmalıdır. OGM, söz konusu formlardaki bilgileri yangın nedeni, yangın yeri koşulları (arazi, iklim, bitki örtüsü, orman yapısı), yangına ulaşım, yararlanılan söndürme teknikleri ve araç ve gereçler ile zararların nitelik ve niceliğine ilişkin ayrıntılı verilerin yangın, işletme şeflikler, işletme müdürlükleri, bölge müdürlükleri ve Türkiye düzeyinde aylık, yıllık toplam ve ortalama dökümlerin alınabileceği bilgisayar ortamına taşımalı ve saklamalıdır.

- Öncelikle yangına karşı 1 ve 2. derecede duyarlı olan devlet orman işletmelerinin tümünde meteorolojik ölçümler yapabilecek istasyonlar kurulmalı; 1.derecede öncelikle işletme müdürlüklerinin tüm işletme şefliklerinde yeterli sayılarda rüzgar ve nem ölçer gereçler bulundurulmalı: işletme şeflikleri ve işletme müdürlükleri düzeyinde en azından gece ve gündüz ayrımlı olmak üzere günlük ve aylık meteorolojik gözlem değerleri tutulmalı; bilgisayar ortamında orman serileri, şeflik, işletme ve bölge müdürlüğü düzeyinde güncel grafikler, haritalar üretilmelidir.

- Araştırma sonuçları, gözlemlerle ilgili değerler kamuoyuna, özet bilgileri içerecek bildirilerle yazılı ve sözlü olarak açıklanmalıdır. Bu bağlamda özellikle yangın çıkma ve yayılma olasılığını artıran, yangın söndürme çalışmalarını güçleştiren oluşumlarla ilgili durum ve olası değişmelerle ilgili bilgiler tüm ormancılık birimleri ile askeri birlikler başta olmak üzere yöre halkına en etkin araçlarla duyurulmalı; alınabilecek önlemlere ilişkin bilgiler verilmeli; el ve duvar duyuruları dağıtılmalıdır.

- "Yangın tehlike oranları" tekniğinden Türkiye'de de yararlanılabilecek alt yapı oluşturulmalıdır.

- Yönetsel yapı yenilenmeli; personel ve araç-gereç donanımı iyileştirilmelidir !
Orman yangını önleme ve söndürme çalışmalarının olağan ormancılık örgütlenmesi ve dolayısıyla da süregelen ormancı teknik personel işlendirme düzeni içinde daha etken olabilmesi tümüyle rastlantısaldır; kalıcı değildir. Bu yönetsel yapının değiştirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda;
- Yangınlara karşı duyarlılık derecelendirmesi orman işletme şeflikleri düzeyinde yapılmalı; 3 derecelendirme sınıfı oluşturulmalı; işletme müdürlükleri de bağlı işletme şefliklerinin öncelik derecesine göre ağırlıklandırılarak yine 3 dereceli sınıflandırmaya tutulmalıdır. Ayrıca 1 ve 2. derecede öncelikli orman işletme şefliklerinde bölmeler düzeyinde yangın çıkma olasılığı temel alınarak önceliklendirme çalışmaları yapılmalıdır.
- Yangınlara karşı 1 ve 2.derecede duyarlı devlet orman işletmelerinin ve dolayısıyla da işletme şefliklerinin ortalama genişlikleri yangın önleme ve söndürme çalışmalarının etkenliği yönünden en uygun düzeye düşürülmeli; bu amaçla anlamlı göstergelerin kullanılabileceği nesnel en uygunlaştırma (optimizasyon) tekniklerinden yararlanılmalıdır.
- Yangına karşı duyarlılığı yönünden 1. derecede önceliğe sahip işletme müdürlükleri ve şefliklerinde, 1.derecede öncelikli işletme müdürlüklerinde belirli bir süre müdür, müdür yardımcılığı ve işletme şefliği yapmış teknik personelin müdür ve işletme şefi olarak görevlendirilmesi kural olmalıdır. Ayrıca, teknik personelin yer değişiklikleri sırasında da orman yapısı, arazi ve iklim koşulları ile orman-halk ilişkileri sorunları benzerliklerinin gözetilmesi temel ilke olmalıdır.
1 ve 2. derecede öncelikli devlet orman işletmelerinde, daha önce bu düzeylerde öncelikli işletmelerde gerekli eğitimlerden geçerek uzmanlaşmış teknik personelin sorumluluğunda tüm yıl görev yapacak 1 orman mühendisi, yeterli sayıda "orman yangın görevlisi" ve işçiden oluşan "yangın söndürme ekipleri" görevlendirilmelidir. Bu ekip, yangın mevsimi dışında işletmede yangın istatistikleri üzerinde ve arazide incelemeler yapmalı; yörelerindeki ormancılık örgütü çalışanlarına, köylüler ve askeri birliklere yönelik eğitsel etkinlikler düzenlemelidir. Ayrıca, bu ekiplerin örgütlendikleri yerlerde ekip sorumluları "yangın amirliği"nin yetki ve sorumluluğunu da üstlenebilmelidir.

