Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Yarınlarda yaşamak

Yarınlarda yaşamak
 

Yarınlarda yaşamak


Eflatun, çok önemli Antik Yunan filozofudur. (Doğumu M.Ö. 427- Ölümü M.Ö. 347) Hayatını geçirdiği Atina’daki ünlü akademiyi o kurmuştur. Asıl adı Aristokles’tir fakat geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden Yunanca geniş göğüslü anlamına gelen Platon lakabıyla tanınmıştır. Ünlü filozof Sokrat’ın öğrencisi, Aristoteles’in ise öğretmenidir.

Ünlü bilge Eflatun’a “İnsanoğlunun sizi şaşırtan davranışları nelerdir?” diye sormuşlar. Şöyle cevap vermiş: “İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder. Sonra da çocukluğunu özler. Önce para kazanmak için sağlığını, sonra da yitirdiği sağlığını kazanmak için de parasını harcar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar sonra da hiç yaşamamış gibi ölür. Hayata hazırlanmaya o kadar çok zaman harcar ki hayatını yaşamaya zaman bulamaz. Yarını o kadar düşünür ki bugünün elinden kayıp gittiğini fark etmez bile… Oysa hayat geçmişte veya gelecekte değil, şimdiki zamanda yaşanır

Bunları okuyup da Eflatun’a hak vermemek mümkün değil gibi geliyor bana… Evet, yarını düşünmek gerekir mutlaka… Çocukluğumuzdan beri ders kitaplarımıza da giren “Karınca ve Ağustosböceği” öyküsünü ezberledik artık. Hep karınca gibi olmaya çalıştık. Para biriktirdik bin bir zorlukla ev, araba sahibi olmak için çırpınıp durduk. Taşa, toprağa, çimentoya, demire, çeliğe yatırım yaptık. Bazen gücümüzün üzerinde çalıştık. Sağlıklarımızı kaybettik. Yaşamayı hep erteledik. “İleride zaten hepsi olacak.” avuntusuyla bugünleri atlayarak yaşadık. Hedefe ulaşacağımız güne kadar olan kısmı bir an önce bitsin diye yaşama dahil etmedik adeta…

Ben bu durumu heyecanlı bir kitap okurken “Acaba sonu nasıl bitecek?” diye sabırsızlanan kişilerin tutumlarına benzetiyorum. Satır satır okumadan, sayfaları üçer beşer atlayarak kitap okumak gibi... Sona bir an önce ulaşmak için okunmamış onlarca sayfa bana yaşanmamış hayatları çağrıştırıyor. Oysa kitabı tadını çıkara çıkara okusaydık, hemen sonunu merak etmeseydik daha iyi olmaz mıydı?

Yarınları düşünürken bugünleri atlamadan yaşamak da kolay değil elbette… Hayatta bedel ödemeden bir yere gelinmiyor. Doğuştan şanslı sayılan azınlık dışında hepimiz bir şekilde ayakta kalmak için mücadele verdik. Çalıştık, didindik. Belki hedeflediğimiz yere ulaşabildik, belki de hedeflerimize varamadan yaşama veda ettik. Hayat, sürprizlerle doludur.  Bazı kişileri de hayal bile edemeyecekleri kadar yüksek mevkilere getirdi.

Öğrencilik yıllarımda uyku çok tatlı gelirdi bana… Başımı yastığa koyar koymaz uykuya dalardım. Annem her zaman erken kalkardı ve bizleri de erkenden uyandırırdı. “Hadi, kalkın kahvaltınızı yapın. Okula geç kalmayın.” İstemeye istemeye sıcacık yatağımdan kalkardım ve anneme “Bu erken kalkmalar ne zaman bitecek anne? Uyumak istiyorum.” derdim. Annem de “Okul bitince bol bol uyursun.” derdi. Öğrenim hayatım bitti ama bu kez de öğretim hayatım başladı. Öğretmen olduğum için ömrümce o tatlı uykuyu bir daha asla yakalayamadım. Yıllarca zillere bağlı bir hayatım oldu. Sabah ezanından önce kalkıp iki dolmuşla okuluma varmak ve sabahın yedisinde derse girmek zorunda oluşum sabah uykularımı haram etmişti. Öğretmenlik yaptığım lisede son sınıf öğrencilerinin pek çoğu üniversite hazırlık dershanelerine gittikleri için yöneticiler onları yıl boyu sabahçı yapıyorlardı. Yani yarıyıl tatilinden sonra da devre dönmüyordu. Ben de genellikle lise son sınıfların Türk Dili ve Edebiyatı ve Süper Lise kısmının Türkçe derslerine girdiğim için hep ezandan önce uyandım. Emekli olduğumda ise artık çok geçti. Erken kalkmak yaşam biçimim olmuştu. Çocukluk uykularımdan vaz geçmeseydim belki geleceğim olmazdı. Bu da bir bedeldir bence… Yarınların diyetini bugünden ödemek zorunda bırakılıyoruz.

Cenap Şehabettin’in çok beğendiğim ve sevdiğim bir sözü vardır: “Yüksek yerlerde hem yılana, hem kartala rastlanır. Biri uçarak diğeri sürünerek yükselmiştir.” Önemli olan o hedefe adım adım yaklaşmaktır. Bir anda uçup gelenler, geldikleri gibi uçarak da gidebilirler. Bunun için aceleye gerek yok.

Büyük şair, bilge kişi Can Yücel bir şiirinde şöyle diyor:

“Fark etmeliyiz çok geç olmadan

Ömür dediğin üç gündür,

Dün geldi geçti

Yarın meçhuldür.

 

O halde ömür dediğin

Bir gündür,

O da bugündür! “

Yarınları düşünürken aslında bugünün yaşanması gerektiğini unutmayalım. Ertelenmemiş yaşamlar dileğimle…

 

 

 

HARİKA UFUK

ADANA

02.02.2014 

 
Toplam blog
: 389
: 261
Kayıt tarihi
: 01.12.13
 
 

Adana'da doğdu. Öğrenim hayatına İstanbul'da Çengelköy İlkokulu'nda başladı. İstanbul Marmara Ünive..