Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Yarınlar için kuşkular,kaygılar artıyor.

Yarınlar için kuşkular,kaygılar artıyor.
 

Görsel alıntı


Ezelden beri var olan acılar hiçbir zaman toplumun yüreğini şimdiki zaman kadar yakmadı, kahretmedi ve mahvetmedi.  

Geleceğe yönelik umutlar hiç bu kadar azalmamıştı, kuşkular, kaygılar bu kadar artmamıştı.   

Peki, nereden geldi bunca acılar.

Her halde acılar gökyüzünden yağmurla, karla, doluyla birlikte gelmedi, sel birikintisi olarak kalmadı. Esen rüzgâr bırakıp gitmedi.

Acılar, sabır, tahammül gücü yüksek ve sessizlikleriyle övünen toplumlara varırmış.

Acıların nereden geldiğini biliyoruz da işte o övündüğümüz sabır, tahammül ve sessizliğimizin emrine amade olmuşuz.  

Her gün, her saat civan yaşta vatan evlatları asker, polis ve sivil görevlilerin şehit olduğu haberleriyle yıkılıyoruz, mahvoluyoruz, kahroluyoruz.

Bazı çocuklar almayı düşündükleri ancak alamadıkları oyuncakları başka çocuklar kırınca onlar seyreder üzülür. İnsanın yaşı kaç olursa olsun hüzünlenip ağlayınca kimsesiz çocuk misali olur. 

Bir ülkenin toplumu geleceğe kuşkuyla, kaygıyla bakıyorsa, yaşamda insan ilişkilerinde sevgi, saygı, güven gün geçtikçe azalır.   

Toprak sevdiklerimizi bizden alıp bağrına aldıkça daha güzel kokuyor, daha başka renkli çiçekler açıyor.

Eskiden dostlar birbirinin yanında huzur bulurdu, şimdilerde birbirlerinde kusur buluyorlar.

İnsan anne deyince yüreğinde, aşk deyince kalbinde, dost deyince sırtında sızılar hisseder.

Bir zamanlar acılarımızı, paylaştığımız arkadaşların, dostların sayısı giderek azalınca güvende zayi oldu.

Dış dünyamıza yansıtılmayan, paylaşılmayan acılar iç dünyamızda birikir ve yüreklerde derin yaralar açar       

Gelecek için insanlar kuşkulu ve kaygılıysa sevinç ve mutluluk yaslıdır. Hayatta erken kaybedilen ve en çok yokluğu hissedilen güvendir.  

Geçmişte gelecekten bu kadar kuşku, kaygı duyulmazdı. Seven sevdiği için kendini ateşe atardı, şimdi sevdiğini ateşe atmak yiğitliktir.  

Sevginin olmadığı her yer karanlık gibi insanın üstüne çöker. İnsan nehir gibidir sadece yüzen yüzü görünür.

İç dünyasının derinliklerinde neler saklar, yüreğinden neler akıp gider kimsede bilmez, sessizce akıp giderler.

Acılar, kuşkular ve kaygılar susarak değil, anlatılarak, paylaşılarak azalır.

Sabrın, tahammülün ve sessizliğin bir sınırı vardır. Dışa değilde içe akan gözyaşları can ile bedeni derinden yaralar.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum. 

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..