- OGM, "orman yangın görevlisi" yetiştirilmesine yönelik orta dereceli okullar açabilmeli; yöre köylülerinden kişilerin katılabilecekleri bu okullarda yetişecek memurları işletmelerde öncelikle yangın önleme ve söndürme ile ilgili birimlerde görevlendirebilmelidir.
6831 sayılı yasanın 75. maddesi değiştirilerek yangın söndürme işçiliğinde devamlı işçilik düzenine geçilmeli; yangın söndürme çalışmalarına katılma yükümlülüğüne, çok özel durumlar dışında başvurulmamalıdır. Devamlı yangın söndürme işçiliği düzeniyle işlendirilecek işçilerden yangın mevsimi dışında, yangın güvenlik yol ve şeritlerinin; tarım alanları ile kara ve demiryollarına bitişik orman alanlarının yanıcı maddelerden temizlenmesi başta bakım ve orman zararlılarıyla savaşım olmak üzere çeşitli ormancılık çalışmalarında, yangın söndürme araç ve gereçlerinin bakımı işlerinde yararlanılabilmeli, ancak, yangın mevsiminde bu uygulamaya kesinlikle başvurulmamalıdır.

- Orman mühendisleri ile yangına 1 ve 2. derecede duyarlı işletmelerin (ya da şefliklerin) sınırları içindeki köylülerin askerliklerini, bu yörelerdeki birliklerde yapmaları sağlanmalı; orman mühendisi yedek subaylar ve/veya erbaşlar temel eğitimleri dışındaki hizmet sürelerinde yangın söndürme çalışmalarına katılabilecek birlikleri ile "yangın söndürme ekibi"nin teknik yönetimine katılabilmelidir.

- Yangınlara karşı 1 ve 2. derecede duyarlı işletme şefliği ve müdürlüklerinde işlendirilen her düzeyden personelin ücretlendirilmesi ve kıdem sürelerinin hesaplanmasında yangın söndürme çalışmalarına katkılarının nitelik ve niceliği göz önünde bulundurulmalı; orman bölge müdürlüğü düzeyinde nesnel tekniklerle yapılacak belirlemeler temel alınarak başarılı personelin ödüllendirilmesine; gerektiğinde de sorgulanabilmesine olanak verilmelidir.

- Orman fakültelerinde "Orman Yangınları Uygulama ve Araştırma Merkezleri" de açılmalı; fakültelerde orman yangınları ile ilgili yüksek lisans programları da uygulanmalı; OGM teknik personelinin bu programlara katılmalarını kolaylaştırmalı ve özendirmeli; başarılı olanları da öncelikle yangına duyarlı işletmelerde işlendirmelidir.

- Ağaçlandırma ve/veya doğal gençleştirme yoluyla yetiştirilmiş kızılçam ve karaçam ormanlarının belirli bir genişliğe ulaştığı işletme müdürlükleri ile şefliklerde, yetiştirme alanlarının 15-20 yaş aralığında; milli park, tabiatı koruma alanı, tabiat parkı gibi özel koruma ve yararlanma düzeni altındaki alanlarda; "ikinci", "üçüncü" konut yatırımları ile turistik tesislerin yaygınlaştığı, kentleşmenin genişlediği arazilerin bitişiklerindeki ormanlarda yangın önleme ve söndürme çalışmalarına özel önem verilmeli, bu amaçla, gerektiğinde farklı örgütlenmelere gidilmelidir.

