Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '09

 
Kategori
Deneme
 

Yarın öleceğim sevgili

Yarın öleceğim sevgili
 

Resim: Alıntı


Yarın öleceğim sevgili

Kışın habercisi romatizma ağrıları gibi gelişi…

Öyle sessiz.

Öyle sinsi/ mi?

Yarın öleceğim sevgili

Her gün gelip oturduğum masada,

boşuna arayacaksın gözlerimi…

Bir belirecek, bir kaybolacak suretim.

Hayalim, hayalinde ince sızı.

Yarın öleceğim sevgili

“Issız bir adaya düşersem

Yanıma alacağım üç şeyi”

Yanıma alma fırsatım olmayacak muhtemelen

Beni niye öldürdüğünü bile bilmeyecek katilim

Öldürdüğü de

Ben aslında.

Yarın öleceğim sevgili

Hem beklediğim,

hem beklemediğim bir ölüm olacak bu.

Tamı tamına onbir kere saplanacak göğsüme,

kıçıkırık bir keski.

Belki üç beş saat,

Belki üç beş gün,

Belki ay sonra anlayacak katilim,

birini öldürdüğünü!

Ve o birinin,

ona can veren,

ona kan veren,

san olduğunu.

Terliklerim; nerede çıkardığımı hiçbir zaman hatırlamadığım,

kel alaka bir yerden çıkacak yine…

İç çamaşırlarım çekmeceden.

Pek bırakmam ama! …

Banyodan kirli çamaşırlarım çıkarsa eğer! ...

Kusuruma bakmayın dostlar, ayıplamayın beni.

Vitrinde tozlanmış olabilir hani biraz.

İş, güç, ekmek kavgası derken! …

Çaydanlığın altını da açık unutmuş olabilirim.

Kapatıverin bi zahmet.

Tüp bitmesin!

Bayramlarda yokluğumu aratmayın oğluşuma

Öyle pek sık öpmem ama! …

Öpünce de candan, ciğerden, yürekten öperim.

Öpecek olursanız (!) diye hani…

İstirhamım!

Katilimin kim olduğunu söylemeyin sakın ona.

Bilmesin!

Biliyorum inanmaz ama! …

Büyük ikramiye ona çıkmış,

uzun bir tatile çıktı deyin.

Bir de! …

Oturup, uzun uzun seyrettiğim

Ve kendi kendime…

Bunların hiç mi derdi yok tanrım dediğim,

baharın gelişine peşrev çeken,

serçeleri seyredin karşı kavakta

Hatırları kalmasın.

Arka bahçedeki şeftali çiçeklerini

ve gülleri unutmayın!

Siz de dostlar

Siz de! ...

Sanki son kez bakar gibi…

Gözüme gözüme sokar gibi…

İçime, dışıma boca ettiğiniz udi hüzünlerinizi…

Çekip alın üzerimden.

Bi zahmet!

Bilirsiniz pek sevmem hüznü.

“Olacakla öleceğin önüne geçilmez”dir felsefem.

Hem siz gelene kadar, ben etrafı derler, toplar,

güzel güzel sürprizler hazırlarım size.

Sağımda Brad Pit,

Solumda Angelina Jolie mesela…

“Özellikle bu konuda”

Eşitlik ilkesini deldirmem. :))

Ey adaletine sığındığım koca tanrı

Bu dünyada eksik eteğiz anladık da! ...

Ya öbür dünyada ne istersin bizden?

Bizim başımız kel mi ki muaf tutarsın?

O eşsiz taahhütlerinden.

Hem ne güzeldir insanın gideceği yerde

Bir hoş geldin diyeninin olması.

Öyle dedim diye! …

Koşup, koşup da gelmeyin ha!

Mokunu çıkarmayın yani!

Bu işin özeli var, tüzeli var.

Bırakın da nefes alalım,

keyif çatalım biraz,

Değil mi?

Yarın öleceğim kızlar

Hem beklediğiniz, hem beklemediğiniz bir ölüm olacak bu.

“Issız bir adaya düşünce

Yanınıza alacağınız üç şeyi”

Yanınıza alma fırsatınız olursa eğer

Ve ben de aklınıza gelirsem! …

Üç beş karton sigara getirin bana gelirken.

Ateşi hatırlatmama gerek yok herhalde?

Tom Hanks’i beklemek zorunda kalırız yoksa…

Kanserinize dedirtmeyin.

Sigara içen öldü de!

Şerbet içen ölmedi mi?

Ha bir de türkü,

Türkü kokusu bir kuble!

Bir duble de yar.

Bir buselik bebek,

Vatan kokusu biraz da...

Yarın öleceğim sevgili!

Hem beklediğim,

hem beklemediğim bir ölüm olacak bu.

Her gün aradığın köşede,

Boşuna arayacaksın gözlerimi…

Gözlerin ne renkti?

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..