- OGM'nin merkez örgütlenmesindeki Orman Koruma ve Yangınla Mücadele Dairesi Başkanlığı ile orman bölge müdürlüklerindeki koruma şube müdürlüklerinin ikiye ayrılarak birinin yalnızca "Orman Yangınlarıyla Savaşım Dairesi Başkanlığı" ve "Orman Yangınlarıyla Savaşım Şube Müdürlüğü" olarak örgütlenmeli; kurulması önerilen "orman yangını araştırma enstitüleri" (ya da istasyonları) ile bu şube müdürlükleri ve daire başkanlığı arasında etken iletişim kurulmalıdır.

- Gönüllü kişi ve kuruluşlardan da yararlanılmak üzere "yangın söndürme gönüllü" kimliği tanımlanmalı; ruhsal ve fiziksel özelikleri uygun olanlar arasından seçilecek kişiler gerek OGM ve gerekse kendi örgütleri aracılığıyla eğitilerek, gerektiğinde işgüçlerinden yararlanılabilmelidir.

- Orman yangını çıkma olasılığını azaltabilecek ormancılık uygulamalarına ağırlık verilmelidir !
Bu bağlamda, orman yetiştirme çalışmaları ağırlıklı bir önem taşımaktadır. Bu önemi nedeniyle kimi ilkelerin bu bağlamda da vurgulanması yararlı görülmüştür:
- Ormancılık ve özellikle de orman yetiştirme uygulamalarının ekolojik koşullar yönünden bütünsellik gösteren havzalar düzeyinde tasarlanması, planlanması ve yürütülmesi sağlanmalıdır. Oysa, yürürlükteki örgütlenmede ağaçlandırma çalışmalarının planlanması ve yürütülmesi ile belirli bir yaşa gelmiş ağaçlandırma alanlarının bakımına yönelik çalışmalar farklı genel müdürlüklere bağlı birimlerin sorumluluğundadır.

Amaç, yer, zaman, teknik vb yönlerden farklı önceliklere sahip olabilen bu birimler yerine orman yetiştirme çalışmalarının tümüyle devlet orman işletmeleri tarafından yapılması sağlanmalıdır. Öte yandan,söz konusu sorun orman-halk ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik etkinlik ve ilgili örgütlenmelerin de gündemindedir. Dolayışıyla, bu doğrultudaki çalışmaların da doğrudan devlet orman işletme müdürlüklerinin yönlendirmesi altında yürütülmesi gerekmektedir.

- Yangınlara karşı ekolojik koşulların elverdiğince dirençli türlerle, görece olarak daha dirençli orman yapılarının kurulmasını sağlamaya yönelik teknik, yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır. Ek olarak; 6831 sayılı yasanın 57. maddesi ve bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Ağaçlandırma Yönetmeliği ile 1995 yılında yürürlüğe konulan 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Seferberlik Yasası bu doğrultuda yeniden düzenlenmelidir.

- Orman-halk ilişkilerinin yoğun olduğu yörelerde yangın önleme ve söndürme çalışmalarının başarı düzeyini düşürebilecek genişlikte "blok" orman yetiştirme tesislerinden kaçınılmalıdır.

- Orman amenajman planı ve silvikültür planı hazırlık çalışmaları sırasında yangınların çıkması, yayılması ve şiddetlenmesine yol açabilecek oluşumlarla (dallanma, yanıcı madde birikimi, sıklık, tür değişimi vb) ilgili ölçüm ve gözlem değerlerine de yer verilmelidir.

- Devlet orman işletmelerinin seyreltme, sıklık bakımı, budama ve aralama çalışmalarında vahidi fiyat düzeni dışında ücretlendirme tekniklerine başvurabilmelerine olanak verilebilmelidir.

- Devlet Orman İşletmesi ve Döner Sermayesi Yönetmeliği'nin 2/a maddesinde sözü edilen "orman tahribatını önlemek üzere fon tesis etmek" ilkesi yaşama geçirilmeli; yangına karşı 1 ve 2. derecede duyarlı işletmelerde bu fon, ağırlıkla yangın önleme ve söndürme amaçlı etkinliklere ayrılmalıdır.

- 2924 sayılı yasa ve "Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkında Yönetmelik" kapsamındaki uygulamalarda taraflara ormanların yangınlara karşı korunmasına yönelik yükümlülükler de getirilmelidir. Öte yandan, 288 sayılı genelge kapsamında yer verilen vahidi fiyatla ya da açık artırmalı dikili satış yöntemiyle yapılacak "istihsal", "sürütme" ve "taşıma" işlerine ilişkin "Şartname ve Sözleşme"lerde, üstlenicilere olası yangınlarla ilgili olarak getirilen yükümlülüklerin kapsamı, almak zorunda oldukları önlemlere de açıklık getirilecek biçimde ayrıntılaştırılmalıdır.

Yurttaşlarımız, ormancılığımızla barıştırılmalıdır !
Ormanlarla doğrudan ilişki içinde olabilen nüfusun toplumsal ve kültürel özelikleri değişmiştir: Karayolu ulaşım ağının sıklaşmasının yanı sıra karayolu taşımacılığını yoğunluğu da artmıştır. Ormanlardan yararlanma biçimi, yaygınlığı ve yoğunluğu da değişmiştir. Bu değişme ve gelişmeler, doğal olarak, orman-halk ilişkisi olgusunun kapsamının da genişlemesine yol açmış; sorun, artık "orman-orman köylü ilişkisi" boyutunu aşmıştır. Böyle iken, yangınların önlenmesi ve söndürülmesine yönelik çalışmaların tasarlanması, planlanması ve yürütülmesi sırasında sorunun yalnızca bu boyutuyla algılanması yaygın bir eğilimdir. Bu olumsuzluğun aşılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda alınabilecek önlemlere ilişkin öneriler şöylece sıralanabilir:
- 6831 sayılı yasanın uygulamada yalnızca "orman köylüsü" sayılan yurttaşları kapsayacak biçimde sürdürülegelen söndürme çalışmalarına katılma yükümlülüğü, ormanlarla doğrudan ve dolayı olarak ilgilendiren tüm toplum kesimlerini kapsayacak biçimde yeniden tanımlanmalıdır. Açıktır ki, bu durumda söz konusu yükümlülüğün ağırlıkla bedensel işgücü katkısı olmaktan çıkarılması da gerekecektir.

- Ormanların içinde ve bitişiğindeki yerleşmelerde yaşayanların yangınlara yol açma olasılığı bulunmayan ya da görece olarak düşük olan bitkisel üretim ve hayvan işletmeciliği seçenekleri geliştirilmeli; ORKÖY, TC Ziraat Bankası vb kuruluşlar aracılığıyla desteklenerek benimsenmesi sağlanmalıdır.

- Gezici eğitim kolları oluşturulmalı, gerekli araç-gereç ve personelle donatılmalı ve özellikle yangın mevsiminde yangın çıkma olasılığı görece olarak yüksek yörelerde halka yönelik eğitsel etkinlikler gerçekleştirilmelidir.

- Halkın yangınlarla ilgili her türlü bilgiye ulaşabilme olanakları artırılmalı; yangınların söndürülmesinden sonra yöre halkının, katılmışlarsa askeri birlik yöneticilerinin vb ilgilerin katılacağı tartışmalı toplantılar düzenlenmeli; bu toplantılarda yangın söndürme çalışmaları eleştirel bir değerlendirmeye tutulmalıdır.

- Köylülerin anız yakmaktan caydırılmaları temel ilke olmakla birlikte bu, cezalandırıcı olmaktan çok özendirici önlemlerle gerçekleştirilmeli; gerektiğinde anızların orman yangınlarına yol açmayacak tekniklerle ve uygun zamanlarda yakılmasını sağlamaya yönelik önlemler alınmalı; bu amaçla tarım il/ilçe müdürlükleri ile işbirliği yapılmalıdır.

Antalya yangınında da görüldüğü üzere başta Orman Teşkilatı Çalışanları ve Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Valilik, Belediye, İtfaiye Teşkilatları, Sivil Savunma, bölge halkı canla başla orman ve tarım alanlarında çıkan yangınları söndürmek için canı pahasına mücadele etmektedir.


TEMA Vakfı, bu mücadelede yer alan herkese şükran duymakta ve kutlamaktadır.

Kaynak:
Dr. Yücel Çağlar
Ormanlarımız Dün Yandı, Bugün de Yanıyor ve Yarın da Yanacak
Ank 2006

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..